YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/1741
KARAR NO : 2017/4847
KARAR TARİHİ : 14.07.2017
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2911 sayılı Kanuna muhalefet
Hüküm : Beraat
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dairemizin 08.05.2017 tarih ve 2017/1126 esas 2017/4023 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; 2911 sayılı Kanunun 28. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen ”Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşü düzenlemek” fiili; hazırlıklar da dahil
olmak üzere toplantı veya yürüyüşün yapılabilmesi için gerekli her türlü işlemi yapmak; ”yasadışı toplantı ya da gösteri yürüyüşünü yönetmek” fiili; topluluğun dağılmaması, amaçlanan doğrultuda devam etmesi için topluluğa ya da etkin bazı kişilere gerekli talimatları vermek, duruma göre, insiyatif geliştirmek, gerekli idare işlemlerini yapmak, topluluğu hareketlendirmek ve yönlendirmek; ”kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşünü düzenleyen ve/veya yönetenlerin hareketlerine katılmak” fiili ise bu toplantı veya yürüyüşü düzenleyen ve yönetenlerden olmamakla birlikte, bizzat toplantı ve yürüyüşte hazır bulunarak bu kişilerin hareketlerini paylaşmak anlamına gelmektedir (Anayasa Mahkemesinin 2011/39 esas, 2012/37 karar sayılı kararı; RG:13.10.2012, 28440; Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 22.06.2016, 2016/1725-4550 sayılı kararları).
2911 sayılı Kanunun 28. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suç seçimlik hareketli bir suç olup, bu suçun oluşması için failin ”düzenlemek, yönetmek veya düzenleyen veya yönetenlerin hareketlerine katılmak” fiillerinden birini işlemesi suçun oluşması için yeterlidir. Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.06.1979 gün ve 232-303 sayılı kararında da; 2911 sayılı Kanunun 28/1. maddesinin suç tarihindeki karşılığını oluşturan 171 sayılı Kanunun 18/1. maddesindeki yazılı suçun, kanunsuz toplantı ve yürüyüşün ”tertip edilmesi”, ”idare edilmesi” ve ”tertip ve idare edenlerin hareketlerine bilerek iştirak edilmesi, hareketlerinin paylaşılması” durumunda oluşacağı ifade edilmiştir.
Ayrıca, Dairemizin 29.05.2017 tarih ve 2017/1255 esas 2017/4604 karar sayılı ilamında ifade edildiği üzere; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 34, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 20, Birleşmiş Milletler Medeni Siyasal Haklar Sözleşmesinin 21, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 11, Çocuk Hakları Sözleşmesinin 15 ve 2911 sayılı Kanunun 3. maddeleri ile teminat altına alınan ve istikrar kazanmış uygulamaya göre ifade özgürlüğü kapsamında ifadenin açıklanma yöntemlerinden biri olarak kabul edilen (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16.09.2014 tarih, 147-376 sayılı ve 10.11.2015 tarih 2015/9-111-381 sayılı kararları v.b.) “silahsız ve saldırısız toplanma hakkı”, demokratik toplumun gelişmesinde temel değerlerden biri ise de amacı suç teşkil eden bir toplantı ya da gösteri yürüyüşünün koruma alanı dışında kalacağında (2911 sayılı Kanunun 3. maddesi) ve nispi bir hak olması nedeniyle de zorunlu hale geldiğinde meşru amaçlar için (Anayasa madde 34/2, AİHS madde 11/2) müdahaleye tabi tutulacağında kuşku yoktur.
İfade Özgürlüğü kapsamında değerlendirilen toplantı ve gösteri hakkı sınırsız değildir. Avrupa Sözleşmesinin 10/2 maddesi gereğince; “görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerinin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi
tutulabilir.”
Aynı doğrultuda Anayasamızın 25 ve 26. maddelerinde de ifade özgürlüğüyle birlikte bu özgürlüklerin sınırlanma koşullarına yer verilmiştir.
Gerek uluslararası sözleşmelerde gerekse Anayasamızda, bu özgürlükler “başkalarının şöhret veya haklarının korunması”, “yargı erkinin tarafsızlığının sağlanması” ve “kamu düzeninin korunması” amaçlarıyla demokratik toplumda gerekli olmak ve yasayla düzenleme koşuluyla sınırlandırılabilecektir.
Bu açıklamalar ışığında;
1-)Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … hakkında kurulan hükümlere yönelik temyiz incelemesinde;
Oluş ve dosya kapsamına göre, sanıkların 2911 sayılı Kanunun 28/1. maddesi kapsamında yasa dışı gösteriyi düzenleyen, yöneten veya bunların hareketlerine katılan konumunda olmamaları, gösterinin atılan sloganların içeriği bakımından kanunsuz hale (2911 sayılı Yasa 23. md.) dönüşmesine rağmen kolluk tarafından aynı Yasanın 32. maddesi gereğince ihtar ve zor kullanma gerçekleşmediğinden, hakaret suçu nedeniyle ilgililer hakkında kamu davası açılmış bulunduğundan mahkemenin takdir ve değerlendirmesinde sonuç itibariyle isabetsizlik görülmemekle tebliğnamenin sanıklar hakkındaki bozma düşüncesine iştirak olunmamıştır.
Yapılan yargılama sonunda yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, o yer Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle beraate ilişkin hükümlerin ONANMASINA,
2-)Sanıklar …, …, …, … ve … hakkında kurulan hükümlere yönelik temyize gelince;
CD inceleme tutanağı, çözüm tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre; idareye yasal bildirimde bulunmaksızın, kamu hizmetine tahsis edilen adliye binasının bahçesinde gerçekleştirilen, kişilerin şeref ve saygınlığı ile lekelenmeme hakkını ihlal edici içerikte ifadelerin kullanılması ve pankart taşınması, kara yolu işgal edilerek araç ve yaya trafiğinin tehlikeye düşürülmesi suretiyle yasa dışı toplantıya dönüşen gösteride; gruba slogan attırmak ve konuşmalar yapmak suretiyle söz konusu yasa dışı gösteriyi düzenleyen ve yöneten konumunda olan sanıklar … ve … ile bunların hareketlerine konuşma yapıp yerel televizyona açıklamalarda bulunarak katılan sanıklar …, … ve …’ın üzerlerine atılı 2911 sayılı Kanunun 28/1. maddesine muhalefet suçunun unsurlarının oluştuğu gözetilmeden yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan bu sebepten dolayı hükümlerin BOZULMASINA, 14.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.