YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/7369
KARAR NO : 2017/4077
KARAR TARİHİ : 10.05.2017
TALEP :
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.06.2016 tarih ve 2016/227731 sayılı tebliğnamesi ve ekindeki Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 17.05.2016 gün ve 94660652-105-34-2112-2016-Kyb sayılı yazılarında; güveni kötüye kullanma ve suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçlarından şüpheliler … ve … haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 06.06.2014 tarihli ve 2014/64401 soruşturma, 2014/79093 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın “kovuşturma aşamasına geçilip dava açılmasının yerinde olacağı” gerekçesiyle kabulüne dair İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 15.12.2014 tarihli ve 2014/656 değişik iş sayılı kararını müteakip, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, aynı olayla ilgili olarak verilen 25.02.2015 tarihli ve 2015/27989 soruşturma, 2015/21805 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik yapılan itirazın reddine ilişkin İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 18.09.2015 tarihli ve 2015/1490 değişik iş sayılı kararının;
“İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 06.06.2014 tarihli ve 2014/64401 soruşturma, 2014/79093 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulüne ilişkin İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 15.12.2014 tarihli ve 2014/656 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince kesin nitelikte olması karşısında, Cumhuriyet savcısınca adı geçen şüpheliler hakkında müsnet suçlardan kamu davası açılması gerektiği gözetilmeden, itiraz hakkında bu nedenle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi yerine, işin esasa girilerek yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir” gerekçesi ile Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca Kanun Yararına Bozulması talep olunmuştur.
I- OLAY:
Müştekiler Ahmet Bülent Cedetaş, … ve … vekilinin 29.04.2014 havale tarihli dilekçesinde özetle; müştekilerin de hissedarı olduğu … Mühendislik Endüstri Servis San. ve Tic. A.Ş. nin yönetim kurulu üyesi ve hissedarı olan … ve …’ın bu sıfatlarından yararlanarak
şirket hesabından hukuka aykırı olarak “komisyon ödemesi” adı altında yurt dışına diğer şirket ortaklarına da ait 334.080 Euro parayı havale etmek suretiyle mal edindiklerini belirterek şikayetçi olması nedeniyle şüpheliler Kudret Akın ve Behçet Taylan hakkında suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçlarından yürütülen soruşturma sonucunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca 06.06.2014 tarih ve 2014/64401 soruşturma, 2014/79093 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Bu karara karşı müştekiler vekilinin yaptığı itirazın “kovuşturma aşamasına geçilip dava açılmasının yerinde olacağı” gerekçesiyle kabulüne ve belirtilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına ilişkin İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 15.12.2014 tarih ve 2014/656 değişik iş sayılı kararına rağmen Cumhuriyet savcısınca soruşturmaya devam edilerek bu kez 25.02.2015 tarih ve 2015/27989 soruşturma, 2015/21805 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olup, müştekiler … ve … vekilinin bu karara karşı itirazı ise İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 18.09.2015 tarih ve 2015/1490 değişik iş sayılı kararı ile reddedilmiştir.
II- KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın itiraz merciince “kovuşturma aşamasına geçilip dava açılmasının yerinde olacağı” gerekçesiyle kabulüne rağmen, Cumhuriyet savcısının iddianame düzenleyerek dava açmak yerine soruşturmaya devamla yeniden kovuşturmaya yer olmadığına dair verdiği karara karşı yapılan itirazın işin esasına girilerek reddine karar verilip verilemeyeceği hususuna ilişkindir.
III- HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Ceza Muhakemesi Kanununun “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173. maddesinin birinci fıkrası; “Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.”, dördüncü fıkrası da; “Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.” şeklindedir.
Karara yapılan itiraz üzerine mercii tarafından verilen kabul kararına karşı özel bir kanun yolu öngörülmediğinden bu karar kesin olup, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek dava açmak mecburiyetindedir.
Bu düzenlemeler ve incelenen dosya kapsamına göre somut olay değerlendirildiğinde;
Sanıklar hakkında müsnet suçlardan yürütülen soruşturma sonucunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca 06.06.2014 tarih ve 2014/64401 soruşturma,
2014/79093 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karara karşı müştekiler vekilinin yaptığı itirazın İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hâkimliğince 15.12.2014 tarih ve 2014/656 değişik iş sayı ile “kovuşturma aşamasına geçilip dava açılmasının yerinde olacağı” gerekçesiyle kabulüne karar verildiği, kesin nitelikteki bu karar üzerine iddianame düzenleyerek dava açmak mecburiyetinde olan Cumhuriyet savcısının dava açmayarak soruşturmayı sürdürüp bu kez 25.02.2015 tarih ve 2015/27989 soruşturma, 2015/21805 Karar sayı ile kovuşturmaya yer olmadığına dair verdiği karar CMK’nın 173/4. maddesine aykırı olduğu halde, belirtilen karara karşı yapılan itirazın bu nedenle kabulü yerine işin esasına girerek reddine ilişkin Anadolu 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 18.09.2015 tarih ve 2015/1490 D. iş sayılı kararında isabet görülmemiştir.
IV- SONUÇ VE KARAR:
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 18.09.2015 tarih ve 2015/1490 D. iş sayılı kararının Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın aynı Kanunun 309/4-a maddesi gereğince mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.