Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2016/7017 E. 2017/3884 K. 10.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/7017
KARAR NO : 2017/3884
KARAR TARİHİ : 10.05.2017

İtiraz Edilen Daire Kararı : Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 12.06.2012 tarih ve
2012/3149-2012/7494 onama kararı
İSuç : Silahlı terör örgütü üyesi olma

İtiraz yazısı ile dava dosyası incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
I. İTİRAZ OLUNAN KARAR
Malatya (Kapatılan) 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.09.2011 tarih ve 2011/12-2011/100 sayılı kararının onanmasına ilişkin Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 12.06.2012 tarih ve 2012/3149-2012/7494 karar sayılı ilamıdır.
II. İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 28.10.2016 tarih, KD-2016/289861 sayılı müzekkeresi ile;
Sanıkların üyesi oldukları Mustazaflar ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MUSTAZAF-DER) ile Adıyaman Eğitim Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin (VAHDET-DER), Hizbullah/İlim terör örgütü güdümünde faaliyet yürüttüklerine dair iddiadan başka, dosyaya yansıyan herhangi bir delil bulunmadığı;
Gerekçeli kararda; Hizbullah/İlim terör örgütü güdümünde faaliyet yürüten İHYA-DER’de yapılan aramada ele geçen doküman ve CD’nin ele geçirilmesine ilişkin bilgi ve belgeler hükme esas alınmış ise de Yargıtay 16. Ceza Dairesinin İHYA-DER derneğine ilişkin 23.05.2016 gün ve 2016/1767 esas, 2016/3206 sayılı bozma ilamında belirtildiği gibi, arama işleminin kanunda öngörülen koşullara uyulmaması sebebiyle ele geçirilen delillerin hukuka aykırı olduğu;
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/443 soruşturma sayılı dosyası kapsamında Emrah Yeman adlı kişinin Ağrı il merkezinde bulunan ikametinde yapılan aramada ele geçirilen dokümanın incelenmesinde, il il tasnif edilmiş hizbullah-ilim terör örgütüyle iltisaklı dernek, kitabevi ve gazetelerin isim ve adres bilgilerinin bulunduğu listenin tespit edildiği, “Adıyaman” başlığı altında sanıkların yönetiminde yer aldıkları Mustazaf-Der ve Vahdet-Der’in isminin geçtiğinden bahisle, adı geçen kişinin evinde ele geçen silah bilgi ve belgeler nedeniyle yapılan ve kesinleşen yargılaması sonucunda, şahsın örgüt üyeliğinden ceza almaması ve …’ın tüm ifadelerinde evine bir ay yakın süredir uğramadığını evinin anahtarını başka kişilere teslim ettiğini, evinde ele geçen silah ve dokümanlardan haberi bulunmadığını belirtmiş olması karşısında ele geçen dokümanların ikametine adı geçen şahsın bilgisi dışında yerleştirildiği ve güvenirliği konusunda haklı şüpheler ortaya koyduğu;
Sanıkların savunmalarında bütün faaliyetlerinin yasal olduğunu herhangi bir suç teşkil edecek illegal faaliyetlerinin olmadığını dosyaya konu faaliyetlerin dernek tüzükleri kapsamında yasal olarak gerçekleştirilen eylemler olduğunu belirttikleri, sanıkların yasal dernek faaliyetleri dışında, hangi eylemleri ile atılı suçu işledikleri açıklanmamış olduğu;
Yine gerekçeli kararda adı geçen derneklerin bizzat düzenlediği ya da katıldığı Kutlu Doğum Haftası, Hazreti Fatma’yı Anma, İsrail ve Amerika’yı protesto, Kudüs Günü, Kerbela Olayı gibi etkinliklerin terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde yapıldığına dair iddiadan başka delil bulunmadığı;
Sanıkların ev ve işyerleri aramalarında ele geçirilen delillerin içeriğinde herhangi bir suç unsuru bulunmadığı gibi sanıkların bazılarında ele geçirilen, hakkında toplatma kararı bulunan kitaplar ile CD ve DVD içeriklerinin de sadece bulundurulmasının suç olmadığı gibi tek başına bunların varlığının örgüt üyeliği için yeterli delil teşkil etmediği;
Dosya kapsamından anlaşıldığından hükümlüler hakkında atılı suçtan delil yetersizliği nedeniyle beraatlerine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı olduğu şekilde mahkumiyet hükmü kurulması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 308/3 maddesi gereğince itiraz yoluna başvurulmuştur.
III. DOSYADAKİ DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Hükümlüler hakkında Malatya (Kapatılan) 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/12 esas sayılı dosyasında yasadışı silahlı örgüt üyesi olma suçundan TCK’nın 314/2 maddesi gereğince cezalandırılmaları için kamu davası açılmıştır.
Hükümlüler tüm aşamalardaki beyanlarında suçlamaları kabul etmeyerek, dernek faaliyeti kapsamında gerçekleştirdikleri eylemlerin legal olduğunu, herhangi bir suç teşkil edecek eylemlerinin bulunmadığını, dernek tüzüğüne uygun olarak öğrenci evleri açmaları, dini sohbet yapmaları, piknik ve yardım toplama faaliyetleri ile muhtaç kişilere yardım etmelerinin örgütsel faaliyet olarak kabul edilemeyeceğini bildirmişler, yapılan yargılama sonunda savunmaları yerinde görülmeyerek mahkumiyetlerine karar verilmiş, kararın temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 12.06.2012 tarih ve 2012/3149-2012/7494 sayılı ilamı ile onaylanarak kesinleşmiştir.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında suçun subutu yönünden bir ihtilaf söz konusudur.
1-Dairemizce daha önce verilen Elazığ İhya-Der derneğine ilişkin 23.05.2016 gün ve 2016/1767 esas, 2016/3206 sayılı bozma ilamında da belirtildiği üzere, Elazığ İhya-Der Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneğinde yapılan aramada ele geçen ve hükme dayanak yapılan; kararda, deliller kısmında 8 ve 9 nolu belgeler olarak belirtilen bilgisayar çıktısı iki belge ile, 1999’da Hizbullah örgütünce öldürülen Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım’ın örgütçe yapılan sorgu CD’sinden bilgilerinin olmadığının ifade edilmesi karşısında; bu belge ve CD üzerlerinde sanıklara ait parmak izi bulunup bulunmadığı, dernek bilgisayarlarında ve sanıkların ikametlerindeki bilgisayarlarda, bu belgelere ait iz olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasını istemeleri ve Elazığ İhya-Der Derneğinde yapılan arama tutanağında imzası bulunan dernek saymanı sanık Yavuz Öner’in, “kendisinin dernek kapısını açtıktan sonra, arama sırasında dernek dışında bırakıldığını, aramalara refakat ettirilmediğini” beyan etmesi ve arama tutanağında da, arama işleminin hazır edilen mahalle muhtarı … refakati ile yapıldığı belirtilerek arama işlemine katılma ve hazır bulunma hakkı bulunan dernek yetkilisi sanık…’in refakat ettirilmediğinin ve CMK 119/4. maddesindeki iki komşu ya da iki azanın bulunması şartının da yerine getirilmediğinin anlaşılması nedeniyle; yapılan arama işleminin hukuka aykırı olduğu, kaldı ki anılan CD ile belgelerin ele geçirildiği yerin üç katlı dernek binasının herkesin rahatlıkla girip çıkabildiği sohbet odası şeklinde nitelenen yer olması ve sanıkların da savunmalarında ısrarla bu hususu ifade etmeleri karşısında yapılan hukuka aykırı arama işlemi sonucunda elde edilen delillerin hükme dayanak yapılamayacağının gözetilmemesi,
2-Sanık Emrah Yeman’ın Ağrı ilinde bulunan ikametinde yapılan aramada ele geçen doküman ve silahlara ilişkin olarak adı geçen hakkında yapılan yargılama sonunda, sanığın silahlı terör örgütü ile ilgili bir suçlamadan mahkum olmaması, sadece 6136 sayılı Kanunun 13/1 maddesine aykırılıktan hükümlendirilmiş olması karşısında adı geçen şahsın evinde ele geçen dokümanların dosya sanıklarımızın mahkumiyetlerine esas alınamayacağının gözetilmemesi,
3-Sanıklar savunmalarında, suçlamaları kabul etmeyip, bütün faaliyetlerinin yasal olduğunu herhangi bir suç teşkil edecek illegal faaliyetlerinin olmadığını, derneğin hukuken geçerli bir zeminde örgütlenme özgürlüğü çerçevesinde faaliyet gösterdiğini, iddianamedeki etkinliklerin dernek tüzüğü doğrultusunda düzenlendiğini belirtmiş olmaları karşısında, dernek tüzüğünün ilgili maddeleri uyarınca, Mustazaf-Der ve Vahdet-Der Derneklerine üye olmak gerekçeli kararda terör örgütü etkinliği olarak kabul edilmiş ise de, sanıkların dernek faaliyetlerinden bağımsız olarak hangi eylemleriyle atılı suçu işledikleri açıklanmamış olup, sanıkların mevzuata uygun olarak kurdukları derneklerin tüm faaliyetlerinin terör örgütü etkinliği olarak kabul edilemeyeceği, legal olarak kurulan derneklere üye olmanın terör örgütü üyeliğine karine teşkil etmeyeceğinin nazara alınmaması,
4-Gerekçeli kararda; sanıkların Hizbullah terör örgütü ile bağlantılı olarak derneklerde dini içerikli dersler verdikleri, Adıyaman ilinde örgüte bağlı olarak faaliyet yürüttükleri belirtilerek bu husus sanıklar yönünden terör örgütü üyeliğinin oluştuğuna dair delil olarak kabul edilmiş ise de, Mustazaf-Der ve Vahdet-Der adlı derneklerin Hizbullah terör örgütüyle bağlantısının olduğuna dair dosyada yeterli delil bulunmadığı, zira adı geçen derneklerin bizzat düzenlediği ya da katıldıkları Hazreti Fatma’yı Anma, Filistin’le Dayanışma Mitingi, Kudüs’ün Fethi gibi etkinliklerin terör örgütü faaliyeti çerçevesinde yapıldığı hususunda, sunulan iletişim tespit tutanakları bir bütün halinde incelendiğinde bu verilerin örgütsel bir nitelik taşıdığına dair bir sonuçta çıkmadığı,
5-Sanıkların ev ve iş yeri aramalarında ele geçirilen delillerin içeriğinde herhangi bir suç unsuru bulunmadığı gibi, sanıkların bazılarında ele geçirilen hakkında toplatma kararı bulunan kitaplar ile CD ve DVD içeriklerinin de sadece bulundurulması suç olmadığı gibi, tek başına bunların varlığının örgüt yöneticiliği ve üyeliği için yeterli delil teşkil etmeyeceği;
Mahkemece terör örgütü üyeliğinin her sanık bakımından ayrı ele alınarak, her bir sanığın terör örgütüne katılma iradesinin olup olmadığı, terör örgütü ile organik bağ içine girerek yoğunluk, çeşitlilik ve süreklilik gösteren eylemlerde bulunup bulunmadığı tartışılıp denetime imkan verecek şekilde ortaya konulamadığı tüm bu nedenlerle sanıkların üzerlerine atılı suçları işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak, maddi ve kesin delil elde edilemediğinden sanıkların ayrı ayrı beraatleri yerine cezalandırılmalarına karar verilmesi usul ve kanuna aykırı bulunmuştur.
IV. KARAR
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2-Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 12.06.2012 tarih ve 2012/3149-2012/7494 sayılı onama kararının 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Sanıklar hakkında cezalandırılmalarına yeterli her türlü şüpheden uzak, maddi ve yeterli delil elde edilemediğinden beraatlerine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı olduğu şekilde karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup sanıklar ve müdafilerinin itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan Malatya (Kapatılan) 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.09.2011 tarih ve 2011/12 – 2011/100 sayılı hükmünün BOZULMASINA,
4-5275 sayılı CGTİHK’nın 98 ve devamı maddeleri gereğince hükümlüler hakkındaki infazların durdurulması için Malatya Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına, başka suçtan tutuklu ya da hükümlü olmadıkları takdirde derhal salıverilmelerine, 10.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.