Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2015/4911 E. 2016/391 K. 02.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/4911
KARAR NO : 2016/391
KARAR TARİHİ : 02.02.2016

TALEP:
Muhafaza görevini kötüye kullanmak suçundan sanık …’nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 289/1, 289/1-2. cümle, 62/1, 50/1-a ve 52/1-2. maddeleri gereğince 740,00 ve 240.00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair … Sulh Ceza Mahkemesinin 16.06.2010 tarihli ve 2009/… esas, 2010/… sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Muhafaza edilmek üzere kendisine resmen teslim olunan rehinli veya hacizli veya herhangi bir nedenle el konulmuş olan mal üzerinde teslim amacı dışında tasarrufta bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Kişinin bu malın sahibi olması halinde, verilecek ceza yarı oranında indirilir.” şeklindeki 289/1. maddesi nazara alındığında; sanık hakkında temel ceza belirlenirken hapis cezası alt sınırdan tayin edilmesine karşın, hapis cezasının yanında hükmolunan gün adli para cezasının farklı bir gerekçe gösterilmeksizin, alt sınırdan uzaklaşılarak tayininde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığının 11.05.2015 tarih ve 94660652-105-33-4301-2015/9379/30041 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.05.2015 tarih ve 2015/179389 sayılı tebliğnamesi ile bozma talep edilmiş olmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü:
TÜRK MİLLETİ ADINA
I) Olay:
Sanık …’nin alacaklısı …, borçluları …, … olan … İcra Müdürlüğü tarafından başlatılan icra takibine istinaden 07.12.2007 tarihinde yapılan haciz işlemi sırasında haczedilen malların yediemin sıfatı ile kendisine teslim edildiği, bilahare 15.07.2008 tarihinde hacizli malların muhafaza işlemi için borçlu sanığın işyerine gidildiğinde hacizli malların satılmış olduğunun tespit edildiği, sanığın da savunmasında borcun ödenmesi için malları sattığını kabul etmesi karşısında …. Sulh Ceza Mahkemesinin 16.06.2010 tarihli ve 2009/… esas, 2010/… sayılı kararı ile sanık ./..

hakkında 289/1, 289/1-2. cümle, 62/1, 50/1-a ve 52/1-2. maddeleri gereğince 740,00 TL ve 240.00 TL adlî para cezası ile mahkumiyetine dair verilen karar temyiz edilmeden kesinleştiği anlaşılmıştır.
II) Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı:
Dosya kapsamına göre, sanık hakkında temel ceza belirlenirken hapis cezası alt sınırdan tayin edilmesine karşın, hapis cezasının yanında hükmolunan gün adli para cezasının farklı bir gerekçe gösterilmeksizin, alt sınırdan uzaklaşılmasına ilişkindir.
III) Hukuksal Değerlendirme:
TCK’nın 52/1. maddesine göre adli para cezaları kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde 5 günden az 730 günden fazla olamaz hükmü ile TCK’nın 289/1. maddesindeki muhafaza görevini kullanma suçu için hapis cezasının yanında 3.000 güne kadar adli para cezası öngörmesi nazara alındığında;
Sanık hakkındaki kararın gerekçesinde temel cezanın alt sınırdan takdir edileceğinin belirtilmesine rağmen adli para cezasının TCK’nın 52/1. maddesi uyarınca 5 gün yerine 30 gün belirlenerek gerekçe ile uygulama arasında çelişki yaratıldığından anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi uygun görülmüştür.
IV) Sonuç ve karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi yerinde görüldüğünden, …. Sulh Ceza Mahkemesinin 16.06.2010 tarih, 2009/… esas ve 2010/… sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMK’nın 309/4-d maddesi uyarınca bozma nedenine göre uygulama yapılarak;
Sanığa muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan verilen cezalardan gün 30 gün adli para cezasının 5 gün olarak belirlenip aynı Kanunun 289/1-son maddesi uyarınca ½ oranında indirim yapılarak 2 gün adli para cezası, TCK’nın 62/1. maddesinin uygulanması ile 1 gün adli para cezası ve 52. maddesi gereğince de günlüğü 20.00 TL hesabı ile paraya çevrilerek 20 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, kararın diğer kısımlarının aynen bırakılmasına, infazın buna göre yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.