Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2015/4905 E. 2016/1327 K. 29.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/4905
KARAR NO : 2016/1327
KARAR TARİHİ : 29.02.2016

TALEP :
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.05.2015 tarih ve 2015/183209 sayılı yazısı ile,
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan sanık …’nün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 289/3, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 2.500,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair …. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.12.2013 tarihli ve 2013/… esas, 2013/… karar sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre … Vergi Dairesi mükellefi olan … Ltd. Şti.’nin vergi borçlarından dolayı 22.11.2006 tarihli, …. seri ve 03.09.2007 tarihli, … seri nolu tutanaklarla haczedilmiş olan şirkete ait menkul malların 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 82/2. maddesi uyarınca güvenilir kişi olarak adı geçen sanığa teslim edilmesini müteakip, söz konusu malların satışı yapılacağından dolayı anılan vergi dairesinin 06.04.2012 tarihli yazısı ile istenilmesine rağmen teslim edilmemesi sebebiyle sanığın mahkumiyetine karar verilmiş ise de,
1- 6183 sayılı Kanunun 84/1. maddesi uyarınca menkul malların tahsil dairelerince haczin yapıldığı tarihin üçüncü gününden itibaren üç ay içinde satışa çıkarılmasının gerektiği, somut olayda haciz tarihlerinin 2006 ve 2007 yılları olduğu, 2012 yılı itibarıyla 3 aylık satışa çıkarma süresinin çoktan geçmiş olduğu nazara alındığında, suçun maddi ve hukuka aykırılık öğelerinin oluşmadığı,
2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 289/3. maddesinde düzenlenen muhafaza görevini kötüye kullanma suçunun ön ödemeye tabi olması sebebiyle, aynı Kanunun 75/3. maddesi yollamasıyla, aynı maddenin 2. fıkrasına göre mahkemesince ön ödeme işlemi yapılması, sanığın para cezasını ödemesi halinde ise kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 11.05.2015 gün ve 94660652-105-35-0388-2014/9428/30090 sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve tebliğ olunmuştur.
./..

TÜRK MİLLETİ ADINA

I- Olay:
Çiğli Vergi Dairesi mükellefi olan …. Ltd. Şti.’nin vergi borçlarından dolayı 22.11.2006 tarihli … seri ve 03.09.2007 tarihli … seri numaralı tutanaklarla haczedilmiş olan şirkete ait menkul malların 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 82/2. maddesi uyarınca güvenilir kişi olarak sanığa teslim edilmesini müteakip, söz konusu malların satışı yapılacağından dolayı alacaklı vergi dairesinin 06.04.2012 tarihli yazı ile tesliminin istendiği ve 11.06.2012 tarihli tutanak ile de hacizli menkullerin bulunmadığının tesbit edilmesi üzerine sanık hakkında TCK’nın 289/1-1. cümle, 53. maddeleri gereğince cezalandırılması amacıyla …. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/… Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı ve sanığın 03.12.2013 tarihli karar ile TCK’nın 289/3, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince mahkumiyetine kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı:
Dosya kapsamına göre … Vergi Dairesi mükellefi olan … Ltd. Şti.’nin vergi borçlarından dolayı 22.11.2006 tarihli, … seri ve 03.09.2007 tarihli, … seri nolu tutanaklarla haczedilmiş olan şirkete ait menkul malların 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 82/2. maddesi uyarınca güvenilir kişi olarak adı geçen sanığa teslim edilmesini müteakip, söz konusu malların satışı yapılacağından dolayı anılan vergi dairesinin 06.04.2012 tarihli yazısı ile istenilmesine rağmen teslim edilmemesi sebebiyle sanığın mahkumiyetine karar verilmiş ise de,
a) 6183 sayılı Kanunun 84/1. maddesi uyarınca menkul malların tahsil dairelerince haczin yapıldığı tarihin üçüncü gününden itibaren üç ay içinde satışa çıkarılmasının gerektiği, somut olayda haciz tarihlerinin 2006 ve 2007 yılları olduğu, 2012 yılı itibarıyla 3 aylık satışa çıkarma süresinin çoktan geçmiş olduğu nazara alındığında, suçun maddi ve hukuka aykırılık öğelerinin oluşup oluşmadığı,
b) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 289/3. maddesinde düzenlenen muhafaza görevini kötüye kullanma suçunun ön ödemeye tabi olması sebebiyle, aynı Kanunun 75/3. maddesi yollamasıyla, aynı maddenin 2. fıkrasına göre mahkemesince ön ödeme işlemi yapılması, sanığın para cezasını ödemesi halinde ise kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hukuka uygun olup olmadığından ibarettir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
22.11.2006 ve 03.09.2007 tarihlerinde haciz işlemi yapılarak yediemin olarak sanığa teslim edilen mahcuzlar hakkında 06.04.2012 tarihli yazı ile tesliminin istendiği ve 11.06.2012 tarihli tutanak ile de hacizli menkullerin bulunmadığının tesbit edildiği olayda; 6183 sayılı Kanunun 84/1. maddesi uyarınca menkul malların haczin yapıldığı tarihin üçüncü gününden itibaren üç ay içinde satışa çıkarılmasının ./..

zorunlu olduğu, mahcuzlar hakkında satış isteme süresi olan üç aylık sürenin geçtiği, haciz ve muhafaza görevi ile görevlendirme işleminin sona erdiğinin anlaşılması karşısında atılı suçun unsurları itibari ile oluşmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de; sanık hakkında uygulanan TCK’nın 289/3. maddesinde tanımlanan ve yalnızca adli para cezasını gerektiren suçtan dolayı ön ödeme işlemi yapılarak sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiğinin gözetilmemesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.
IV- Sonuç ve Karar:
1-Yukarıda açıklanan nedenle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebinin kabulüne,
2-…… Asliye Ceza Mahkemesinin 03.12.2013 tarih ve 2013/… Esas ve 2013/… Karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3-Bozma nedenine göre aynı Kanunun 309/4-d maddesi gereğince uygulama yapılarak; sanığın unsurları itibariyle uyuşmayan muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince BERAATİNE,
4- Beraat eden sanıklar için yapılan masrafın kamu üzerinde bırakılmasına,
Dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.