YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/4266
KARAR NO : 2016/31
KARAR TARİHİ : 11.01.2016
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma
Hüküm : 765 sayılı TCK’nın 125/1, 59/1, 31, 33, 40, 36. maddeleri gereğince mahkumiyet
Usulüne uygun tebligata rağmen sanık müdafiinin duruşmaya gelmediği ve geçerli bir mazeret de bildirmediği anlaşıldığından, duruşmasız olarak yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü:
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda toplanan deliler karar yerinde incelenip, sanığın üyesi bulunduğu silahlı terör örgütünün Devletin birliğini bozma ve ülke topraklarından bir kısmını Devlet idaresinden ayırma amacına yönelik olarak vahamet arz eden olayları gerçekleştirdiği, sanığın sübutu kabul olunan eylemlerinin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ile ülke genelindeki organik bütünlüğüne göre amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip, kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, re’sen de temyize tabi olan hükmün sübut yönünden Üye …’ın muhalefeti ile ONANMASINA, 11.01.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Sanığın mahkumiyetine ilişkin karara dayanak teşkil eden tek delil bu olayların diğer faili olduğu ve mahkumiyeti daha önce onanarak kesinleşen ….’in savcılık ve mahkeme huzurunda inkar ettiği yer gösterme tutanağı ile emniyette müdafisi olmadığı halde alınan ifadeleridir.
Sanığın mahkumiyetine dayanak teşkil eden delillerin hukuka uygun olarak elde edilmesi ve bu delillerin karar veren mahkemece tartışılıp değerlendirilmesi gerektiği Anayasal ve yasal bir zorunluluktur ve mahkumiyet kararı ancak hukuka uygun olarak elde edilmiş geçerlilikleri konusunda herhangi bir kuşku bulunmayan mahkeme huzurunda tartışılmış delillere dayandırabileceği de yine yasal bir zorunluluktur. Bu nedenlerle sanığın mahkumiyetine ilişkin tek delil olan ve müdafisiz olarak alınan emniyet ifadeleri ile yer gösterme tutanağı olması karşısında “hukuka uygunluğu ve kesinliği” kuşkulu olan bu delillere istinaden verilmiş olması nedeniyle kararın bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyorum.