Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2015/1699 E. 2016/369 K. 20.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/1699
KARAR NO : 2016/369
KARAR TARİHİ : 20.01.2016

Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Silahlı terör örgütüne yardım etme, tehlikeli
maddeleri izinsiz olarak bulundurma
Hüküm : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Oluşa, sanığın evinde yapılan aramaya ve tanık …’in beyanına göre;
1-)Silahlı terör örgütüne yardım etme suçu yönünden; silahlı terör örgütünün gençlik yapılanmasının Diyarbakır Bağlar bölgesindeki eylemlerini planlayıp malzeme tedarik eden ve örgütsel eğitim veren ve hakkındaki dava tefrik olan diğer sanık ….’i evinde barındırarak sabit ikametgahını örgütsel eğitim yapılmasına imkan sağlamak suretiyle kullandırdığı ve örgütle organik bağ kurduğu anlaşılan sanığın eyleminin silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturduğu gözetilerek mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
2-)Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması suçu yönünden; evinde yapılan aramada el yapımı patlayıcı madde ile patlayıcı madde yapımında kullanılan malzemeler bulunduran sanığın üzerine atılı suçun unsurları itibarıyla oluştuğu gözetilmeden hatalı değerlendirme ile mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine hükmedilmesi,
Kanuna aykırı, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması suçundan verilen beraat kararının onanması gerektiğine dair üyeler … ile …’ın karşı oyu ile ve oyçokluğuyla, silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden ise oybirliğiyle BOZULMASINA, 20.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KARŞI OY:
Olay günü öncelikle aramanın yapıldığı yer mahalle muhtarına polis tarafından mahallede arama yapılacağının bildirilmesi, muhtarın da dışarıda olduğunu söyleyip aramaya katılabilecek durumda olan aza …’nın ismini vermesi üzerine sanık …’ya mahallede arama yapılacağı, kendisinin de arama işlemine ihtiyar heyeti üyesi sıfatıyla katılması gerektiğinin bildirilmesinden sonra aramanın kendi evinde yapılacağından habersiz olarak evine gidip evinde yaklaşık 3 – 4 gündür misafir olarak bulunan ve PKK terör örgütü adına eğitim faaliyeti yürüttüğü iddiası ile hakkında başka bir dosyada yargılama yapılmakta olan … ile birlikte yaklaşık bir, birbuçuk saat kadar evde oturdukları, daha sonra arama için eve gelen polis ekibinin kendisinin evinde arama yapılacağını söylemesiyle arama işlemine geçildiği ve arama sırasında …’in çantasındaki evrakların içerisinde örgütün eğitim faaliyetinde kullandığı belirlenen eğitim dökümanlarının bulunduğu arama tutanağı ve dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Patlayıcı ve patlayıcı yapımında kullanılan malzemeleri ise sanığın tek katlı betonarme ve çatısız evinin üzerinde gizlenmiş şekilde açıkta duran ve ağzı bağlı siyah bir poşet içerisinde bulunduğu yine aynı arama tutanağında belirtilmektedir. Sanığa komşu olan evlerinde benzer nitelikte olduğu dosyadaki fotoğraflardan anlaşılmaktadır.
Sanığın kendi evinde arama yapılacağı önceden söylenmemiş olmakla birlikte mahalledeki bir evde arama yapılacağı ve kendisinin de katılması gerektiği arama öncesi bildirilmiş olmasına rağmen bu bildirimden sonra yaklaşık bir, birbuçuk saat …’le birlikte oturup görevlileri bekleyen sanığın patlayıcının varlığından haberdar olması halinde hayatın olağan akışına göre bu patlayıcılardan kurtulmak için saklamak, uzağa atmak gibi tedbirlere başvurabileceği ve bunun içinde fazlasıyla yeterli bir süre bulunduğu halde patlayıcının evinin üzerinde ve açıkta bulunduğunu bilmesine rağmen herhangibir şey yapmadan evde polisin gelmesini beklemesi karşısında ele geçen patlayıcıların sanığın bilgisi ve hakimiyeti dahilinde evinin çatısında bulunup bulunmadığı konusunda kesin bir sonuç ve kanaate varmak mümkün değildir. Ortaya çıkan bu kuşku giderilmişte değildir. Maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde ortaya çıkarılamaması durumunda bu şüpheden sanığın yararlanması gerektiği ceza hukukunun en temel prensiplerinden birisidir.
Bu nedenlerle; mahallesinde arama yapılacağını öğrenen sanık dışındaki herhangi bir kimsenin de söz konusu patlayıcı maddeleri dışarıdan çatının üstüne atma
imkan ve ihtimalinin bulunması, içinde patlayıcı bulunan poşetin de bu ihtimale uygun şekilde ele geçmesi ve sanığında aşamalarda suçlamayı kabul etmemesi karşısında yüklenen suçu işlediğine dair her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı kanıtlar elde edilemediğinden beraatine ilişkin yerel mahkeme kararı isabetli olmakla kararın bozulmasına yönelik sayın çoğunluk görüşüne katılmamaktayız.