Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2015/1255 E. 2016/1183 K. 23.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/1255
KARAR NO : 2016/1183
KARAR TARİHİ : 23.02.2016

TALEP:
İftira suçundan sanık …’nın 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 267/1 ve 62/1. maddeleri gereğince iki kez 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına … Asliye Ceza Mahkemesinin 07.05.2013 tarihli ve 2012/694 esas, 2013/194 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre;
1-5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “zincirleme suç” başlığı altındaki 43. maddesinde; “(1) Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır. (2) Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da birinci fıkra hükmü uygulanır.” hükmünün yer alması karşısında; sanık hakkında, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda aynı kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilmesi gerekirken değişik zamanlarda işlendiğinden bahisle her bir tarih için ayrı ayrı yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesinde,
2-5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacı ile başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanması gerektiği, somut olayda; farklı tarihlerde sürücü belgesiz araç kullanan sanığın trafik görevlilerine başkasına ait kimlik bilgilerini vererek mağdur adına trafik ceza tutanağı düzenlenmesine neden olmak şeklindeki eyleminin aynı Kanunun 206. maddesinde tanımlanan “Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunu oluşturacağı gözetilip, suç vasfındaki yanılgı nedeni ile yazılı şekilde iftira suçundan mahkumiyet kararı verilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 06.11.2014 gün ve 94660652-105-20-11505-2013-3930/11880 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ./..

27.02.2015 tarih ve 2015/65375 sayılı tebliğnamesi ile bozma talep edilmiş olmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü:

TÜRK MİLLETİ ADINA

I) Olay:
Sanığın 10.06.2010 ve 18.08.2010 tarihlerinde yaptırılan trafik denetimlerinde kendisini … … olarak tanıtmak suretiyle mağdur … …’nın idari yaptırıma uğramasına sebebiyet verdiği olayda, … Asliye Ceza Mahkemesinin 07.05.2013 tarihli ve 2012/694 esas 2013/194 sayılı kararı ile sanık hakkında TCK’nın 267/1 ve 62/1. maddeleri gereğince iki kez 1 yıl 8 ay hapis cezası ile mahkumiyetine dair verilen karar temyiz edilmeden kesinleştiği anlaşılmıştır.
II) Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı:
Dosya kapsamına göre, farklı tarihlerde sürücü belgesiz araç kullanan sanığın trafik görevlilerine başkasına ait kimlik bilgilerini vererek mağdur adına trafik ceza tutanağı düzenlenmesine neden olmak şeklindeki eyleminin aynı Kanunun 206. maddesinde tanımlanan resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturacağına ve bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda aynı kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilmesi gerektiğine ilişkindir.
III) Hukuksal Değerlendirme:
5237 sayılı TCK’nın 268. maddesinde düzenlenen başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; işlenen suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerinin kullanılması gerekmektedir. Somut olayda, hakkında bir ceza soruşturma ya da kovuşturması bulunmayan sanığın sürücü belgesiz araç kullanması nedeniyle kendi adına trafik ceza tutanağı düzenletmemek amacıyla trafik görevlilerine mağdura ait kimlik bilgilerini vermekten ibaret eylemi TCK’nın 206. maddesinde yer alan resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturur.
TCK’nın 43. maddesinde “(1) Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır. (2) Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da birinci fıkra hükmü uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
Şu hale göre; farklı tarihlerde sürücü belgesiz araç kullanan sanığın trafik görevlilerine mağdura ait kimlik bilgilerini vererek mağdur adına trafik ceza tutanakları düzenlenmesine neden olmak şeklindeki eylemlerinin aynı Kanunun 206. maddesinde tanımlanan “Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunu ./..

oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfındaki yanılgı nedeni ile yazılı şekilde iftira suçundan mahkumiyet kararı verilmesi ve suç tarihleri de dikkate alınarak sanık hakkında, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda aynı kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilmesi ve verilen cezanın TCK’nın 43/1. maddesi gereğince artırılması gerekirken değişik zamanlarda işlendiğinden bahisle her bir eylemin ayrı ayrı suç oluşturduğunun kabulü ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesinde,
İsabet görülmediğinden anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi uygun görülmüştür.
IV) Sonuç ve karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi yerinde görüldüğünden, …. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.05.2013 tarihli ve 2012/… esas, 2013/… sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
İftira suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin iptali ile hukuka aykırılığın CMK’nın 309/4-d maddesine istinaden düzeltilmesi mümkün görüldüğünden;
1- Sanığın sübut bulan resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan eylemine uyan TCK’nın 206. maddesi gereğince suçun işleniş şekil ve özellikleri, suç sebep ve saikleri, meydana gelen zararın ağırlığı nazara alınarak takdiren ve teşdiden 6 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,
2- Sanığın eylemlerini bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı birden fazla işlemesi dikkate alınarak teselsül eden eylemi nedeniyle işbu cezanın TCK’nın 43/1. maddesi gereğince takdiren 1/4 oranında artırılarak 7 AY 15 GÜN HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,
3- İşbu cezanın, TCK’nın 62. maddesi gereğince mahkeme uygulamasındaki gerekçe de gözetilip, hükmolunan cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri dikkate alınarak takdiren 1/6 oranında indirilmek suretiyle 6 AY 7 GÜN HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,
4- Sanığın sabıkalı hali ve suç işleme hususundaki eğilimi nazara alındığında, cezanın ertelenmesi ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde ilerde suç işlemekten çekineceğine dair Dairemizde olumlu kanaat oluşmadığından sanık hakkında TCK’nın 51. maddesiyle CMK’nın 231/5. maddelerinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına,
5- Sanığın kişiliği ve suçun işlenmesindeki özellikler gözetilerek hakkında TCK’nın 50. maddesinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına,
6- Sanığın kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı verilen bu hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak 5237 sayılı TCK’nın 53. maddenin 1. fıkrasının (C) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverme tarihine diğer bentlerde yazılı haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına,
./..

7- Adli Emanetin 2011/… sırasında kayıtlı bulunan belgelerin karar kesinleştiğinde dosyada delil olarak saklanmasına,
8- 3 davetiye gideri 21 TL ile posta gideri 2.50 TL olmak üzere toplam 23.50 TL yargılama giderinin sanıktan alınmasına, olarak düzeltilerek diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.02.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.