Yargıtay Kararı 16. Ceza Dairesi 2015/1222 E. 2016/1179 K. 23.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/1222
KARAR NO : 2016/1179
KARAR TARİHİ : 23.02.2016

TALEP:
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan sanık …’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 289/1 ve 52. maddeleri uyarınca 3 ay hapis ve 100.00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının ertelenmesine dair … Sulh Ceza Mahkemesinin 20.03.2014 tarihli ve 2013/… esas, 2014/… sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre;
1-Yedieminlik kurumunun yediemine yalnızca kendisine teslim edilen eşyayı saklama ve iade etme yükümlülüğü yüklediği, somut olayda sanığın kendisine teslim edilen eşya üzerinde amacı dışında tasarrufta bulunmadığı, el konularak sanığa teslim edilen eşyanın halen sanığın uhdesinde bulunduğu, sanığın eyleminin el konulan eşyayı teslim etmesi yönünde kendisine yapılan tebligata uymamaktan ibaret olduğu, yalnızca el konulan eşyaların teslim edilmesi yönündeki tebligata uymamak şeklindeki eylemin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 289/1. maddesinde tanımlanan suçu oluşturmayacağı, zira yedieminin eşyayı istenilen yere götürmek yükümlülüğü bulunmadığı cihetle atılı suçun oluşmayacağı gözetilmeden yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesinde,
2-Suça konu eşyanın sanığa ait olması ve tamamının kovuşturma başlamadan 24.04.2013 tarihinde sanık tarafından iade edilmiş olması karşısında, 5237 sayılı Kanunun 289/1-son cümlesi ve 289/2. maddeleri gereğince indirim yapılmamak suretiyle fazla ceza tayininde,
3-Sanık tarafından kendisine teslim edilen eşya eksiksiz olarak iade edilmesi karşısında suç nedeni ile oluşmuş bir zarar bulunmadığı halde, engel bir sabıkası bulunmayan sanık hakkında zarar giderilmediği gerekçesi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 02.12.2014 gün ve 94660652-105-34-9122-2014/21570/72245 sayılı yazılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.12.2014 tarih ve 2014/…. sayılı tebliğnamesi ile bozma talep edilmiş olmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü:
./..

TÜRK MİLLETİ ADINA

I) Olay:
… Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/… soruşturma sayılı yazısı ile 15.05.2010 günü … cumartesi pazarında sanığın tezgahında yapılan aramada … Firmasının marka ve logosunun bulunduğu taklit 30 adet çanta ile … … marka taklidi 28 çanta olmak üzere el konulan toplam 58 adet taklit üründen sağına yediemin olarak teslim edilen 56 adet ürünü teslim etmesi yönünde kendisine yapılan tebligata rağmen uymadığı, sanığın savunmasında uhdesinde olduğuna ilişkin beyanı ile dosya içerisinde yer alan 24.04.2013 tarihli teslim tesellüm tutanağı ile şikayetçi idareye teslim edildiği sabit olan olayda …. Sulh Ceza Mahkemesinin 20.03.2014 tarih, 2013/… esas ve 2014/… sayılı kararı ile sanık hakkında TCK’nın 289/1 ve 52. maddeleri uyarınca 3 ay hapis ve 100,00 TL adli para cezası ile mahkumiyetine dair verilen kararın dosyada sadece sanığa tebliğ yapıldığı, gerekçeli kararın katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gören ve kanun yoluna başvurma hakkı olan İstanbul Valiliği Defterdarlık Avrupa Yakası Milli Emlak Dairesi Başkanlığına tebliğ edilmeden kesinleştiği anlaşılmıştır.
II) Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı:
Dosya kapsamına göre;
1-Yedieminlik kurumunun yediemine yalnızca kendisine teslim edilen eşyayı saklama ve iade etme yükümlülüğü yüklediği, somut olayda sanığın kendisine teslim edilen eşya üzerinde amacı dışında tasarrufta bulunmadığı, el konularak sanığa teslim edilen eşyanın halen sanığın uhdesinde bulunduğu, sanığın eyleminin el konulan eşyayı teslim etmesi yönünde kendisine yapılan tebligata uymamaktan ibaret olduğu, yalnızca el konulan eşyaların teslim edilmesi yönündeki tebligata uymamak şeklindeki eylemin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 289/1. maddesinde tanımlanan suçu oluşturmayacağı, zira yedieminin eşyayı istenilen yere götürmek yükümlülüğü bulunmadığı cihetle atılı suçun oluşmayacağı gözetilmeden yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesinde,
2-Suça konu eşyanın sanığa ait olması ve tamamının kovuşturma başlamadan 24.04.2013 tarihinde sanık tarafından iade edilmiş olması karşısında, 5237 sayılı Kanunun 289/1-son cümlesi ve 289/2. maddeleri gereğince indirim yapılmamak suretiyle fazla ceza tayininde,
3-Sanık tarafından kendisine teslim edilen eşya eksiksiz olarak iade edilmesi karşısında suç nedeni ile oluşmuş bir zarar bulunmadığı halde, engel bir sabıkası bulunmayan sanık hakkında zarar giderilmediği gerekçesi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiğine ilişkindir.
III) Hukuksal Değerlendirme:
TCK’nın 289. maddesinin birinci fıkrasında “Muhafaza edilmek üzere kendisine resmen teslim olunan rehinli veya hacizli veya herhangi bir nedenle el ./..

konulmuş olan mal üzerinde teslim amacı dışında tasarrufta bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.” hükmü ile aynı Kanunun 289. maddesinin ikinci fıkrasında “Birinci fıkrada tanımlanan suçun konusunu oluşturan eşyayı kovuşturma başlamadan önce geri veren veya bunun mümkün olmaması halinde bedelini ödeyen kişi hakkında verilecek cezaların beşte dördü indirilir.” hükümleri ile CMK’nın 231/6. fıkrasında “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması için; a)Sanğın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması, b)Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, c)Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekir.” hükmü düzenlenmiştir.
İncelenen dosya kapsamına göre;
1-Yedieminlik kurumunun yediemine yalnızca kendisine teslim edilen eşyayı saklama ve iade etme yükümlülüğü yüklediği, somut olayda sanığın kendisine teslim edilen eşya üzerinde amacı dışında tasarrufta bulunmadığı, el konularak sanığa teslim edilen eşyanın halen sanığın uhdesinde bulunduğu, sanığın eyleminin el konulan eşyayı teslim etmesi yönünde kendisine yapılan tebligata uymamaktan ibaret olduğu, yalnızca el konulan eşyaların teslim edilmesi yönündeki tebligata uymamak şeklindeki eylemin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 289/1. maddesinde tanımlanan suçu oluşturmayacağı, zira yedieminin eşyayı istenilen yere götürmek yükümlülüğü bulunmadığı cihetle atılı suçun oluşmayacağı gözetilmeden yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesinde,
2-Suça konu eşyanın sanığa ait olması ve tamamının kovuşturma başlamadan 24.04.2013 tarihinde sanık tarafından iade edilmiş olması karşısında, 5237 sayılı Kanunun 289/1-son cümlesi ve 289/2. maddeleri gereğince indirim yapılmamak suretiyle fazla ceza tayininde,
3-Sanık tarafından kendisine teslim edilen eşya eksiksiz olarak iade edilmesi karşısında suç nedeni ile oluşmuş bir zarar bulunmadığı halde, engel bir sabıkası bulunmayan sanık hakkında zarar giderilmediği gerekçesi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemesinde isabet görülmemiş ise de kararın dosyada sadece sanığa tebliğ yapıldığı, gerekçeli kararın katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gören ve kanun yoluna başvurma hakkı olan İstanbul Valiliği Defterdarlık Avrupa Yakası Milli Emlak Dairesi Başkanlığına tebliğ edilmeden karar kesinleştiği anlaşıldığından,
Koşulları bulunmayan kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi uygun görülmüştür.
IV) Sonuç ve karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle; muhafaza görevini kötüye kullanma suçunun mağduru olan İstanbul Valiliği Defterdarlık Avrupa Yakası Milli Emlak Dairesi Başkanlığına gerekçeli kararın tebliğ edilmesi gerektiği ve bu nedenle hükmün henüz ./..

kesinleşmediği anlaşıldığından, koşulları bulunmayan kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.