Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2021/2800 E. 2021/571 K. 02.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2800
KARAR NO : 2021/571
KARAR TARİHİ : 02.03.2021

MAHKEMESİ:… Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki sıra cetvelindeki sıraya şikayet davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın esastan reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde şikayet olunanlar Vergi Daireleri ve SGK vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Şikayetçi vekili, sıra cetvelinde taşınmazın satış bedelinin müvekkili ile şikayet olunan kamu alacaklıları arasında garameten paylaştırıldığını, şikayet olunanların alacaklarının, bedeli paylaşıma konu taşınmazın malikinin, ortağı ve yöneticisi olduğu şirketin vergi ve işçi prim borçlarından kaynaklandığını, 6183 sayılı Yasa’nın 35. maddesi hükmüne aykırı olarak, asıl borçlu şirket hakkında takip yapmadan, alacağın şirketten tahsil edilip edilmeyeceği tespit edilmeden, şirket ortağı ve yöneticilerinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini istemiştir.Şikayet olunanlar vekilleri, sıra cetvelinin yasaya uygun olarak düzenlendiğini savunarak, şikayetin reddini istemiştir.İlk derece mahkemesince, kamu alacağından dolayı, borçlu şirket ortaklarının veya yöneticilerinin sorumluluğuna gidilebilmesi için, şirket hakkında takip yapılmış olması, şirketin aciz halinde olması ve alacağın şirketin malvarlığından tahsilinin mümkün olmadığının belirlenmesi ve bundan sonra ortak ve yöneticiler hakkında 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre takip yapılarak, ortak veya yöneticilerin malvarlığına haciz uygulanması gerektiği, şikayete konu sıra cetvelinin bu esaslara uyulmadan düzenlendiği gerekçesiyle, şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı, şikayet olunan Vergi Daireleri ve SGK vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 03.11.2020 tarih ve 1085 E., 1217 K. sayılı ilamıyla, şikayet olunan kurumların tüm alacaklarının, borçlu şirket ortağı …’ün şahsi borcundan kaynaklanmadığı, ortağı ve yöneticisi olduğu … Dinlenme Tesisi A.Ş.’nin borçlarından kaynaklandığı, bu kapsamda kalan alacaklar yönünden asıl borçlu şirket hakkında takip yapılmadan doğrudan kanuni temsilci aleyhine takip yapılarak mallarına haciz konulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, dolayısıyla bu alacak kalemlerine sıra cetvelinde yer verilmesinin doğru olmadığı, bu itibarla ilk derece mahkemesince şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı belirtilerek, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.Karar, şikayet olunan Vergi Daireleri ve SGK vekilince temyiz edilmiştir.
Şikayet, sıra cetvelinde sıraya ilişkindir. 6183 sayılı Yasa’nın 1. ve 2. maddesinde sayılan kamu alacaklarından dolayı limited şirket ortaklarının sorumluluğu Yasa’nın 35. maddesinde, kanuni temsilcilerin sorumluluğu mükerrer 35. maddesinde, vergi ve vergiye bağlı alacaklar yönünden kanuni temsilcilerin sorumluluğu ise 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde düzenlenmiştir.
6183 sayılı Yasa’nın 35 ve mükkerer 35. maddesi hükümleri uyarınca, ortağın ya da kanuni temsilcinin sorumluğuna gidilebilmesi için, borçlu şirket hakkında 6183 sayılı Yasa’nın 54. ve müteakip maddelerine göre cebri takip yapılması ve takip sonucunda amme alacağının şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilememiş ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılmış olması gerekir. 6183 sayılı Yasa’nın 3. maddesinde “Tahsil edilemeyen amme alacağı” ve “Tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı” terimleri açıklanmış olup, bu tanımlar çerçevesinde ortağın ya da kanuni temsilcinin sorumluluğuna gidilip gidilemeyeceği tespit edilmelidir.213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi gereğince, limited şirketlerden tahsil edilemeyen vergi ve vergiye bağlı borçlardan dolayı kanuni temsilcinin sorumlu tutulabilmesi için vergi ve buna bağlı alacakların limited şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilememiş olması gerekir. Bu kapsamda, kamu alacaklısı idare tarafından, öncelikle şirket hakkında bir ihbarname ve ödeme emri düzenlenecek, mal varlığı araştırması yapılacak, buna rağmen alacak tahsil edilemez ise kanuni temsilcinin sorumluluğuna gidilebilecektir. Bu itibarla, şirket hakkındaki takip sonuçlandırılmadan, borçtan fer’i sorumlu olan kanuni temsilci hakkında takibe girişilmesi yasaya aykırılık teşkil etmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumu alacakları yönünden ise ayrı bir düzenleme mevcut olup, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Primlerin Ödenmesi” başlıklı 88. maddesinin 20. fıkrası; “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanun’da belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile Kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmünü içermektedir. Bu hükme göre, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tüzel kişi işveren şirket hakkında takibat yapmadan, doğrudan yönetici ile kanuni temsilciler hakkında 6183 sayılı Yasa uyarınca önce takibe girişme ve malvarlıklarına haciz koydurma yetkisi bulunmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun prim alacaklarından dolayı kanuni temsilcilerin sorumluluğu fer’i bir sorumluluk olmayıp birinci derecede ve doğrudan bir sorumluluktur. Kurumun şirket yöneticisi ile kanuni temsilcisinin malvarlığına haciz uygulatabilmesi için 6183 sayılı Yasa hükümleri uyarınca bir takip başlatması gerekir. (Dairemizin emsal 31.05.2016 tarih ve 3482 E., 3352 K. sayılı ilamı) Diğer yandan, sıra cetveline yönelik şikayetlerde İcra Mahkemesi, önüne gelen şikayetleri sonuçlandırmak ve icra müdürüne bu yönde talimat vermekle görevli olup, düzenlenecek yeni sıra cetvelinde sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğini belirtmesi, diğer anlatımla alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğini saptaması, hukuka uygun olmayan kısımları göstermesi, bu çerçevede işlem yapılması için icra müdürüne talimat vermesi (İİK’nın 17/I) gerektiğinden, iptal nedenlerinin gerekçede belirtilmesi ve hüküm fıkrasında sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekir.Somut olayda, şikayet olunan kamu idarelerince,…’ün hem şahsi borçları hem de ortağı ve aynı zamanda müdürü olduğu şirketlerin borçları nedeniyle bedeli paylaşıma konu taşınmazın tapu kaydına haciz konulduğu anlaşılmıştır. Hükme esas alınan 17.02.2020 tarihli ek bilirkişi raporunda, her bir kamu alacaklısının, limited şirketten ve şahsi borçları nedeniyle … …’den olan alacaklarının satış tarihi itibariyle miktarı belirtilmiş ise de şirketin kamu idarelerine olan bu borçları nedeniyle şirket müdürü ve ortağı olan …’e ait taşınmaza haciz konulabilmesi için yukarıda anılan 6183 sayılı Yasa’nın 35. ve mükerrer 35. maddesi ile VUK’un 10. maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği raporda açıklanmamış ve şikayet olunan SGK’nın prim alacağının 5510 sayılı Yasa’nın 88/20. maddesinde açıklanan durumu ayrıca gözetilmemiştir.Bu durumda, ilk derece mahkemesince, somut olayda, şikayet olunan SGK’nın prim alacakları yönünden 5510 sayılı Yasa’nın 88/20. maddesine dayalı olarak şirket yöneticisi ve kanuni temsilcisi hakkında doğrudan takip yapabileceğinin gözetilmesi, şikayet olunan vergi daireleri yönünden ise 6183 sayılı Yasa’nın 35. ve mükerrer 35. maddesi ile VUK’un 10. maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin, her bir kamu alacaklısının bedeli paylaşıma konu taşınmaza haciz uygulatma yetkisine haiz olup olmadığının ve haciz yetkisine sahip olan idarelerin, satış tarihi itibariyle sıra cetvelinde esas alınması gereken alacak miktarlarının tespiti amacıyla yeni bir bilirkişiden rapor alınması, alınacak bu rapor doğrultusunda, hükmün gerekçesinde, yeni sıra cetvelinin hangi esaslara göre düzenleneceğinin, alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğinin saptanması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.Açıklanan bu nedenlerle, şikayet olunan Vergi Daireleri ve SGK vekillerinin istinaf başvurusunun reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile temyize konu … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi Kararının HMK 371. madde gereğince şikayet olunanlar yararına BOZULMASINA, şikayet olunan Vergi Daireleri ve SGK harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.