YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/462
KARAR NO : 2020/982
KARAR TARİHİ : 10.03.2020
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı … vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, yüklenicinin temliki işleminden kaynaklanan tapu iptâli ve tescil istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı … vekili tarafından yasal süresi içinde temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacının, … ili, … ilçesi, 36541 ada, 4 parselde inşa edilen binada arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre yükleniciye isabet eden 9 nolu daireyi yüklenic… …İnşaat Taah. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’den satın aldığını ve fiilen kullanmaya başladığını ancak yüklenici tarafından tapu devrinin yapılmadığını, arsa sahipleri tarafından ise, … 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 30.12.2011 gün, 2011/225 Esas, 2011/493 Karar sayılı kararda belirtilen eksikliklerin giderilmesi halinde tapu devrinin gerçekleştirileceğinin taahhüt edildiğini, inşaattaki eksikliklerin davacı tarafından giderildiğini ve iskân ruhsatının alındığını, bunun üzerine arsa sahiplerinden dava dışı …’ın hissesini davacıya devretmesine rağmen diğer arsa sahibi olan davalı …’in hissesini diğer davalı …’ye muvazaalı olarak devrettiğini belirterek, … ili, … ilçesi, 36541 ada, 4 parsel 9 nolu daireye ilişkin olarak davalı … adına olan tapu kaydının iptâli ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …, 28.05.2015 tarihli celsedeki beyanında; tapuda kendi adına kayıtlı hissesini yasal tasarruf hakkını kullanarak davalıya sattığını, devir mecburiyetinin olmadığını belirterek, haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının dava konusu bağımsız bölüme ilişkin hisseyi bedelini ödemek suretiyle yatırım amacıyla satın aldığını, taraflar arasındaki ilişkiyi bilmesinin mümkün olmadığını, iyi niyetli olan davalıdan tapunun iptâlini istemenin hukuken mümkün olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile tapuda … ili, … ilçesi, Şahintepe Mahallesi, 36541 ada, 4 parsel üzerine kurulu binadaki 3. kat 9 nolu bağımsız bölüm tapu kaydındaki davalı … adına kayıtlı 211/847 hissenin tapudan iptâli ile davacı … adına tesciline dair verilen karar, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yükleniciden temlik alınan kişisel hakka dayalı tapu iptâli ve tescil istemine ilişkindir. Bir tanımlama yapmak gerekirse alacağın temliki; alacaklı (yüklenici) ile ondan temlik alan üçüncü kişi (davacı) arasında borçlunun (arsa sahiplerinin) rızasını gerektirmeden yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliği taşıyan şekle bağlı bir akittir. Kuşkusuz, yüklenicinin yaptığı temlik işleminin hüküm ve sonuç doğurması temlik işleminin konusu olan alacağın gerçek bir alacak olmasına bağlıdır. Alacağın temlik edildiği üçünü kişi bu şekilde bir temlik varsa temlik işleminden yararlanarak bu hakkını arsa sahibine karşı da ileri sürebilir hale gelir. Zira alacağı devralan kişi evvelki alacaklının yerine geçer ve borçludan ifayı istemek gerektiğinde de borçluyu, ifaya zorlamak artık onun hakkı olur. Ne var ki; üçüncü kişinin borçluyu (arsa sahibini) hasını göstererek açacağı davada borçlu, temlik yapılmamış olsaydı eski alacaklısına (yükleniciye) ne gibi def’ilerde bulunmak hakkına sahip idi ise, bu def’ileri yeni alacaklıya (hakkı temellük eden üçüncü kişiye) karşı da ileri sürebilir. Kısaca bu gibi davalarda üçüncü kişi temlik işleminin varlığını yükleniciye, alacağının kazanıldığını ise arsa sahiplerine karşı ispat etmek zorundadır. O yüzden denilebilir ki, temlik işlemine dayalı davalarda arsa sahipleri ile yüklenici arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Davanın arsa sahibi ve yükleniciye karşı açılması ve bunlar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunması sebebiyle yüklenici ve arsa sahiplerinin davadaki varlığı ayrı ayrı düşünülemez. Çekişmenin esası hakkındaki hükmün bunların tamamına karşı kurulması gerekir. Zorunlu dava arkadaşlığı olan davalarda zorunlu dava arkadaşlarından birinin yokluğu halinde taraf teşkilinde eksiklik olacağından hüküm kurulamaz. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olup görevi gereği mahkemelerce ve temyiz halinde Yargıtay’ca kendiliğinden gözetilir.
Hal böyle olunca, inceleme ve araştırmanın yüklenicinin de taraf olduğu bu davada yapılması gerektiğinden mahkemece, davacı tarafa arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre yüklenici olan dava dışı şirket hakkında bu dava ile birleştirilmek üzere dava açmak üzere süre verilip, açılacak dava birleştirilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilip davanın sonuçlandırılması gerekirken resen gözetilmesi gereken taraf teşkili gözden kaçırılarak davanın sonuçlandırılması doğru olmamıştır. Bu nedenle, davalı …’nin diğer temyiz itirazları incelenmeksizin kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı …’nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödenenden 5766 sayılı Kanun’un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 143,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davalı …’ye iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 10.03.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.