Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2020/1104 E. 2021/342 K. 18.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1104
KARAR NO : 2021/342
KARAR TARİHİ : 18.02.2021

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm davacılar …, … ile … mirasçıları vekilleri ile davalı … verilince duruşmalı ve davacı … vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar …, … vekili Avukat … gelmiş, tebligata rağmen diğer taraflardan gelen olmamış ve davalı … vekili Avukat …’un müvekkilinin vefat ettiği ve mirasçılarının mirası reddettiğini bildiren dilekçe verdiği görüldüğünden onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacılar vekili, … İli, … İlçesi, … Mah. 43 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerine inşaat yapılması konusunda davalı ile 06.12.1992 tarihli adi yazılı sözleşmenin imzalandığını, sözleşme uyarınca inşa edilecek binanın zemin katındaki 2 no.lu işyeri ile 2. normal katta bulunan işyerlerinin davalıya, geri kalan bağımsız bölümlerin ise taraflarına ait olacağının düzenlendiğini, işin yapılıp teslim edilmesine rağmen davalının, taraflarına düşen bağımsız bölümlerin devrini vermeyerek sebepsiz zenginleştiğini belirterek yaptığı imalat bedelinin tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, açılan davanın haksız olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek yapılan yargılama sonunda; binanın 1994 yılında kullanılmaya başlandığı, davalının süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğu, davacının sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak yapılan imalat bedelini dava ettiği, davanın 1 ve 5 yıllık zamanaşımı süreleri geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle reddine karar verildiği, davacının kararı temyiz etmesi sonucunda Dairemizin 2011/7257 Esas – 2012/2448 Karar ve 12.04.2012 günlü kararı ile, davacı tarafından bağımsız bölümlerden bir kısmının fiilen kullanıldığı iddia edildiğinden, fiilen kullanım durumunda zamanaşımı def’ini ileri sürmenin iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı, bu nedenle mahkemece davacının bağımsız bölümleri fiilen kullanıp kullanmadığı durumu araştırılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, bozma sonrasında yapılan yargılama sonunda mahkemenin, davacının bir kısım bağımsız bölümleri üçüncü kişilere kiraya vermek suretiyle kullandığı kabul edilerek ve yargılama aşamasında yapılan temlik sözleşmesi ve ıslah da dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı … dışındaki taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Dava konusunun devri 6100 sayılı HMK’nın 125. maddesinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder (HMK 125/2). Dava konusu yapılmış olan mal veya hakkın başkasına devredilmesi ile, o mal veya hakka bağlı olan dava hakkı da birlikte devredilmiş sayılır. Dava hakkı asıl haktan ayrı bir hak değildir ve bu nedenle yalnız başına başkasına devredilemez. Taraflardan birinin, dava sırasında dava konusunu başkasına devretmesi halinde, artık o davanın konusu olan mal veya hak üzerinde bir tasarruf yetkisi kalmaz. Başka bir ifadeyle, dava konusunu devreden tarafın, artık o davada taraf sıfatı kalmaz. Dava konusunu devrettiği için taraf sıfatı kalmayan kimse huzuruyla yargılama sürdürülüp karar verilemez. Dava konusu, davacı tarafından devredilmiş ise devralan davacı yerine geçeceğinden kendisine tebliğ yapılarak sonrası yargılama aşamalarının tamamlanması ve hükmün de dava konusunu devralarak davacı yerine geçen kişi hakkında kurulması gerekir. Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece yapılan yargılama devam ederken davacılardan …’ın, dava dosyasından doğacak hak ve alacaklarının %60’nı 19.01.2010 tarihli yazılı temlik sözleşmesi ile …’a devrettiği, …’ın davaya dahil olduğu, yapılan yargılama sonunda alacağın %60’ının temlik alana verilmesi konusunda tahsil hükmü kurulduğu anlaşılmış ise de, davacı yükleniciler tarafından temlikin iptali için … 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/227 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı, bu dava sonucuna göre davacı tarafında bulunan gerçek kişilerin maddi hukuka ilişkin haklarının etkileneceği gibi usul hukuku hükümlerine göre de davada taraf olma hakları etkileneceğinden mahkemece iptal davasının sonucu beklenmeden karar verilmesi doğru olmamıştır. 3194 sayılı İmar Yasası’nın 21. maddesi hükmü uyarınca, bazı istisnalar dışında, bütün yapılar için belediye veya valiliklerden yapı ruhsatı alınması zorunludur. Yapı ruhsatı ise, ancak projelerine, imar plânı ve yönetmeliğine göre ve resim ve harçları incelenerek verilir. Ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olarak inşa edilen yapılarda ruhsata aykırılık giderilemiyorsa, 3194 sayılı Yasa’nın 32. maddesi hükmü gereğince, ilgili belediye veya valilikçe inşaat derhal durdurulur ve yasal hale getirilmesi olanaksız ise veya ruhsat veya eklerine ya da imar mevzuatına aykırılık öncelikle yüklenici tarafından giderilemiyorsa bu hali ile yapılan yapının yıktırılmasına karar verilir ve anılan Yasa’nın 42. maddesi hükmü gereğince de yapı sahibine ve yükleniciye ceza yaptırımı uygulanır. İmar Kanunu’ndaki bu düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce re’sen gözetilmelidir. Emredici hukuk kurallarını içeren 3194 sayılı İmar Yasası hükümlerine göre; yapı ile yapıma izin arasında çok sıkı bir ilişki kurulmuştur. Bu bağı daha inşaata başlamadan alınması zorunlu yapı ruhsatı ile başlamakta ve inşaatın devamı sırasında denetim yolu ile sürmekte ve oturma izni ile de sona ermektedir. Sözleşmeyle aksinin kararlaştırılmadığı durumlarda iskân izni alınması yükümlülüğü İmar Yasası’nın 30. maddesi hükmü gereğince, iş sahibine ait ise de; yukarıda özetle açıklanan hukuksal sebeplerle, inşaatın imar mevzuatına uygun şekilde tamamlanması yükümlülüğü yüklenicinin edimleri kapsamındadır. Yapının tümüyle kaçak yapılmış olması halinde yıkılması gereken bir yapı olup ekonomik değerinden söz edilemeyeceğinden yüklenici iş bedeline hak kazanamayacaktır.
Somut uyuşmazlığımızda; dosya arasında bulunan … Belediye Başkanlığının 28.12.2016 tarihli müzekkere cevabında; dava konusu taşınmaz hakkında düzenlenen yapı ruhsatı bulunmadığı belirtilmiş olup, davalı iş sahibi tarafından da yapılan binanın imar mevzuatına aykırı olarak yapıldığı, bu nedenle davacı yüklenicinin bedele hak kazanmadığı savunmasında bulunulmuştur. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 2.3. maddesinde, davacı yükleniciye inşaatı belediyeden tasdikli ve belediyece uygun görülen projeye uygun olarak yapması ve yapı kullanma izin belgesi alması zorunluluğu getirilmiş olmasına rağmen mahkemece davacı yüklenici tarafından yapılan binanın imar mevzuatına ve sözleşme hükümlerine uygun olarak yapılıp yapılmadığı konusunda bir inceleme yapılmadan verilen karar doğru olmamıştır.
Davalı iş sahibi …’in karar tarihinden sonra 26.02.2020 tarihinde vefat ettiği, mirasçılarının … 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/203 Esas sayılı dava dosyası ile mirasın reddini talep ettikleri, yapılan yargılama sonunda mahkemece 16.03.2020 tarihinde mirasın mirasçılar tarafından reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Borçlu olduğu iddia edilen mirasçılarının mirası reddetmesi halinde konunun miras hukuku hükümleri çerçevesinde çözülmesi gerekir. TMK’nın 612. maddesinde en yakın yasal mirasçıların, mirasın tamamını reddetmesi halinde reddedilen mirasın iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre tasfiyenin de Sulh Hukuk Mahkemesince yapılması gerekeceğinden, mahkemece mahallin Sulh Hukuk hakimine durumun bildirilmesi, mirasın iflas kurallarına göre tasfiyesinin sağlanması, Sulh Mahkemesince mirası reddedilen borçlular için atanacak temsilci ile davaya devam olunması gerekmektedir.
İş bu nedenlerle mahkemece yapılacak iş; öncelikle davaya konu inşaatın gerektiğinde varsa belediyeden işlem dosyası getirtilip konusunda uzman bir bilirkişi kurulu oluşturularak mahallinde keşif yapılmak suretiyle yapılan inşaatın imar mevzuatına uygun olup olmadığının saptanması, imara aykırı kaçak yapı niteliğinde ise iş bedeli talebinin reddine karar verilmesi, yasal hale getirilebilir nitelikte ise yükleniciye yasal hale getirilmesi için süre verilmesi, temlikin iptali için davacılar tarafından açılan … 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/227 Esas sayılı dava dosyasının bekletici mesele yapılması ve yargılama sonucunda verilecek kararın kesinleşmesi durumunda o dosyada kesinleşen olguların somut uyuşmazlıkta göz önünde tutulması, mirasın tasfiyesi konusunda işlem yapılmak üzere Sulh hakimine bildirim yapılıp atanacak temsilci huzuru ile davaya devam edilmesinden ibaret olmalıdır.Eksik inceleme ve yanlış değerlendirme sonucu verilen karar doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın taraflar yararına BOZULMASINA, 3.050,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacılar … ve …’a verilmesine, peşin alınan harçların istek halinde iadelerine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 18.02.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.