Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2019/542 E. 2019/826 K. 26.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/542
KARAR NO : 2019/826
KARAR TARİHİ : 26.02.2019

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı-birleşen dosyalar davalısı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan haksız fesih nedeniyle uğranılan zararların tahsili ve geç teslimden doğan zararların tazmini talebinden ibaret olup, mahkemece asıl ve birleşen davaların feragat nedeniyle reddine dair verilen karar, asıl ve birleşen davada davacı yüklenici … Yatçılık Tur. San. Tic. ve A.Ş. tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama incelendiğinde, son duruşmanın 04.06.2018 tarihinde yapıldığı, duruşmanın 26.11.2018 tarihine talik edildiği ve celse arasında her iki taraf vekilinin ayrı ayrı verdikleri dilekçelerle davadan feragat ettikleri ve feragat dilekçeleri üzerine, celse açılmaksızın feragat nedeniyle ret kararı verilmiştir.
Tarafların hakim karşısında hazır bulundukları meramlarını ve taleplerini sözlü olarak hâkime aktardıkları önceden belirlenen zamanlarda yapılan yargılama aşamasına duruşma denilmektedir. Duruşma başta hukukî dinlenilme hakkı, aleniyet, doğrudanlık, sözlülük gibi ilkelerin birçoğu bakımından önem taşımakta,hukuk devletinin olmazsa olmaz ilkeleri arasında yer almaktadır. Duruşmalar, yargılamanın en önemli kısmıdır. Kural olarak her davada duruşma yapılmalıdır. Bir başka deyişle aslolan yargılamanın duruşmalı yapılmasıdır. Gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında ve gerekse Yargıtay içtihatlarında, tarafların talep ve savunmalarını doğrudan aktarabilmeleri yani doğrudanlık ilkesi bakımından ve yargılamada
sözlülük ilkesinin sonucu olarak duruşma yapılması asıldır. Ancak kanunun açıkça duruşma yapılmadan da karar verilebileceğini düzenlediği istisnai hallerde duruşma yapılmaksızın karar verilebilir. Örneğin; Geçici hukukî korumalarda (ihtiyati tedbir, m. 390/2; ihtiyati haciz, İİK m. 258/2; delil tespiti, m. 403), Usule ilişkin kararların bir kısmında (örneğin, hâkimin reddi talebinde, m. 42); Çekişmesiz yargı işlerinin bir kısmında, duruşma yapmadan da karar verilebilir. Bunun dışında yargılamanın duruşmalı yapılması taraflara tanınmış, üzerinde hakimin takdir hakı kullanamayacağı bir haktır.
Yargılama mahkemece belirlenen duruşma gün ve saatinde yapılır. Belirlenen gün ve saatten önce duruşma yapılması ancak tarafların tamamının talebi ve mahkemece uygun görülmesi halinde mümkündür. Öte yandan adlî tatile tabi bir davanın adli tatil içerisinde duruşmasının yapılması, HMK 103/1-h maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine mahkemece uygun görülmesi halinde mümkündür.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dosya kapsamında tarafların duruşma gününün öne alınması ve adli tatilde duruşma yapılmasına ilişkin bir talebi olmadığı gibi, karar verilen 23.07.2018 tarihinde usulüne uygun yapılmış bir duruşma da bulunmamaktadır. Usul ve yasaya aykırı olarak duruşma açılmaksızın dosya üzerinden adlî tatilde karar verilmesi doğru olmamış, verilen kararın bozulması uygun bulunmuştur.
Ayrıca, dosyanın temyiz incelemesi için Dairemize gönderilmesinden sonra, davacı-birleşen dosyalar davalısı … Yatçılık Tur. San. Tic. ve A.Ş. vekili tarafından ihtiyati tedbirin kaldırılması yolunda verilen talebin Dairemizce incelenmesi mümkün olmayıp, mahalli mahkemesince değerlendirilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 5766 sayılı Kanun’un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 42,60 TL Yargıtay başvurma harcının temyiz eden davacı-birleşen dosyalar davalısından alınmasına, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 26.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.