Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2019/3559 E. 2020/2274 K. 16.07.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/3559
KARAR NO : 2020/2274
KARAR TARİHİ : 16.07.2020

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic. Mah. Sıf.)

Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Asıl ve birleşen dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, ayıplı ifa nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davaların birleştirilerek yapılan yargılaması sonucunda asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Asıl davada davalı vekilinin talebi üzerine mahkemenin 14.12.2011 tarihli kararı ile HMK’nın 127 ve devamı maddeleri gereğince davalının davaya cevap verme süresi sınırlandırma yapılmaksızın iki hafta uzatılmıştır. Davalı vekili de uzatılan sürede verdiği cevap dilekçesinde diğer savunmalarının yanında zamanaşımı defiinde de bulunmuştur.
Davacı iş sahibinin … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/872 Esasına kayden davalı yüklenici aleyhine açtığı dava dosyası asıl dosyası ile 26.06.2015 tarihinde birleştirilerek asıl dava dosyası içerisine alınmış, birleşen davadaki dava dilekçesi ve birleştirme kararı davalı yükleniciye tebliğ edilmemiş, davacı iş sahibinin 18.10.2018 tarihli ıslah dilekçesinin 25.10.2018 tarihli duruşmada kendisine elden tebliği üzerine davalı vekili, mahkemece verilen iki haftalık kesin süre içerisinde verdiği 09.11.2018 tarihli dilekçesinde birleşen dava yönünden de zamanaşımı defiinde bulunmuştur.
Sözleşme ve asıl davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 zayılı BK’nın 126/4. maddesinde, yüklenicinin kasıt veya ağır kusuru ile akdî hiç veya gereği gibi yerine getirmemiş ve bilhassa ayıplı malzeme kullanmış veya ayıplı bir iş meydana getirmiş olması sebebiyle açılacak davalar hariç olmak üzere istisna akdinden doğan tüm davaların beş yıllık
zamanaşımı süresine tabi olduğu, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 147/6. maddesinde de yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında eser sözleşmesinden doğan alacakların beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu belirtilmiştir. Bu maddelerdeki düzenlemeye göre eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda kural, zamanaşımı süresinin beş yıl olmakla birlikte yürlenicinin kasıt ve ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi işi ifa etmemesi halinde zamanaşımı süresi Borçlar Kanunu’nun 125, Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi hükümlerine göre 10 yıl olacaktır. Borçlar Kanunu’nun 128 ile TBK’nın 149. maddesinde zamanaşımı sürelerinin alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlayacağı kabul edilmiş, BK’nın 132, 133, 135 ve 136 ile TBK’nın 153, 154, 156 ve 157. maddelerinde zamanaşımının durması, kesilmesi ve yeni sürenin başlaması halleri düzenlenmiştir.
Dava dosyası ile yine taraflar arasında görülüp kesinleşen … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin bozmadan sonra 2014/2 Esas, 2015/117 Karar numarasını alan dava dosyasındaki deliller ve kabule göre davalı yüklenicinin ayıplı olduğu kabul edilen eseri, davacı işsahibine 2005 yılında teslim ettiği anlaşılmaktadır. Teslim tarihi kesin olarak saptanamamakla birlikte en geç 31.12.2005 tarihinde teslim edildiğinin kabulü gerektiğinden taraflar arasındaki sözleşmeden doğan dava ve alacaklarda alacak bu tarihte muaccel-istenebilir hale gelmiş olacak ve zamanaşımı süresi de bu tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır.
Davalı, asıl davada cevap süresi içerisinde verdiği süre uzatım talebi ve mahkemenin verdiği süre uzatım kararı üzerine tanınan süre içerisinde zamanaşımı defiinde bulunduğu ve süre uzatım kararında herhangi bir sınırlama olmadığından asıl davadaki zamanaşımı defii ve birleşen ek davada dava ile birleştirme kararı davalı yükleniciye tebliğ edilmemiş olup ıslah dilekçesinin 25.10.2018 tarihli duruşmada kendisine tebliği üzerine aynı tarihli duruşma ara kararında verilen iki haftalık kesin süre içerisinde 09.11.2018 tarihinde verdiği birleşen dava yönünden zamanaşımı def’inin de süresi içinde yapıldığının kabulü gerekir. Mahkemece asıl ve birleşen davanın esası ile ilgili zamanaşımı defiileri, yargılama sürecinde değerlendirilip bu konuda karar verilmediği gibi nihai karar gerekçesinde de tartışılmamıştır.
Bu durumda mahkemece, davalı yüklenici tarafından asıl davada uzatılmış cevap süresi içerisinde, birleşen ek davada da dava dilekçesi ve birleştirme kararınının tebliğ edilmemiş olması sebebiyle ıslah dilekçesinin tebliği üzerine mahkemece verilen kesin süre içerisinde birleşen dava ile ilgili de zamanaşımı defiinde bulunulduğundan ileri sürülüp kabul edilen ayıbın niteliğine göre asıl ve birleşen davanın tabii olduğu zamanaşımı süresi, alacağın istenebilir ve muaccel olduğu tarih, zamanaşımını durduran ve kesen sebeplerin olup olmadığı tartaşılıp değerlendirilmek surdetiyle asıl ve birleşen ek davada davalının zamanaşımı defii incelenip bu konuda bir karar verildikten sonra gerekirse işin esasının incelenmesi gerekirken bu husus üzerinde durulmadan ve zamanaşımı def’ileri konusunda herhangi bir karar verilmeksizin işin esasının incelenip asıl ve birleşen ek davada yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
ödenenden 5766 sayılı Kanun’un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden asıl ve birleşen dosya davacısına, 437,00 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden asıl ve birleşen dosya davalısına iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 16.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.