Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2019/3212 E. 2020/2794 K. 15.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/3212
KARAR NO : 2020/2794
KARAR TARİHİ : 15.10.2020

Asıl ve birleşen dosya davacıları 1-… 2-… ile asıl ve birleşen dosya davalısı … arasındaki davadan dolayı …3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22.05.2019 tarih ve 2016/441 E.-2019/594 K. sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde asıl ve birleşen dosya davacıları vekili Avukat … ile asıl ve birleşen dosya davalısı vekili Avukat … geldi. Hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Asıl ve birleşen dava eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı taşeron tarafından davalı yüklenici aleyhine bakiye imalât bedeli alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptâline, takibin devamına ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesi istemi ile dava açılmış; mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, davalının icra takibine vaki itirazının kısmen iptâli ile takibin 1.358.565,01 TL asıl alacak yönünden devamına, koşulları oluşmadığından icra inkâr tazminatı verilmesine yer olmadığına, birleşen itirazın iptâli davasının ise reddine dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemeleri’nin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2/1. maddesinde “Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kuruluşları, yargı çevreleri ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarih, Resmi Gazetede ilân edilir.” düzenlemesine yer verilmiş ve Resmi Gazete’de ilan yapılarak Bölge Adliye Mahkemeleri 20.07.2016 günü itibariyle fiilî olarak göreve başlamıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3/2. maddesinde “Bölge Adliye Mahkemeleri’nin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” düzenlemesine yer verilmiş iken, 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile bu hüküm “12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3’üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan” ibaresi “verilen” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir. Bu kararlara ilişkin dosyalar Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmez:” şeklinde değiştirilmiştir. Daha sonra 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 47. maddesinde yer alan “6100 sayılı Kanun’un geçici 3’üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “454” ibaresi “444” şeklinde değiştirilmiştir.
Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde; bir karara karşı kanun yoluna başvurulur iken bu kararın verildiği tarihe bakılacaktır. Karar 20.07.2016 tarihinden önce verilmiş ise temyiz yoluna, 20.07.2016 (bu tarih dahil) tarihinden sonra verilmiş ise, istinaf yoluna başvurulacaktır.
İstinaf kanun yolunun yürürlüğe girdiği 20.07.2016 tarihine kadar temyiz kanun yoluna başvurulmuş bir karar hakkında bu kararın kesinleşmesine kadar geçecek süreçte 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun istinafa ilişkin düzenlemeleri eklenmeden önceki hâli uygulanmaya devam edilecektir. Yani 20.07.2016 tarihinden önce temyiz yoluna başvurulmuş bir dosya bu yolla sonuçlanacak olup, bu dosyanın hiç bir şekilde istinaf incelemesine tabî tutulması söz konusu olmayacaktır. 20.07.2016 tarihinden önce bir dosyada verilen karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulmuşsa, o karar Yargıtay’ca bozulmuş olsa dahi bundan sonra verilecek kararlarla (bozmadan geçmiş dosyalarla ilgili verilecek kararlar) ilgili olarak da başvurulması gereken kanun yolu 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun istinafla ilgili değişikliklerinin yapılmadan önceki hâline ilişkin düzenlemeler gereği temyiz ve koşulları varsa karar düzeltme yoludur. İstinaf kanun yolu söz konusu olmayacaktır. Burada sonradan verilen kararın 20.07.2106 tarihinden sonra verilmiş olmasının önemi yoktur. Daha açık anlatım ile daha önce Yargıtay incelemesinden geçen bir dosyada verilen kararın istinaf edilmesi mümkün değildir.
20.07.2016 tarihinden sonra verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurulacaksa, burada ikili bir ayrım yapmak gerekir. İlk olarak, biraz önce açıklandığı üzere 20.07.2016 tarihinden sonra verilen kararla ilgili olarak daha önce temyiz kanun yoluna başvurulmuşsa, artık o karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması mümkün değildir. Bozma sonrasında verilecek karara karşı başvurulacak kanun yolu yine temyiz olup, bu inceleme sonucunda verilecek karara karşı 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440 ve devamı maddelerinde gösterilen şartların oluşması halinde karar düzeltme yoluna başvurulması da mümkündür. İkinci olarak, 20.07.2016 tarihinden sonra verilen karar ile ilgili olarak öncesinde bir temyiz incelemesi yapılmamışsa, bu tarihten sonra verilen kararlara karşı başvurulması gereken kanun yolu istinaf kanun yolu olacaktır. Somut olayda davacı taşeron davalı yüklenici ile imzaladığı ”31.07.2007 günlü Protokol Taşeron Sözleşmesi” uyarınca gerçekleştirdiği imalât bedelinden ödenmeyen bakiye alacağının tahsili için … 1. İcra Müdürlüğü’nün 2008/15112 sayılı dosyasında başlattığı icra takibine itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatına karar verilmesi talebi ile … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/388 Esas sırasına kayıtlı davasını açmış; mahkemece 20.07.2011 tarihli, 2008/388 E. 2011/380 K. sayılı hükümle işin esası incelenerek davanın kabulüne, davalının icra takibine itirazının iptâli ile takibin aynen devamına karar verilmiş, verilen kararın taraf vekillerince temyizi üzerine Dairemiz’in 11.10.2012 günlü, 2011/6415 E. 2012/6394 K. sayılı ilamı ile ”…Yetkili icra dairesinde başlatılmış icra takibi bulunmadığından, işin esasına girilmeden davanın reddine karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle bozulmuş; mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu …1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.10.2013 tarihli, 2013/1218 E. -1103 K. sayılı ikinci kararında ”Davanın yetkili icra dairesinde başlatılmış icra takibi bulunmaması nedeniyle reddine” dair hüküm kurulmuş, verilen karar Dairemiz’in 25.09.2014 günlü, 2014/1154 E.-5479 K. sayılı ilamı ile onanmış, davalı yüklenicinin karar düzeltme isteminin de Dairemiz’in 23.12.2015 tarihli, 2015/2394 E.-6586 K. sayılı ilamı ile reddedilmesi sonucu hüküm 23.12.2015 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı taşeron 06.04.2016 günlü asıl davasında yetkili icra müdürlüğünde başlattığı icra takibine itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiş; birleşen 21.06.2017 tarihli davasında ise asıl davanın devamı niteliğinde kalan bakiye alacağının tahsili için davalı yüklenici aleyhine başlattığı icra takibine itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili isteminde bulunmuştur. Mahkemece Bölge Adliye Mahkemeleri’nin fiilen göreve başladığı 20.07.2016 gününden sonra 22.05.2019 tarihinde asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 448. maddesinde “Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır.” hükmü bulunmaktadır. Buna göre usul hükümleri kanunda aksine bir düzenleme olmadığı takdirde derhal yürürlüğe gireceği ve göreve ilişkin olması nedeniyle taraflarca ileri sürülmese dahi re’sen nazara alınması gerektiği; ilk derece mahkemesince kararın verildiği 22.05.2019 tarihi itibariyle Bölge Adliye Mahkemeleri faaliyete geçerek fiilen göreve başladığı ve öncesinde bu kararla ilgili temyiz incelemesi de yapılmamış olduğu yapılan yargılama sonucu işin esası incelenip, hüküm kurulan asıl ve birleşen dava, daha önce … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan ve en son yetkili icra dairesinde başlatılmış icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle reddedilerek kanun yolundan geçmek sureti ile 23.12.2015 tarihinde kesinleşen itirazın iptâli davasının devamı niteliğinde bulunmadığından, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesinin yapılması sağlanmak üzere ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 22.05.2019 günlü ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesinin yapılması için ilgili Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine İADESİNE, 15.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.