Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2018/5737 E. 2019/424 K. 04.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5737
KARAR NO : 2019/424
KARAR TARİHİ : 04.02.2019

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Asıl dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, meydana gelen kaza nedeniyle maddi ve manevi tazminat, karşı dava ise, maddi ve manevi tazminatın tahsiline ilişkin olup, mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın ise reddine dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre davacı-karşı davalı vekilinin tüm, davalı-k.davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı-k.davacı vekilinin sair temyiz itirazlarına gelince; davacının davalıya ait binanın tadilatı esnasında çalışırken, 16.01.2003 tarihinde üzerine balkonun çöktüğünü ve ağır yaralandığını, henüz iş gücü kaybının belirlenmediğini, tedavisinin devam ettiğini, kazanın meydana gelmesinde işverenin kusuru olduğunu, dairenin içinin ana yapısının statiğinin bozulacak şekilde değiştirdiğini, duvarları yıktırdığını ve kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, davacının tüm talimatları davalıdan aldığını, ayrıca işveren konumundaki davalının sigortaya kaydını yaptırmadığını, hastane masraflarını dahi karşılayamadığını, henüz 22 yaşında olması nedeniyle geçirdiği kaza sonrası sağ ayağı kısalan davacının çektiği elem ve ızdırap karşılığı 40.000,00 TL manevi ve fazlaya ilişkin hakları saklı 50.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini dilemiştir. Davalı-karşı davacı ise, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, davanın kazada ihmali ve kusuru bulunan … … isimli şahsa yöneltilmesi gerektiğini, davacı ile kendisini bu şahsın tanıştırdığını, olayın oluşumunda davacının beyan ettiği gibi olmayıp, kendi satın aldığı evde birtakım tadilatlar yaptırmak üzere … …la anlaştıklarını, bu kişinin yanında yardımcı olarak davacını getirdiğini, … isimli kardeşinin hatalı ve özensiz yaptığı çıkma betonun kardeşi olan davacının bacağına düştüğünü ve yaraladığını, herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı halde, 6-7 milyara yakın hastane masrafı karşıladığını, daha sonra kardeşinin rahatsızlığını bilen … ve babasının sürekli para istediğini,
tehdit ettiklerini, …’in 130×150 cm. ebatlarında, sadece dairenin bir bölümünün üstünü kapatmak amacıyla çıkma beton yaptığını, ertesi gün bu betonun üstüne çıkıp izolasyon yapmak istediği sırada, kötü ve özensiz yapılmış olan betonun ağırlığına dayanamayarak o sırada altta bulunan davacının üstüne düştüğünü, tavanın, duvarın ya da balkonun çökmesinin söz konusu olmadığını, kendisinin işveren olmadığı gibi istenen tazminatın da fahiş olduğunu savunarak davanın reddi ile, karşı davasında, yapılan masraflardan 9.000,00 TL maddi ve 6.000,00 TL manevi tazminatın davacı-karşı davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamından önce alınan bilirkişi raporunda, davalı-karşı davacı işveren …’ın işyerinde ve yaptırdıkları işlerinde İş Kanunu hükümlerine ve Yargıtay İçtihatlarına uygun davranması gerektiği gibi, tadilat yapılması için ilgili belediye başkanlığına müracaat etmesi ve tadilat ruhsatı alındıktan sonra balkonun betonarme hesabını yetkili bir inşaat mühendisine yaptırma ve bu projeyi de belediyenin yetkili imar müdürlüğü biriminden tasdikinden sonra projeye uygun kalıp ve demirlerin döşenmesinden sonra, yine yetkili bir inşaat mühendisinin kontrolünden sonra beton döküm işini yaptırması gerektiği ve bu nedenle, davacının kusursuz olduğu, davalı işverenin ise, %100 kusurlu olduğu bildirilmiş ve mahkemece, bu rapordaki bulgulara dayanılarak asıl dava kısmen kabul edilmiş, karşı dava ise reddedilmiştir.
Oysa, taraflar arasında işin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisi bulunmaktadır. Nitekim, iş mahkemesince verilmiş bulunan karar Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin ilamıyla bozulmuş ve taraflar arasında 5521 sayılı Yasa kapsamında görülmesi ve sonuçlandırılmasının doğru olmadığı belirtilerek Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna değinilmiştir. Bu durumda değerlendirmenin de, BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen hükümler dairesinde yapılması zorunludur. Eser sözleşmelerinde iş sahibinin asıl edimi bedelin ödenmesidir. Yüklenicinin asıl edimi ise, eseri fen ve tekniğine uygun, iş sahibinin amacına karşılayacak şekilde imal edip süresinde teslim etme yükümlülüğü bulunmaktadır. Ayrıca yüklenicinin genel ihbar yükümlülüğü de bulunmaktadır. Eserin imalı sırasında uyarı görevini yerine getirmeli ve meydana gelecek zararlar konusunda iş sahibini uyarmalı ve gerekli önlemleri almalıdır. Öte yandan iş güvenliği ile ilgili olarak da yükümlülüğün yüklenicinin uhdesinde olduğu gözetilmelidir. Mahkemece, bu açıklamalar uygun olmayan ve sadece 4857 sayılı Kanun kapsamında kalan ilişkilerde uygulanan hükümlere dayalı olarak verilen rapor esas alınıp hüküm kurulması doğru olmamıştır. Öte yandan davalı karşı davasında yapılan hastane masraflarını ve tehdit nedeniyle uğranılan manevi tazminat talebinde bulunmuş ise de, tehdit suçu nedeniyle açılan dava araştırılmamış ve akıbetinin beklenip beklenmeyeceği tartışılmamıştır. Davalı karşı davacı rızaen yapmış olduğu giderleri talep edemez ise de, tehdit nedeniyle kişilik haklarının zarara uğradığını kanıtlaması durumunda uygun bir manevi tazminat verilmelidir. Ancak, bu konuda açılmış bulunan … 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2003/174 Esas sayılı dava dosyası bulunduğu anlaşılmakta ise de, bu dava dosyası getirtilip incelenmemiştir. Yine, … 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2003/242 Esas sayılı dava dosyasında da, davacının yaralanmasıyla ilgili olarak ceza davası açıldığı ve davada … Kurumu’ndan rapor alındığı anlaşılmakta ise de, bu dava dosyası getirtilip kusur yönünden incelenmemiş ve bekletici mesele yapılıp yapılmayacağı da değerlendirilmemiştir.
Eksik araştırmayla hatalı değerlendirmeyle karar verilemez.
Bu nedenlerle mahkemece yapılacak iş, … 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2003/242
Esas ve … 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nin (görevsizlik var ise, ilgili Asliye Ceza Mahkemesi’nin) dava dosyalarının getirtilip incelenmek suretiyle, TBK’nın 74. ve HMK’nın 165. maddesi kapsamında, bekletici mesele yapılıp yapılmayacağının değerlendirilerek, eser sözleşmesi konusunda uzman inşaat bilirkişisi seçilmek suretiyle, az yukarıda açıklanan ilkeler ve düzenlemeler gözetilip tartışılarak, yüklenici konumundaki davacı ile iş sahibi durumundaki davalının kusur oranları belirlenmeli, asıl dava bu yönde değerlendirilmeli, karşı davada ise, tehdit nedeniyle açılan dava sonucu beklenip davalı karşı davacının kişilik haklarına saldırının varlığı araştırılmalı ve bu istem yönünden karar verilmelidir.
Karar bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle, davacı-k.davalı vekilinin tüm, davalı-k.davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı-karşı davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 16,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı-k.davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı-k.davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 04.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.