Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2018/5583 E. 2019/3678 K. 30.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5583
KARAR NO : 2019/3678
KARAR TARİHİ : 30.09.2019

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı vekili tarafından duruşma istenmiş ise de miktar itibariyle duruşma isteğinin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Asıl ve birleşen dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı yüklenici davalı arsa sahibidir. Asıl dava taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin davalı arsa sahibince feshinin geçersizliğinin tespiti istemine ilişkin, birleşen dava ise menfi zarar, mahrum kalınan kâr ve cezai şart istemlerine ilişkindir. Mahkemece davaların birleştirilerek yapılan yargılaması sonucunda, davaların ayrı ayrı reddine dair verilen karara karşı davacı yüklenici vekilince temyiz yoluna başvurulmuş, Yargıtay Yüksek 23. Hukuk Dairesi’nin; 28.05.2015 tarih, 2015/2323 Esas, 2015/4041 Karar sayılı ilamı ile gerekçe ve hüküm arasındaki çelişki nedeniyle karar bozulmuştur. Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda asıl davanın reddine, birleşen davada kâr kaybı ve cezai şart taleplerinin reddine, menfi zararların tazmini yönünden talebin kabulü ile 23.227,10 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Asıl davada davacı vekili, müvekkili yüklenici ile davalı arsa sahibi arasında … 4. Noterliği’nin 18.09.2008 tarih ve 37897 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile bu sözleşmeye ek olarak düzenlenmiş
… 4. Noterliği’nin 17.03.2009 tarih ve 820 yevmiye sayılı ek sözleşme imzalandığını, davalının 11.08.2009 tarihli ihtarname ile “süresi içinde belediyeye inşaat ruhsatı başvurusu yapılmadığından” bahisle sözleşmenin münfesih hale geldiğini bildirerek, müvekkilinin eşi …ı verdiği vekâletlerden azlettiğini, söz konusu azil ve fesihlerin haksız olduğunun …5. Noterliği’nin 25.08.2009 günlü 18502 yevmiye sayılı ihtarnamesiyle davalıya bildirildiğini, taraflar arasında yapılan 18.09.2008 tarihli sözleşmenin 5. maddesi gereği müvekkiline tanınan 45 günlük inşaat ruhsatı almak için belediyeye müracaat süresi içinde belediyeye inşaat ruhsatı için müracaat edildiğini, bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmenin kendiliğinden münfesih olmadığını, inşaat planında yapılan değişiklikler nedeniyle inşaat ruhsatı alınamadığını, inşaat planında yapılan değişikliklerin taraflar arasında düzenlenen 17.03.2009 tarihli ek sözleşmede de yer aldığını, iş sahibi davalının, hem sürekli mimari projede değişiklik yapılmasını istediğini veya buna sözlü olarak onay verdiğini, hem de süresinde inşaat ruhsatı alınmadığı için akdi tek taraflı feshettiğini bildirdiğini, iş sahibi için asıl olanın işin kararlaştırılan süre sonunda bitirilmesi olduğundan, işin sözleşme süresi içinde bitirilmesi imkânı bulunduğu müddetçe fesih hakkı kullanamayacağını ileri sürerek, 18.09.2008 tarihli sözleşme ve 17.03.2009 tarihli ek sözleşmelerin yürürlükte ve tarafları bağlayıcı bulunduğunun tespitini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davalının feshinin haksız ve usulsüz olduğunu, azilname nedeniyle müvekkilinin işlere devam etme imkânının kalmadığını, davalının haksız ve yasal olmayan şekilde sözleşmeyi tek taraflı feshi nedeniyle müvekkilinin sözleşme ve ek sözleşmeden kaynaklanan kâr mahrumiyeti, sözleşme hükümleri gereği cezai şart ve bunların faizlerini talep etme hakkı doğduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak, yapılan masraflar ile birlikte 20.000,00 TL mahrum kalınan kâr ile 5.000,00 TL cezai şartın toplamı olan 25.000,00 TL’nin 25.06.2009 tarihinden itibaren temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini toplam 842.827,00 TL’ye artırmıştır.
Mahkemece dosya kapsamı, toplanan deliller, iddia ve savunmalar ile bozma ilamı nazara alınarak; taraflar arasında akdedilen 18.09.2008 tarihli ilk sözleşme ve 17.03.2009 tarihli ek sözleşmede yüklenicinin inşaat ruhsatı almak için başvurması gereken sürenin belirlendiği ancak yasal engel olmamasına rağmen gerekli inşaat izni için başvurunun yapılmadığı anlaşılmakla, davalı arsa sahibi tarafından yapılan fesih bildirimi geçerli ve haklı kabul edilerek, asıl davanın reddine birleşen davada ise davacı yüklenicinin edimini yerine getirmemiş olması nedeniyle mahrum kaldığı kâr ve cezai şart alacaklarının doğmadığı ancak sözleşmenin feshi nedeniyle menfi zarar talep edebileceği kanaatiyle yargılamada alınan 17.10.2011 tarihli bilirkişi kurul raporunda davacı yüklenici tarafından, noter masrafı, harç giderleri, proje bedelleri gibi masraf kalemleri nedeniyle 23.227,02 TL tutarında harcama yapıldığı tespit edilmiş mahkemece bu miktar menfi zarar kabul edilerek tahsiline karar verilmiştir.
Dosya kapsamı ve mahkemenin kabulüne göre davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği anlaşılmaktadır. Sözleşmenin feshi halinde alacaklı ancak menfi zararının tazminini isteyebilecektir. Öğreti ve uygulamada menfi zarar, “uyulacağına ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarar” olarak kabul edilmektedir. Somut uyuşmazlıkta davacı yüklenici sözleşmenin feshinde haksızdır. Yaptığı harcamalar ise davalı arsa sahibi yararına olmadığı gibi arsa sahibi tarafından da kullanılmamıştır. Bu hususlar üzerinde durulmadan menfi zarar talebinin de reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 17,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 5766 sayılı Kanun’un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 176,60 TL Yargıtay başvurma harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,
karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 30.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.