Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2018/5161 E. 2019/56 K. 08.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5161
KARAR NO : 2019/56
KARAR TARİHİ : 08.01.2019

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş
olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinin davalı idare tarafından haksız feshi nedeniyle sözleşme konusu çamaşır makinelerinin teslime hazır ve teknik şartnamede belirtilen niteliklere uygun olduğunun tespiti istemine yönelik olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nın 106/2. ve 114/1-h maddeleri uyarınca davada hukuki yarar dava şartıdır. Hukuki yararın varlığı ise davacının bir hakkının veya hukuki durumunun bir tehlike ile tehdit edilmiş olması, bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olması ve bu hususun davacıya zarar verebilecek nitelikte olması, tespit hükmünün bu tehlikeyi kaldırmaya elverişli olması halinde kabul edilebilir. Tespit davaları bir kimse ile diğer bir kimse arasında var olan somut bir olaydan doğan hukuksal bir ilişkinin varlığının saptanmasına yönelik olup bundan ötesi bir işlevi yoktur. … davaları ise hem tespit hem edayı içerdiğinden tespit davasına eda davasının öncüsü denilebilir. Tespit davasının dinlenebilmesi için hukuksal bir ilişki ile hukuki yararın bulunması zorunludur. … davası açılabilecek hallerde tespit davası açılmasında hukuki yarar yoktur (Emsal Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 02.04.2003 Tarih 2003/1-256 Esas, 2003/269 Karar, 15. Hukuk Dairesi’nin 22.04.2004 Tarih 2003/5627 Esas, 2004/2300 Kararı). Ayrıca yasalarda sözleşmenin feshinin bazı koşullara bağlı tutulduğu istisnalar dışında, sözleşmeden dönme (fesih), mahkeme kararına gerek olmaksızın ileri sürülebilen, karşı tarafın kabulüne bağlı olmayan, karşı tarafa ulaşmakla sonuç doğuran, karşı tarafa ulaştıktan sonra tek taraflı geri alınması mümkün bulunmayan bozucu yenilik doğuran tek taraflı irade beyanıdır. Genel kural bu olsa da kat karşılığı inşaat sözleşmesi, kira sözleşmesi, iş sözleşmesi gibi bazı sözleşmeler yönünden yasalarda öngörülen sınırlayıcı kurallardan doğan istisnalar da mevcuttur. Nakit bedel karşılığı eser sözleşmeleri yönünden ise sınırlayıcı istisnai bir kural bulunmadığından mahkeme kararına gerek olmaksızın tek taraflı irade
beyanı ile sözleşmeden dönme mümkündür. Hukuk Genel Kurulu’nun 08.11.2006 tarih 2006/15-702 Esas, 2006/691 Karar sayılı kararı ve Dairemizin 04.06.1998 tarih 1998/513 Esas, 1998/2377 Karar sayılı kararında da bedel karşılığı eser sözleşmesinden dönme için tek taraflı irade beyanının yeterli olduğu benimsenmiştir. Tek taraflı irade beyanı ile dönme (fesih) mümkün olmakla birlikte, sözleşmeyi haksız ya da kusuruyla fesheden taraf, fesih bildiriminin sonuçlarına da katlanmak durumundadır. Fesih sonucu zarara uğrayan kimse koşulları mevcutsa haksız fesih sebebiyle uğradığı zararlarının tazminini isteyebilir. Bu suretle fesih ile sona eren sözleşme nedeniyle hiç kimsenin sona eren sözleşme ile bağlı kalmaya zorlanamayacağından feshin iptali ya da bu şekilde yaratılan muarazanın men’ine karar verilemez.
Yukarıda izah edilen ilke ve kurallar ışığında somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında 03.07.2014 tarihinde sanayi tipi çamaşır yıkama makinası teminine ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu, daha sonra davalı iş sahibi … tarafından yüklenicinin taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin feshedildiği anlaşılmaktadır. İş sahibi tek taraflı irade beyanı ile sözleşmeyi feshedebilir, yüklenicinin ise feshin iptali ve tespit edilen menkullerin teslime hazır olduğu, yine teslim edilecek menkullerin sözleşme ekindeki teknik şartnameye uygun olduğunun tespiti şeklinde dava açması mümkün değildir ve böyle bir dava açmasında hukuki yarar da bulunmamaktadır. Davacı yüklenici şartları var ise ancak menfi ya da müspet zararlarının tazminini isteyebilir. 6100 sayılı HMK’nın 114/1-h. maddesine göre hukuki yarar dava şartıdır. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler (HMK 115/1). Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu nedenle hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi yerine kısmen kabulü ile hükme varılması doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiş, bozma sebebine göre sair temyiz itirazları incelenmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 08.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.