Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2018/4694 E. 2018/4395 K. 12.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4694
KARAR NO : 2018/4395
KARAR TARİHİ : 12.11.2018

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptâl tescil talebine ilişkin olup mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı davasında davalı ile aralarında 01.09.2010 tarihli Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi düzenlendiğini, davalının kendilerinden aldığı vekaletname ile inşaat yapılacak arsanın tümünü kendi adına tescil ettirdiğini, aradan geçen süreye rağmen inşaatın tamamlanmadığını belirterek sözleşmeye göre kendisine ait olması gereken 20 nolu dairenin ve bir dairenin %13 hissesinin tespiti ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı yargılamaya katılmamıştır.
Mahkemece sözleşmeye konu arsanın tapu kaydında kat irtifakı, kat mülkiyeti kurulmadığından davacı tarafın tapu iptâli ve tescil talebinin tapu sicil müdürlüğü nezdinde infaz kabiliyeti olmadığından yasal şartları taşımadığı, inşaatın %85 – %90 oranında tamamlandığı, bu nedenle taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshininde mümkün olmadığı davada böyle bir talebin de yer almadığı, davacı taraf her ne kadar dava dilekçesinde davacıya ait 265/2400 hissesinin tapu iptâl ve tescil talebinde bulunmuş ise de inşaatın gelen seviyesi karşısında yüklenicinin edimlerinin ifası oranı nedeniyle davacının 265/2400 hissesinin devri ile tapu iptâl ve tescil talebinin de yasal şartları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamına göre taraflar arasında 01.09.2010 tarihli Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşmede davacı arsa sahibine ait arsa üzerinde yapılacak binada davacıya %37,5 paya karşılık “kuzeye bakan cepheden zemin üstü kattan” olmak üzere bir dairenin verilmesinin kararlaştırıldığı,verilecek bu dairenin %37,5 payı karşılamaması halinde zemin kattan “müteahhidin belirleyeceği” bir daire hissesi verilerek %37,5 payın tamamlanmasının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Sözleşmeden sonra düzenlenen 22.02.2012 tarihli protokolde ise belediyece onaylı numarataj krokisine göre
davacıya 20 nolu daire ile bir dairenin 13/100 payının verilmesinin kabul edildiği, 03.02.2014 tarihli protokolde de bir daire ve bir dairenin %13 payının verilmesinin kararlaştırıldığı görülmektedir.
Yargılama sırasında mahkemece yapılan keşif ile alınan bilirkişi kurulu raporunda inşaatın % 85-90 oranında tamamlandığı belirlenmiştir.
Taraflar arasında kurulduğu anlaşılan kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre davacı arsa sahibi olup davalı yüklenici bu sözleşme ile üstlendiğini edimleri tamamlayıp sözleşmede belirlenen daireleri arsa sahibine teslim etmekle yükümlüdür. Bu nedenle davacının dava açmakta hukuki yararı vardır. Somut olayda olduğu gibi 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 14. maddesi hükmünce kat irtifakı tesis etmek idari işlem olduğundan ve mahkemece tesis edilemeyeceğinden mahkemenin buna ilişkin talebin reddine karar verilmesi doğru ise de Dairemizin yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere, kat mülkiyeti veya kat irtifakının kurulmadığı ancak fiili olarak bağımsız bölümlerin oluştuğu taşınmazlarda, tapu iptâli ve tescil isteminde bulunulması halinde, bilirkişilerden rapor alınarak, kat irtifakı kurulmasına esas oluşturacak şekilde bağımsız bölümlerin arsa payları ve bu bağımsız bölümlerle irtifak paylarının bağlantısı belirlenmesi, böylelikle tarafların hak ettiği arsa paylarının bağımsız bölümlerle irtibatları da gösterilmek suretiyle infazı kabil olacak şekilde arsa payları üzerinden tescil kararı verilmesi gerekir. Mahkemece taraflar arasında düzenlenen sözleşme ve protokoller dikkate alınıp tartışılarak bu yönde inceleme yapılmaksızın uyuşmazlığı ortada bırakacak şekilde eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 12.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.