Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2018/4659 E. 2018/4830 K. 04.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4659
KARAR NO : 2018/4830
KARAR TARİHİ : 04.12.2018

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic. Mah. Sıf.)

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş
olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili talebinden ibaretir. Davacı alt yüklenici, davalı belediye iş sahibi, davalı şirket ise yüklenicidir.
Davacı alt yüklenici vekili; belediye ile diğer davalı … İnş. Oto. Turz. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında 26.09.2007 tarihinde, belediyenin kendi arsasının Toplu Konut Yapım İşi için Kat Karşılığı verilmesi hususunda anlaşma yapıldığını, diğer davalı Müteahhit … firmasının burada yapılacak olan Toplu Konutların Denetim ve Satışını üstlenen Akademisyen adında müşavir bir firma ile anlaştığını, akabinde davalı …, 15.08.2008 tarihinde davacı ile Toplu Konutların ince imalât yapımı için, 20.01.2009 tarihinde Toplu Konutların kaba imalat yapımı, için Taşeronluk Sözleşmesi imzaladığını, bu sözleşme kapsamında davacının alacağı doğduğunu ancak davalının yapması gereken ödemeleri yapmadığını ve bunun üzerine davacının … Sulh Hukuk Mahkemesince 2009/41 sayılı Değişik iş dosyasıyla tespit yaptırdığını ve bilirkişi raporuna göre davacının 1.079.828,36 TL KDV hariç alacağı tespit edildiğini, davalı eski belediyenin, diğer davalı müteahhit firma, Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi çerçevesinde üzerine düşen yükümlülüğü sözleşmede öngörülen süreler içerisinde bitiremeyince, … Noterliği’nin 17.05.2010 tarihli ve 03135 yevmiye numarası ile Fesih Bildirimi yaptığını, ardından da … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/265 Esas sayılı Aktin Feshi, Tapu İptâli ve Tescili davasını açtığını, davanın halen derdest olduğunu, davalı belediyenin objektif özen yükümlülüğünü yerine getirmediği için davacının zararına sebep olduğunu, sebep sorumluluğu doğduğunu bu halde kusur aranmadığını, ayrıca BK’nın 648. maddesi gereği; müteahhidin aldığı parayı inşaata
sarf ettiği varsayımı sonucu yapılan inşaatın arsanın mütemmim cüzü olduğunun da kabulü gerektiğini MK’nın 649. maddesine göre davalı arsa sahibinden onun mamelekine geçen zenginleşmeyi sebepsiz zenginleştiği oranında isteyebileceğini, inşaatın şuan itibariyle bir kısmının bittiğini, bir kısmının ise davalı müteahhit tarafından yarım bırakıldığını, arsa sahibinin yaptığı fesih bildirimi ve açtığı tapu iptâli ve tescil davaları göz önünde bulundurulduğunda sebepsiz zenginleştiğini, davacının, 30.12.2008 tarihinde 250.000,00 TL KDV hariç ilk hakedişinin düzenlendiğini ve onaylandığını, 25.03.2009 tarihinde 70.000,00 TL KDV hariç ikinci hakediş, 15.04.2009 tarihinde 411.578,00 TL KDV hariç üçüncü hakedişin A-l Bloğa ait yapıldığını ve A-4 Bloğa ait olan hakedişin, davalı müteahhitçe müvekkil firmanın işine son verildiği için düzenlenemediğini ve bunun üzerine açılan dava neticesinde son mali bilirkişice düzenlenen rapor doğrultusunda dava tarihi itibariyle ticari faiz uygulanmak üzere 1.157.326,60 TL alacağın olduğunun tespit edildiğini, şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 TL hakediş tarihi itibariyle en yüksek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken veya müteselsilen tahsilinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı iş sahibi belediye vekili; davanın, davacının diğer davalı … İnşaat’a yapıldığını iddia ettiği iş karşılığında alacağının ödenmesi talepli olduğunu; ancak, davalı belediyenin, söz konusu olayda taraf olmadığını, iddia edilen iş nedeniyle davacının muhatabı olmadıklarını davalı Belediyenin, adına kayıtlı bulunan arsası üzerine inşaat yapmak amacıyla diğer davalı … İnşaat ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme hükümlerine göre; arsanın yükleniciye devredildiğini, sözleşme karşılığı bağımsız bölümlerin de davalı Belediye adına temlik edildiğini, yapılan (yapılacak) inşaat ile ilgili kendilerinin hiçbir işe karışmadığını, tüm işin diğer davalı … İnşaat tarafından yapıldığını, davacı ile Belediye arasında, bu hususta hiçbir iş ilişkisi olmadığını, davacının, yapıldığını beyan ettiği işi Belediye ile değil, diğer davalı … İnşaat ile yaptığını, yapmış olduğu iş nedeniyle bir hakedişi varsa, muhatabının diğer davalı olduğunu, davalının taraf olmadığı bir iş nedeniyle sorumlu tutulamayacağını, bu itibarla davanın husumet yokluğu yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.
Diğer davalı yüklenici davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece davanın usulden reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; aynı mahkemede açılan 2010/188 Esas sayılı dosyasında aldırılan bilirkişi raporu çerçevesinde davacı firmanın 1.157.326,60 TL alacaklı olduğu belirlendiği halde davacı tarafın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 TL üzerinden belirsiz alacak davası açması 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesinin 1. fıkrasına aykırılık teşkil ettiğinden davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Davacının aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davaya kısmi dava denir. Diğer bir ifadeyle, bir alacak hakkında daha fazla miktar için tam dava açma imkanı bulunmasına rağmen, alacağın bir kesimi için açılan davaya kısmi dava denir. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden (örneğin eser
sözleşmesinden) doğmuş olması ve bu alacağın şimdilik bir kısmının dava edilmesi gerekir (Yargıtay HGK 17.10.2012 gün, 2012/9-838 Esas 715 Karar sayılı ilâmı, Kuru/Arslan/Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 22. Bası, s.286; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Medeni Usul Hukuku, 12. Bası, s. 320).
Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 107/1. maddesinde; “davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, davacının dava dilekçesinde açıkladığı olaylar ve istemleri dikkate alındığında; taraflar arasında uyuşmazlık olsa da davacı; dava tarihi itibarıyla alacağının miktarını tam ve kesin olarak belirleyebilecek durumdadır. Bu durumda davacı vekili dava dilekçesinde davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını belirtmiş ve mahkemece de belirsiz alacak davası açıldığı kabul edilmiş ise de, belirsiz alacak davası açma koşulları bulunmadığından dava belirsiz alacak davası olmayıp kısmi dava niteliğindedir.
Mahkemece 50.000,00 TL yönünden alacak davası usulden reddedilmiş ise de bu davanın kısmi dava olarak görülüp değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu durumda HMK 31. maddede düzenlenen aydınlatma ödevi kapsamında davacıya kısmi dava niteliğindeki 50.000,00 TL’lik talebinin alacak kalemleri bakımından miktarları açıklattırılıp uyuşmazlığın buna göre sonuçlandırılması gerekirken yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 04.12.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.