Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2018/4430 E. 2019/873 K. 28.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4430
KARAR NO : 2019/873
KARAR TARİHİ : 28.02.2019

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat … geldi. Davalı vekili gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ile ilgili yapılan icra takibine itirazın iptâli talebine ilişkin olup, mahkemece davanın Dairemizin bozma ilamına uyularak reddine dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı davasında iş makinası ve kamyon çalıştırma işi nedeniyle davalıdan bakiye 110.511,00 TL alacaklarının ödenmediği ayrıca daha önce ödenen 149.100,00 TL’nin KDV’sinin de ödenmediğini belirterek alacak ile ilgili yapılan icra takibine itirazın iptâline karar verilmesi istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, bu kararın davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 29.09.2016 tarihli 2016/701 Esas 2016/4077 Karar sayılı ilamı ile taraflar arasında davalıya ait arsa üzerinde hafriyat yapılması ve bedeli konusunda sözlü anlaşmanın varlığının uyuşmazlık konusu olmadığı, davacının takibe dayanak yaptığı 16.01.2013 tarihli tutanaktaki imzanın davalının yetkili temsilcilerince imzalanmadığı iddia edildiğinden tutanakta imzası bulunan kişinin davalının yetkili temsilcisi olup olmadığının ticaret sicil kayıtlarıyla davalı defteri ve kayıtları incelenmek suretiyle saptanması, belgenin bağlayıcı olduğunun anlaşılması halinde bakiye iş bedeli 110.511,00 TL’nin kabul edilerek hüküm kurulması gerektiği belirtilerek bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulmuş bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın davalıya ait defterler hakimlikçe incelenmek suretiyle dava konusu tutanağın imzalandığı tarihte tutanağı davalı şirket adına imzalayan …’nin davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığı gibi davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarında davacı şirkete borçlu olduğunu gösterir ve dava konusu tutanağı teyit eder şekilde her hangi bir kayda rastlanılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizi hükmüne uyulan bozma ilamında “öncelikle yapılması gereken iş, 16.01.2013 tarihli tutanağı imzalayan …’nin davalının yetkili temsilcisi olup olmadığı ticaret sicil kayıtlarıyla davalı defteri ve kayıtları incelenmek suretiyle saptanmalı, belgenin hukuken davalıyı bağlayıcı olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalı, davalının aşamalardaki savunmaları da gözetilmeli, belgenin bağlayıcı olduğu anlaşılırsa bakiye iş bedeli
110.511,00 TL kabul edilerek hüküm kurulmalıdır” denilerek davalının ticaret sicil kayıtları ve defter kayıtlarının incelenmesi gereğine işaret edilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 40. maddesinde yetkili bir temsilci tarafından diğer bir kimse ile yapılan sözleşmeden doğan alacak ve borçların o kimseye ait olacağı düzenlenmiştir. Buna göre yetkili değil ise, imzalayan şahsen sözleşmeden sorumlu olur. Aynı Kanun’un devam eden 46. maddesinde de bir kimse yetkili olmadığı halde başkası adına hukuki işlem yapmışsa, temsil edilen kişi icazet vermedikçe alacaklı veya borçlu olmayacağı belirtilmiştir. Bu temsilci yetkisiz olsa dahi temsil olunanın sonradan icazet vermesi ya da kendi adına yapılan hukuki işlemi benimsemesi halinde baştan itibaren hukuki işlem geçerli ve temsil olunanı bağlayıcı olacaktır. Somut olayda Dairemizin hükmüne uyulan bozma ilamına göre davalının ticaret sicil kayıtlarıyla defter ve kayıtlarında yapılacak inceleme, 16.01.2013 tarihli tutanağın düzenlendiği tarih itibariyle imzası bulunan dava dışı …ye yaptığı işlemlere davalının onay verip vermediğinin, bu şahsın yetkili temsilcisi gibi kendi adına işlem yapmasını benimseyip benimsemediği konusundadır. HMK’nın 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Eldeki dosyada yapılacak inceleme mali konularda olacak olup hakimin hukuki bilgisi dışında özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden mahkemece bozmaya uyumasına rağmen mali müşavir bilirkişi dinlenmeksizin eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamış, bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 2.037,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay’daki duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 28.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.