Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2018/4149 E. 2019/102 K. 10.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4149
KARAR NO : 2019/102
KARAR TARİHİ : 10.01.2019

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsiline ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen hükmün davalı vekilince temyiz olunması üzerine Dairemizin 15.04.2016 tarih, 2016/2117 Esas, 2016/2323 Karar sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma üzerine yapılan yargılama sonucu bozmaya uyulmuş ve davanın usulden reddine dair verilen karar, davacı vekilince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamanın 15.03.2018 tarihli oturumunda davacı vekilinin mazeret dilekçesi verdiği anlaşılarak ara kararı ile mazeretin kabulüne karar verilmiş ve mazeretin kabulüne karar verilmesine rağmen yargılamaya devam edilerek hüküm kurulmuştur.
6100 sayılı HMK’nın 184. maddesinde “(1) Hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. (2) Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder.” ve yine aynı Kanunun 186. maddesinde “(1) Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. (2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir.” hükümleri bulunmakta, yine 6100 sayılı HMK’nın 120. maddesinde; davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığı’nca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Avansın yeterli olmadığının dava sırasında
anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir. ”hükmü bulunmakta, aynı kanunun 324. maddesinde ise; Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” hükmü bulunmaktadır.
03.04.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde ise; “Davacı, yargılama harçları ile her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Gider avansı, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade eder. Adli yardım talebiyle açılan dava ve işlerde adli yardım konusunda bir karar verilinceye kadar harç, gider ve delil avansı alınmaz. Kanunlardaki özel hükümler saklıdır. Gider avansının yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir. Dava şartı olan gider avansının yatırılmaması veya tamamlanmaması halinde, dava, dava şartı yokluğundan reddedilir. Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade eder. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, diğer taraf bu avansı da yatırabilir. Delil avansını yatırmayan taraf, o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerle, kanunlardaki özel hükümler saklıdır…” hükmü bulunmaktadır.
Bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere; hâkim, tahkikatın bitiminden sonra, taraflara, tahkikatın tümü hakkında açıklama yapma hakkı tanımalı ve sonrasında son diyeceklerini bildirmeleri için fırsat vermeli ve buna göre hükmünü kurmalı, gider avansı ile delil avansını ayırmalı ve buna göre değerlendirme yapmalıdır.
Somut olayımıza gelince: davacı vekilinin yargılamanın 15.03.2018 tarihli oturumda bildirdiği mazereti kabul edilmesine rağmen, duruşma başka bir güne bırakılmayıp, mazeret yerinde bulunmayarak reddedilmişcesine duruşmaya devam edilerek hüküm kurulmuş olması, adil yargılama ilkesini zedeler niteliktedir. Öte yandan mahkemece aynı celse verilen ara kararında davacı tarafa 1.000,00 TL gider avansı yatırılması için süre verildiği ve bu sürede 900,00 TL yatırdığından, avansın eksik yatırıldığından bahisle usulden red kararı verilmiştir.
HMK’nın 120. ve 324. maddeleri uygulamada gider avansı ve delil avansı olarak adlandırılmakta ve sıklıkla karıştırılmaktadır. HMK ‘ nın 120. maddesinde düzenlenen gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiş olduğundan bu hükme göre süresinde gider avansının
yatırılmaması halinde davanın usulden reddi gerekir iken, 324. maddede düzenlenen delil avansının süresinde yatırılmaması halinde uygulanacak müeyyide bu delile dayanmaktan vazgeçme olarak uygulanmalıdır. Hukuk Genel Kurulu’nun 12.12.2012 tarih, 2012-9/1172 Esas, 2012/1172 Karar sayılı ilamı ve Dairemizin yerleşik içtihatları da bu yöndedir.
O halde mahkemece yapılacak iş; mazeret kabul edildiği halde davaya devamla hüküm kurulması hukuki dinlenilme hakkını zedeler nitelikte olduğundan ve bilirkişi delilinin toplanması için HMK 120. maddeye göre süre verilmesi ve uygulama yapılması hatalı olduğundan az yukarıda sözü edilen hükümler çerçevesinde adil yargılama ilkesinin en önemli unsurlarından olan ve HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına uygun şekilde tarafların sözlü yargılamaya davet edilerek verilen kesin sürenin HMK’nın 324. madde kapsamında olduğu gözetilerek davanın esasının çözümlenmesinden ibarettir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 10.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.