Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2018/4140 E. 2019/241 K. 21.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4140
KARAR NO : 2019/241
KARAR TARİHİ : 21.01.2019

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin geç ödenmesi nedeniyle vade farkı, ilave iş ve kâr mahrumiyeti istemlerine ilişkin olup, mahkemece vade farkı ve ilave iş tutarının davalıdan tahsiline, kâr mahrumiyeti isteminin reddine ilişkin kurulan hüküm davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle yargılama aşamasında ileri sürülmeyen hususların temyiz aşamasında dikkate alınmasının mümkün bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı ile yapılan sözleşme ve ek sözleşme kapsamında davalı kooperatifin sözleşmede yazılı taşınmazlar üzerinde inşa edilen yapıların ruhsat işlemlerinin tamamlanması, kat ittifakının kurulması, projelerin yapım, tasdik ve yapı denetimine ilişkin işlemlerin, ifraz işlemi gibi sözleşmede gösterilen işlerin yapılması konusunda anlaştıklarını, kendi üzerine düşen edimlerini ifa ettiğini, ana para alacağının geç ödendiğini, süresinde ödenmeyen hizmet bedelleri için sözleşmede kararlaştırılan %10 vade farkının, sözleşmede belirlenen m2’lerin aşılması nedeniyle ücret farkının ve şantiye şefliği ve proje uygulama denetçiliği işleri açısından davalı tarafın kusuru sebebiyle kotasının dolması ve başka bir projede yer alamaması sebebiyle mahrum kaldığı bedelin tahsilini talep etmiş, davalı vekili ise bir kısım parsellere Milli Emlak’ın hissedar olması nedeniyle ruhsat işlemlerinin durduğunu, bunda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, henüz davalının edimlerinin sona ermediğini, muaccel hale gelmemiş hizmet bedellerinin bu aşamada talep edilemeyeceğini beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece bilirkişi heyeti tarafından yapılan hesaplama ve tespitler doğrultusunda vade farkı ve ilave iş talepleri kabul edilmiş, kâr mahrumiyeti talebi ise reddedilmiştir.
Taraflar arasında 01.03.2010 ve 01.07.2010 tarihleri bulunan iki ayrı sözleşme
bulunmaktadır. Ana sözleşmenin 5/f maddesinde iş bedelinin süresinde ödenmemesi halinde vade farkı ödeneceğine dair kararlaştırma bulunmakla birlikte ek sözleşmede böyle bir kararlaştırma mevcut değildir. Öte yandan ana sözleşme uyarınca süresinde ödenmeyen hizmet bedelleri için aylık %10 vade farkı ödeneceği kararlaştırılmış ise de bilirkişi heyeti tarafından vade farkının başlangıcı olan 30.07.2010’dan her bir ödemenin yapıldığı tarihe kadar olan kısmın vade farkı hesaplanması gerekirken hatalı olarak ödeme tarihlerinden dava tarihine kadar vade farkı hesaplaması yapılmıştır. Bu nedenle mahkemece yapılacak iş bilirkişi kurulundan ek rapor alınmak suretiyle vade farkı için her bir etap yönünden ve ana sözleşme dikkate alınarak, ana sözleşmede kararlaştırılan işlerle ilgili vadeden itibaren ödeme tarihine kadar olan vade farkı hesaplaması yapılıp hüküm altına almak, ek sözleşme yönünden ise yapılan işlerle ilgili ödemeler sebebiyle vade farkı istenemeyeceğinden bu kısım yönünden istemi reddetmekten ibaret olmalıdır. Açıklanan nedenlerle kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 21.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.