Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2018/4085 E. 2019/670 K. 18.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4085
KARAR NO : 2019/670
KARAR TARİHİ : 18.02.2019

Mahkemesi :… Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nce verilen kararın temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, görevli … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nce istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp bir isabetsizlik bulunmaksızın karar verilmiş olmasına, dava şartları, delillerin toplanması ve hukukun uygulanması bakımından da hükmün bozulmasını gerektirir bir neden bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davacı, davalının inşaat yapacağı arsalar üzerinde yer alan molozların taşınması, temel kazısı yapılması, temelin dolgu maddesi ile doldurulması, silindirle sıkıştırılması, dolgu için lazım olan malzemenin temini ve taşınması konusunda götürü usulde anlaştıklarını, üstlendiği işi eksiksiz yerine getirmesine rağmen ödenmeyen 117.469,00 TL bakiye iş bedelinin tahsilini talep etmiş, davalı ise; taraflar arasındaki eser sözleşmesi ilişkisini kabul
etmekle birlikte; iş bedeli toplamının götürü usulü ile 80.000,00 TL olduğunu, bunun 30.000,00 TL’sinin davacıya banka aracılığıyla gönderilmek suretiyle ödendiğini, kalan 50.000,00 TL’nin ise davalının davacıdan olan 50.000,00 TL emlak komisyonculuğu ücret alacağından mahsup edildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesi; tarafların alacağın kaynağı olan hafriyat ve taşıma işleri konusunda anlaştığını, söz konusu konusu işin tamamlanıp ödenen 30.000,00 TL konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığını, davalı tarafından ileri sürülen dava dışı alacak ilişkisinin davacı tarafından kabul edilmediğini ve davalı tarafından da bu alacağın yargılama aşamasında delillendirilerek ispat edilemediğini ve bu sebeple; uyuşmazlığı sadece yapılan işin bedeli yönünden ele alındığını belirterek, keşif yapılmak suretiyle belirlenen iş bedeline ayrıca KDV’de eklemek suretiyle davanın kabulüne karar vermiştir. Bu karara karşı davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi; taraflar arasındaki hafriyat, moloz taşınması ve temel kazısı yapılması işinde kabala ücret üzerinden anlaşmazlık bulunmadığını, uyuşmazlığın kabala ücretin miktarı konusunda olduğunu, davalının; iş bedeli olarak 80.000,00 TL üzerinden anlaştıklarını, 50.000,00 TL’nin davacı için yapılan başka bir anlaşmadaki aracılık faaliyetinden hak kazanılan ücret olduğunu ve bu ücretin iş bedelinden kesilmesi gerektiğini ispatlayamadığını, mahkemece alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık olduğunu, davalının götürü ücret miktarını ispatlayamaması karşısında KDV’nin de götürü ücrete dahil olduğunun kabul edilemeyeceğini belirterek davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 481. maddesinde; (818 sayılı mülga BK 366 md.) ”eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir” düzenlemesine yer verilmiştir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakla birlikte, eser sözleşmesiyle ilgili akdî ilişkinin varlığı sabittir. Taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı ve taraflar bedelde anlaşamadıklarından, bedelin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 481. maddesi gereğince yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre hesaplanması gerekir. Mahalli piyasa rayiçleri içinde KDV ve yüklenici kârı bulunacağından ayrıca eklenmeyecektir. Öte yandan; hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda da hesaplamanın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı birim fiyat poz tariflerine göre yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, hükme esas alınan raporu düzenleyen teknik bilirkişiden; iş ve imalâtların, işin yapıldığı 2015 yılı mahalli piyasa rayiçleri ile ayrıca KDV ve yüklenici kârı da eklenmeksizin, bedeli konusunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, hesaplanacak miktardan ihtilafsız 30.000,00 TL düşüldükten sonra sonucuna uygun karar verilmelidir. Eksik inceleme sonucu davanın yazılı miktarda kabulü doğru olmamış, hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma kararı başvurunun esastan reddi kararına ilişkin olduğundan HMK’nın 373/1. maddesi gereğince başvurunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkenmesi kararının kaldırılmasına ve bozma kararı doğrultusunda yeniden karar verilmek üzere dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ise Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gönderilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 18.02.2019 gününde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.