Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2018/4030 E. 2019/360 K. 24.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4030
KARAR NO : 2019/360
KARAR TARİHİ : 24.01.2019

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptâli talebine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen hükmün davacı vekilince temyiz olunması üzerine Dairemizin 25.06.2012 tarih, 2011/7554 Esas, 2012/4746 Karar sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma üzerine yapılan yargılama sonucu bozmaya uyulmuş ve davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair verilen kararın taraf vekillerince yasal süresi içerisinde temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 13.10.2016 tarih, 2016/2805 Esas, 2016/4252 karar sayılı kararı ile yeniden bozulmuş ve bozma üzerine yapılan yargılama sonucu bozmaya uyulmuş ve davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair verilen karar, taraf vekillerince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dosyanın temyiz incelemesinde olduğu sırada davalı vekili Dairemize verdiği 17.12.2018 tarihli beyan dilekçesinde davacı şirketin 31.12.2005 tarihinde resen sicilden terkin edildiğinin bildirildiği anlaşılmıştır. Bahsi geçen dilekçe ekinde yer alan belgeye göre davacı şirketin 5174 sayılı Kanun’a göre 6102 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesi uygulanarak kaydının 26.03.2014 tarihinde resen silindiği anlaşılmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde” 01.07.2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. a) 24.6.1995 tarihli ve 559 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince, sermayelerini anılan Kanun Hükmünde Kararname ile öngörülen tutarlara çıkarmamış anonim şirketler ile limited şirketler. b) Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce veya 01.07.2015 tarihine kadar münfesih olan anonim ve limited şirketler. c) Kooperatifler Kanunu hükümlerine göre herhangi bir nedenle dağılmış olan kooperatifler. d) Sebebi ne olursa olsun aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantıları yapılamayan anonim şirketler ile kooperatifler. e) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış
ancak genel kurulun toplanamaması nedeniyle ara bilançoları veya son ve kati bilançosu genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin işlemi yapılamayan şirket ve kooperatifler. (2) Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz. “ hükmü bulunmaktadır.
Bu hükme göre eldeki açılı bulunan dava olduğuna göre resen terkin işlemi yapılması mümkün olmamakla birlikte, şirket terkin edildiğinden davacı şirketin dava ehliyeti ortadan kalkmış bulunmaktadır.
Dava ehliyeti; 6100 sayılı HMK 51. maddede açıkça düzenlenmiş olup kişinin kendisinin veya yetkili kılacağı bir temsilci aracılığı ile bir davayı takip etme ve usul işlemlerini yapma ehliyetini ifade eder. Dava ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki TMK’nın 9. maddesinde düzenlenen medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Buna göre;medeni hakları kullanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişi dava ehliyetine sahip kabul edilmelidir. 6100 sayılı HMK 114/1-d maddesinde açıkça düzenlendiği üzere dava ve taraf ehliyeti dava şartlarındandır. Dava şartları davanın başlangıcından sonuna kadar bulunması gereken şartlarıdır. Bir başka deyişle dava açan ve davalı konumunda bulunan her gerçek yada tüzel kişi bu davanın devamı ve hüküm kesinleşinceye kadar bu ehliyetini korumuş olmalıdır.
Bu hükümler ve açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davanın açıldığı tarih itibariyle dava ehliyeti bulunan davacı şirketin davanın devamı sırasında ve hükümden önce terkin edildiği anlaşılmakla dava ehliyeti ortadan kalkmış durumdadır. Bu durum taraf teşkiline ve dava şartlarına ilişkin bulunduğundan davanın her aşamasında resen nazara alınması gereken bir durum olduğundan Dairemizce de resen nazara alınarak taraf teşkili yönünden kararın bozulması gerekmiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş, davacı şirketin davanın devamı sırasında terkin edilmekle dava ehliyetini kaybettiği anlaşılmakla davacı vekiline davacı şirketin ihya edilerek yeniden sicile kaydının sağlanması ve usulünce taraf teşkili sağlanarak devamla esas hakkında karar verilmesi gerekir.
Bu nedenlerle bozma sebeplerine göre diğer temyiz itirazları incelenmeksizin hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 24.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.