Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2018/3701 E. 2019/806 K. 26.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3701
KARAR NO : 2019/806
KARAR TARİHİ : 26.02.2019

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, dava dışı yüklenici şirket ile davacı arasında kurulan eser sözleşmesi ilişkisi nedeniyle davacı taşeron tarafından inşaat mahalline getirilen malzemelerin 25.03.2013 tarihli protokol uyarınca iade edileceği veya inşaatta kullanılan malzeme tutarı kadar senedin verilmesinin davalı arsa sahiplerince taahhüt edilmiş ve işin tamamlanmış olmasına rağmen malzemelerin iade edilmemesi, bedeli ya da karşılığı olan senedin verilmemesi üzerine malzeme bedilinin tahsili için yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptâli ve takibin devamı istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne, davacının icra inkâr tazminatı talebinin reddine dair verilen karar, davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı …’in tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davalı …’in temyiz itirazlarına gelince;
İcra takibinde borçlu, davada davalı olarak gösterilen …, … 44. Noterliği’nin 21.01.2009 gün 01389 yevmiye nolu ve … 46. Noterliği’nin 11.12.2012 gün … yevmiye nolu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat yapım sözleşmelerinde taraf ve arsa sahibi olmadığı gibi takip ve dava dayanağı 25.03.2013 tarihli protokolü arsa sahipleri adına, diğer davalı herhangi bir açıklama olmaksızın kendi adını yazarak imzalamıştır. Davalı … arsa sahibi olduğundan mahkemece protokolü bu davalının arsa sahibi sıfatıyla imzaladığının kabulü yerindedir.
Taraf sıfatı iddia olunan hakla ilgili maddi hukuka göre belirlenir, bu belirleme yapılırken de kişinin somut olaydaki konumuna bakılır. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise hakkın yükümlüsünü ifade eder. Uygulamada davacı sıfatı aktif
husumet, davalı sıfatı pasif husumet olarak ifade edilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise dava ya da takibin bu kişi veya kişilerce açılıp yapılması, kime karşı hukuki korunma isteniyor ise o kişi veya kişilere karşı yapılması veya yönetilmesi gerekir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında, icra takibinde borçlu, davada davalı olarak gösterilen … protokolü taahhüt eden olarak değil arsa sahipleri adına imzaladığı bu halde takip veya davanın …’in temsil ettiği arsa sahiplerine karşı açılıp yapılması gerektiği, arsa sahipleri adına protokolü imzalayan bu davalı kendisi şahsen sorumluluk yüklenmemiş olup, taraf sıfatı bulunmadığından hakkındaki davanın sıfat yokluğundan reddi yerine, yanlış değerlendirme sonucu bu davalı hakkındaki davanın da kabulü doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı …’in tüm temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı … yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 10.758,80 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 26.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.