Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2018/3435 E. 2019/96 K. 10.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3435
KARAR NO : 2019/96
KARAR TARİHİ : 10.01.2019

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili gelmedi. Davalı vekili Avukat… geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle açılmış, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm taraf vekillerince temyiz olunmuştur.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Mahkemece bozmaya uyulduğu halde usuli kazanılmış hak ilkesi ihlal edilerek hüküm kurulmuştur. Oysa Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı kararı uyarınca usuli kazanılmış hak ilkesi uyarınca bozma lehine verilen taraf yararına işlem yapılmalı ve hüküm kurulmalıdır. Dairemizin 21.04.2016 günlü bozma ilamında sair temyiz itirazları reddedilerek 2. bentte; “…Davada Yap-İşlet-Devret Sözleşmesi’nin ifa imkânının kalmadığı gerekçesiyle gerçekleşen imalât bedelinin tahsiline karar verilmesi istenmiş; mahkemece de yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu inşaat bedelinin tahsiline karar verilmiştir. Taraflar arasında davalı idarenin 07.03.2008 tarihli ve 2008/575 sayılı Encümen Kararı ile mülkiyeti belediyeye ait alanın üzerinde aquapark yapılması ve 10 yıl süreyle 1 yıllığına 25.000,00 TL kira ödenmesi konusunda oluşan anlaşma uyarınca davacının aquaparkı imâl ettiği ve işletmeye başladığı dosya içeriği ile sabittir. Davada işletmenin gerek davalıdan gerekse dava dışı gerçekleşen olaylar nedeniyle işletmeye devam edilemediğinden bahisle davalı arsaları üzerinde yapılan imalât bedeli istenmiştir. Bu istem anlaşma tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı BK’nın 106. maddesi uyarınca akitten dönme niteliğindedir. Akitten dönülmesi halinde yüklenici, anılan Yasa’nın 61 ve devamı maddelerince düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerince gerçekleştirdiği imalât bedelini isteyebilir. Nitekim mahkemece de bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de; yalnızca inşaat mühendisi bilirkişiden rapor alınmış ve raporda da
aquaparkın geneli hakkında bedel hesaplanmıştır. Oysa işletmenin inşaat imalâtı yanında makine ve elektrik imalâtlarını da içerdiği bu nedenle makine ve elektrik mühendisinin de görüşünün alınması gerektiği açıktır. Bu nedenle tek bilirkişi raporu ile yetinilerek hükme varılması doğru olmamıştır. Öte yandan davacının kira alacağının tahsiline ve takibe konu kira alacağı yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş ise de; yüklenicinin dava tarihine kadar fesih iradesi açıklamadığına göre işletmeye devam ettiği ve kira ödemekle yükümlü olduğu kabul edilmelidir. O halde mahkemece yapılması gereken iş; 6100 sayılı HMK’nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca yeniden oluşturulacak inşaat, elektrik ve makine mühendisi bilirkişi ile mahallinde keşif yapmak suretiyle aquaparkın dava tarihi itibariyle piyasa fiyatlarına göre imalât tutarını hesaplatmak, bu tutardan işletme dönemine isabet eden kısmını fiziki oranlamayla saptayıp mahsup etmek, buna göre kalan miktarı hüküm altına almak; kira alacağı ile kira dönemine ilişkin menfi tespit isteminin reddine karar vermekten ibaretti…” denilerek kararın bozulmuş olması nedeniyle mahkemece dava tarihi itibariyle yapılan imalatın serbest piyasa fiyatlarına göre hesaplanması gerekirken, uygulama imkanı olmayan Çevre Bakanlığı Yapı Yaklaşık Maaliyet bedelleri üzerinden hesaplanması doğru olmamıştır. Öte yandan kabule göre de, iş bedeline KDV mükerrer olarak ilave edilmiştir.
Bu nedenlerle mahkemece yapılacak iş, az yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek, davacı yüklenicinin yapmış olduğu imalâtın dava tarihi itibariyle serbest piyasa rayici ile hesaplattırılması, bu yönde bilirkişi kurulundan ek rapor alınması, serbest piyasa rayici içerisinde KDV bulunduğundan ayrıca KDV ilave edilmemesi, bulunacak miktarın işletme dönemine isabet eden kısmının fiziki oranlamayla saptayıp, mahsup edilmesi ve kalan kısmın hüküm altına alınmasından ibarettir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2.037,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay’daki duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 10.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.