Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2018/3275 E. 2018/5006 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3275
KARAR NO : 2018/5006
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili istemiyle açılmış olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm, davalı vekilince temyiz olunmuştur.
Davacı davasında, …’ın çeşitli cadde ve sokaklarında çeşitli zamanlarda kaldırım ve yol yapım işlerini üstlendiğini, üstlendiği işleri tamamlayıp, düzenlediği faturaları davalı idareye teslim ettiğini, kendisine kısmen ödemeler yapıldığını, ancak bakiye 90.000,00 TL alacağının ödenmediğini, bu alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlattığını, takip sırasında davalı idarenin 28.518,00 TL alacağını kabul ettiğini ancak 61.482,00 TL tutarındaki alacağını inkâr ettiğini, davalının itirazında haksız ve kötüniyetli olduğunu belirterek, itirazın iptâli ile takibin devamına, icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı iş sahibi Belediye ise icra takibinde itiraz edilmeyen kısmın alacaklı davacıya ödenmiş olması nedeniyle herhangi bir borçlarının kalmadığını, davacıya yapılan ödemelerin dekontlarının belediyede mevcut olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiş ve Dairemizin 2015/3762 Esas 2015/6490 Karar sayılı ilamıyla bozulmuştur. Mahkeme bozma sonrası davanın kısmen kabulüne karar vermiş, karar davalı vekilince temyiz olunmuştur.
Mahkeme kararı belli bir şekle uygun olarak yazılmalıdır. Kararın nasıl yazılacağı konusundaki şekil 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinde gösterilmiş olup, bunlar arasında en önemlilerinden biri de kararların gerekçeli olmasıdır. Kararın açık ve gerekçeli olması hukuki dinlenilme hakkının sağlanması açısından önemlidir. Tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmalar ve bunların dayandıkları deliller, kararda tartışılıp gerekçeleri açıklandığı ölçüde karar, hukuki dinlenilme hakkına uygun bir karar olacaktır. İddia ve savunmaların kararda tartışılması, gösterilen delillerin incelenmesi, neden bir kısmının diğerine üstün tutulduğunun belirtilmesi ancak gerekçeyle mümkün olacaktır. Gerekçe sayesinde kararların doğru olup olmadığı denetlenebilir. Gerekçesiz bir kararın yargıtay tarafından denetlenmesi de mümkün
değildir. Ayrıca kararda maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiği, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığı ortaya konulmalı, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantı açıklanmalıdır. Tarafların o dava yönünden hukuk düzenince hangi nedenle haklı ya da haksız olduğunu anlayıp değerlendirilebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçenin bulunması bu yasal ve anayasal düzenleme karşısında zorunludur.
HMK’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesinin 2. bendinde “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği” düzenlenmiştir. Somut olayda; mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyulmuş ise de HMK’nın 297/2 maddesine uygun hüküm kurulmadığı gibi kısmen kabul kararı verildiği ancak ne miktar üzerinden itirazın iptâline karar verildiği de açıklanmamıştır. Hüküm kısmındaki yargılama harç ve giderleri yönünden bakıldığında da tam kabul gibi hüküm kurulduğu anlaşılmakla, infazda şüphe ve tereddüt uyandıracak şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Kurulan hüküm bu şekliyle HMK’nın 297. maddesine aykırıdır. 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesine aykırı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 12.12.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.