Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2018/2454 E. 2019/640 K. 18.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2454
KARAR NO : 2019/640
KARAR TARİHİ : 18.02.2019

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, davacı vekilinin, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Davacı vekili, davalı taraf ile 26.04.2015 tarihli mantolama yapım sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşme kapsamında yapılması gereken işleri yaptığını, aynı zamanda sözleşme dışında da bir takım ilave işler yaptığını, yapılan işler karşılığı ödenmeyen bedelin tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı iş sahibi, yüklenicinin edimini gereği gibi ifa etmediğini, bu nedenle sözleşmeyi feshettiklerini, kaldı ki davacıya yaptığı iş için kısmi ödeme yapıldığını, kalan kısmın ise ancak sözleşme şartları usulüne uygun yerine getirildikten sonra ödeneceğini, müvekkilini zarara uğratanların davacı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmişlerdir.
Dava Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, görülmüş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un amaç başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanun’un amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin korucuyu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir. Tanım başlıklı 3. maddesinin (1) sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da
hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (k) Tüketici; Ticari-veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (1) Tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi.” düzenlemeleri bulunmaktadır. Bir hukuki işlemin tüketici işlemi sayılabilmesi için yukarıda belirtilen tanımlara uygun olması gerekir.
Açıklanan hususlar gözetildiğinde somut olayda, davacı karşı davalı yüklenici ile davalı karşı davacı iş sahibinin (tüketici) tarafı olduğu eser sözleşmesi de tüketici işlemidir. Bu kapsamda eser sözleşmesi ilişkisinin de Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamına alındığı anlaşılmaktadır. Dava açıldığı tarihte, 6502 sayılı Kanun’un 73/1. maddesi uyarınca görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır ve görev hususunda kazanılmış hak söz konusu olamaz.
Bu durumda mahkemenin görevli olmadığı gözetilerek dava şartı yokluğundan davanın reddi gerekirken, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 18.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.