Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2018/2049 E. 2019/44 K. 07.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2049
KARAR NO : 2019/44
KARAR TARİHİ : 07.01.2019

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –

Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmakta olup mahkemece davanın 688.411,01 TL üzerinden kabulüne dair verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin 09.01.2018 günlü kararı ile yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılarak 12.888,01 TL üzerinden davanın kabulüne dair verilen karar, davacı vekilince temyiz olunmuştur.
Davacı, taraflar arasında … 2 Noterliğince düzenlenen 03.05.2011 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğunu, davalının arsa sahibi olduğunu, inşaat aşamasına gelindiğinde taşınmazda kaynak suyu bulunduğu tespit edilerek belediye ile arsa malikleri arasında takas işlemi uygulanmak suretiyle dava konusu taşınmaza denk gelen 8440 ada 6 parsel tapusunun davalılara tescil edilip 8439 ada 7 parselin belediyeye devredildiğini, davalı tarafın bu olaydan sonra yeni devraldığı arazinin rantının yüksek olması sebebiyle yeni bir müteahhit ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını, davalının sözleşmeye aykırı davranması sebebi ile uğradığı menfi ve müspet zararların tazminini istemiş, davalı sözleşmeden sonra taşınmazda çıkan su kaynağından dolayı Konyaaltı Belediyesi tarafından trampa önerildiğini, zaten su kaynağından dolayı inşaat ruhsatının alınamadığını, müvekkilinin haklı nedenlerle sözleşmeyi feshederek yeni malik olduğu yerle ilgili olarak başka bir yüklenici ile anlaşma yaptığını, karşılıklı yükümlülük doğuran sözleşmelerde taraflardan birinin temerrüdü halinde karşı tarafın üç seçimlik hakkının bulunduğunu, edimin ifasını istemeyen tarafın seçimlik hakkını borcun ifa edilmemesinden doğan zararın tazmini olarak isteyebileceğini aynı anda iki seçimlik hakkın kullanılamayacağını ve davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi incelemesi neticesinde davacının menfi ve müspet zararlarının toplamının 688.411,01 TL olduğu tespit edilmiş, bilirkişi raporu hükme esas alınmak sureti ile davanın 688.411,01 TL üzerinden kabulüne dair verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin 09.01.2018 günlü kararı ile yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılarak 12.888,01 TL üzerinden davanın kabulüne dair verilen karar davacı vekilince temyiz olunmuştur.
6100 sayılı HMK geçici 3/2. maddede; bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004
tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454’üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı, bu kararlara ilişkin dosyaların bölge adliye mahkemelerine gönderilemeyeceği düzenlenmiştir. Bu düzenleme nedeniyle bir dosyada 20.07.2016 tarihinden önce HUMK hükümlerine göre temyize tabi nihai bir karar verilmiş ise bu karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olsa bile o dosyada kesinleşinceye kadar verilecek tüm kararlar HMK hükümlerine göre istinafa tabi olmayıp doğrudan HUMK hükümlerine göre temyize tabidir. Bu nedenle daha önce HUMK hükümlerine göre temyize tabi olarak görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmiş ise bu karar temyiz edilmemiş olsa bile sonrasında dosyanın gönderildiği mahkemece verilen karar dahi HUMK hükümlerine göre temyize tabi olacaktır. HMK geçici 3/2. maddedeki ilk düzenlemede “aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan” ibaresi değiştirilerek “kararlar” ibaresi getirildiğinden bu değişiklik açıkça bu sonucu gerektirmektedir.
Somut olayda, kanun yoluna başvurulan yerel mahkemenin davanın kabulüne dair verdiği karar 08.06.2017 tarihli olup, kural olarak istinaf kanun yoluna tabi ise de, öncesinde … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/127 Esas 2015/222 Karar 26.02.2015 tarihli ilamı ile görevsizlik kararı verilmiş ve bu karar 10.07.2015 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Bu haliyle Bölge Adliye Mahkemeleri’nin göreve başlama tarihlerinden önce ilk derece mahkemesince niteliği ne olursa olsun nihai karar verilmiş olmakla, dosyada, esas hakkında verilecek kararlara karşı kesinleşinceye kadar başvurulacak kanun yolunun istinaf değil temyiz kanun yolu olduğu anlaşıldığından, Dairemizin temyiz incelemesi yapmakla görevli ve yetkili olduğu kabul edilerek, istinaf başvurusu üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin 09.01.2018 tarihli verdiği karar yok hükmünde olup hukuki sonuç doğurmayacağından, … Bölge Adliye Mahkemesi’nin 09/01/2018 gün 2017/411 Esas, 2018/10 Karar sayılı kararının kaldırılarak, davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına karşı ileri sürdüğü temyiz itirazlarının incelenmesi sonucunda;
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-İmkansızlık sözleşme ile üstlenilen ifa borcunun yerine getirilememesidir. Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmelerinde borçlanılan edim, arsa sahibi yönünden inşaat yapılacak taşınmazı inşaat yapımına elverişli bir biçimde yükleniciye teslim etmek, yüklenici yönünden de teslim edilen taşınmaz üzerinde sözleşme ve ekleri, tasdikli projeler ve ruhsatı ile fen ve sanat kaideleri ile imar mevzuatına uygun bir biçimde inşaatı tamamlayıp, kararlaştırılan bağımsız bölümleri arsa sahibine teslim etmektir. Sözleşme geçerli olarak kurulduktan sonra ortaya çıkan bir nedenle taraflar için üstlendikleri edimlerin yerine getirilmesi mümkün olmaz ise ifa imkansızlaşır. İfanın imkânsız hale gelmesiyle sözleşme ilişkisi sona erer. Dosya kapsamında davacı yüklenicinin inşaata başlamak için herhangi bir girişimi olmadığı anlaşılmakla birlikte, sözleşme konusu 8439 Ada 7 parselde kaynak suyu bulunduğundan bu parselin park alanına dönüştürülmesi ve 8440 adanın bir kısmının konut alanına çevrilmesi ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğine ilişkin … Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin 11.10.2012 tarih ve 513 sayılı kararı sonrasında oluşan 8440 Ada 6 parsel davalılara verilmiş ve davalı adına 23.08.2013 tarih 11801 yevmiye numarası ile tescil olunduğu anlaşılmıştır. Sözleşme davalının kendinden kaynaklanmayan bir
sebepten ötürü ilgili alanın Kamulaştırma Kanunu çerçevesinde trampası ve kaynak suyu çıkması neticesinde imkansız hale geldiğinden davalının kusurundan bahsedilemez.
Objektif imkansızlık sebebi ile yüklenici ancak menfi zararlarını talep edebilir. Yüklenicinin TBK 485/1 uyarınca karşılanması gereken menfi zararının kapsamına ödediği noter ve ruhsat harçları, proje bedeli gibi masrafları dahil olup bunların bedeli bilirkişi raporuna göre 12.888,01 TL’dir. Bu bedelin dışında yükleniciye ayrıca müspet zarar kapsamında kâr kaybı verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece 12.888,01 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, davalı vekilinin 2. bent uyarınca temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 07.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.