Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2018/1782 E. 2018/5159 K. 19.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1782
KARAR NO : 2018/5159
KARAR TARİHİ : 19.12.2018

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki asıl ve birleşen dosya davalısı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Asıl dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan gecikme nedeni ile 09.10.2001-09.05.2003 tarihleri arası birleşen dava ise 09.05.2003-02.02.2005 tarihleri arası cezai şart alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptâli istemine ilişkindir. Mahkemece asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne dair verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan 10.03.1999 tarihli gayrimenkul satış vaadi ve dükkan karşılığı inşaat sözleşmesinin V. maddesine göre kooperatifin en geç 12.04.1999 tarihine kadar … Belediyesinden yapı ruhsatı alacağı, bunu takip eden 30 ay içinde inşaatın kullanılabilir halde teslim edileceği, bu sürede dükkanlar tamamlanıp teslim edilmediği takdirde her ay için kooperatifin arsa sahibine 6 dükkan için toplam 3.000 $ kira bedeli ödeyeceği kararlaştırılmıştır. İnşaatın projeye aykırı olması nedeniyle … Belediyesi İmar Müdürlüğünce inşaatın durdurulduğu, bu nedenle inşaata yapımında ve devamında gecikmeler yaşandığı, inşaatın tesliminin gecikmesi nedeniyle davacı tarafından … 1. İcra Müdürlüğü’nün 2009/2155 Esas sayılı icra takip dosyası ile 2003/2767 Esas sayılı icra takip dosyalarında geç teslimden dolayı sözleşme cezası alacağı için icra takipleri başlatılmış davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine takipler durdurulmuş, itirazın iptâli için davacı tarafça temyiz incelemesine konu davalar açılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucu verilen ilk kararda davanın kısmen kabulü ile icra dosyası ile takibe konulan 83.790,00 TL asıl alacaktan 82.742,00 TL’lik kısmının kabulüne kalan kısmın reddine ve 3.141,39 TL işlemiş faizin tamamen reddine dair verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiş, Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda davalı dükkanların büyük yapıldığı anlaşıldığından, büyük yapılması için gereken sürenin inşaat süresine eklenerek gecikme tazminatının bu şekilde hesaplanması gerektiği belirtilerek bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulmuş, bilahare aynı mahkemenin 2009/126 Esas, 2009/175 Karar sayılı dava dosyası eldeki dava dosyası ile birleştirilmiştir, yargılama sonucunda mahkemece davanın reddine dair karar verilmiş, verilen 2. karar dairemiz 19.04.2012 tarih ve 2011/7549 Esas, 2012/2674 sayılı kararı ile asıl ve birleşen davalar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine dair verilen 3. karar Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nce yapılan temyiz incelemesi sonucunda 2013/1201 Esas 2013/3308 Karar sayılı ilamı ile yüklenicinin temerrüde düştükten sonra yasal hale getirdiği büyüme nedeniyle yapılan işlemlerin alacağı süre 3 ay olarak belirlendiği, izah edilen nedenlerle, yüklenicinin imar planındaki tadilat nedeni ile süre uzatımına hakkı bulunmadığı ancak dükkanların projeden büyük yapılması nedeniyle işin teslimi gereken 09.10.2001 tarihine üç ay eklenerek bulunacak tarihten itibaren, dosyada bulunan bilgi ve belgeler değerlendirilerek gecikme süresinin belirlendikten sonra gecikme tazminatı hesaplanıp asıl ve birleşen davalarda sonucuna uygun hüküm kurulması gerektiği belirtilerek bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak dosya bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından bozma ilamı doğrultusunda işin teslimi gereken 09.10.2001 tarihine 3 ay eklendikten sonra hesap edilen süre itibariyle geç teslimden doğan alacak miktarı hesap edilmiş, davaya konu her iki icra dosyasına konu edilen geç teslimden kaynaklanan alacak miktarları ve faiz hesabı için yapılan inceleme sonucunda ibraz edilen bilirkişi raporu doğrultusunda asıl davanın 69.676,00 TL asıl alacak 3.888,00 TL işlemiş faiz üzerinden takibin devamına, birleşen davanın ise 109.235,00 TL asıl alacak 33.073,00 TL işlemiş faiz üzerinden takibin devamına karar verilmiştir. Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün olmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddine,
2- 1086 sayılı HUMK ‘nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’da da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtay’ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak doğmuştur.
Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.02.1998 tarih, 1987/2-520
Esas, 1988/89 Karar sayılı ilamında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir…” şeklinde tanımlanmaktadır.
Bu bilgiler ışığında mahkemece verilen işlemiş faiz talebinin reddine ve asıl alacak talebinin kısmen kabulüne dair ilk kararın davacı vekilince temyiz edilmemesi sebebi ile davalı aleyhine işlemiş faize hükmedilemeyeceği doğrultusunda usuli kazanılmış hak oluştuğu gözden kaçırılarak işlemiş faizi de kapsar şekilde hüküm tesis edilmesi nedeni ile kararın bozulması gerekmiştir. Ne var ki, düşülen bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesinin yollaması ile uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK’nın 438/VII. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının kabulü ile gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinde yer alan “.. 33.073,85 TL takip tarihine kadar işlemiş faiz toplamı, 142.309,55 TL alacak miktarı.” kelimelerinin ve 2. paragrafta yer alan “3.888,11 TL takip tarihine kadar işlemiş faiz toplamı, 73.564,91 alacak üzerinden” ifadesinin hükümden çıkartılması, asıl dava yönünden başlığı altında 2 numaralı bentte yer alan “ 8.442,14” rakamının hükümden çıkarılarak yerine “8.014,36” yazılması, 4 numaralı bentte yer alan “1.980,00” rakamının çıkarılarak “2.180,00” rakamının yazılmasına, birleştirilen dosya üzerinden başlığı altında 2 numaralı bentte yer alan “ 14.134,76” rakamının hükümden çıkarılarak yerine “11.488,80” yazılması, 4 numaralı bentte yer alan “1.980,00” rakamının çıkarılarak “3.968,86” rakamının yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen dosya davalısına geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 19.12.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.