Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2018/1253 E. 2018/4998 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1253
KARAR NO : 2018/4998
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davacı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde taraf vekilleri yapılan tebligata rağmen gelmediklerinden incelemenin evrak üzerinden yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebinden ibarettir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Davacı yüklenici vekili, davacı ile davalı … ile dava dışı … arasında inşaat yapım işi için anlaştıklarını, davalının dava dışı …’ın vefat eden kardeşinin eşi olduğu; söz konusu anlaşma gereği davacının edimini yerine getirdiğini ve inşaatı yapıp teslim ettiği hatta davalının söz konusu yerde ikamet ettiğini, dava dışı …’ın payı karşılığı ödemesini yaptığı halde davalının 85.000,00 TL bedeli peşin ödemesi veya yapılacak gayrimenkulden 2 adet dükkan ve 1 adet dairenin davacıya devredileceği konusunda anlaşma yapıldığı halde davalının bu edimlerin hiçbirini yerine getirmediği, sözleşmenin 15.07.2010 tarihinde tadil edildiğini ve davalının 140.000,00 TL ödemeyi veya Dilovası tapusuna kayıtlı taşınmazını müvekkiline devretmeyi kabul ettiğini ancak 3 yıl geçmesine rağmen borcunu ödemediğini, ileri sürülerek fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak şimdilik 70.000,00 TL’nin sözleşme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı yüklenici vekili; davacının iddialarının doğru olmadığı, dava konusu inşaat için gereken ödemeyi yaptığı; herhangi bir borcu olmadığı gibi davacının edimini yerine getirmediği ve inşaatta eksik ve hatalı imalâtlar yapıldığı, 2. kattaki dairenin satış parasının olan 60.000,00 TL’nin kendisine ödendiğini, ayrıca taraflar arasında iddia edildiği gibi tadil sözleşmesi olmadığını, sözleşme gereği harici senet yapıldığı davacıya 140.000,00 TL bedelli
senet verildiğini, bunu da ödeme 10.12.2009 tarihinde ödendiğini, binayı yarım bıraktığını, malzeme masrafının kendi tarafından yapıldığını, davacının …’ya olan 20.000,00 TL borcunun …’ya ödendiğini ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar taraf vekillerince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Taraflar arasında 12.05.2009 tarihli sözleşmenin düzenlendiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, iş bedelinin tamamen ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşme, imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği açıktır.
Taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinde, iş bedeli 85.000,00 TL olarak kararlaştırılmış olmakla niteliği itibariyle mülga 818 sayılı BK’nın 365 ve devamı maddelerinde düzenlenen götürü bedelli sözleşmedir. Buna göre davacı yüklenici kararlaştırılan bu bedelle sözleşmede yer alan üstlendiği işleri yapmak, davalı iş sahibi de iş bedelini ödemek durumundadır. Davacı yüklenici işi tamamlayarak teslim ettiğini ve bakiye iş bedelinin ödenmediğini iddia etmiş, davalı iş sahibi ise işin eksik ve ayıplı olduğunu bildirmiş ise de; bu hususu kanıtlayamadığı gibi temyiz başvurusunda bu konuyu temyiz sebebi yapmayarak işin kusursuz ve eksiksiz olarak teslim edildiğini kabul etmiştir. Bu halde iş bedelinin davalı iş sahibi tarafından ödenmesi zorunludur. Zaten uyuşmazlıkta iş bedelinin ödenip ödenmediği hususunda toplanmaktadır. Davalı iş bedelini davacının talimatı ile 3. kişi konumunda bulunan …’ya ödediğini savunmuş ise de, söz konusu ödemeye ilişkin davacı tarafın imzası bulunmadığı gibi davalı, bu ödemeyi davacının talimatı gereği yaptığını da kanıtlayamamıştır. Dolayısıyla açıklanan nedenlerle bu şahsa yapılan ödemenin iş bedelinden mahsup edilmesi doğru olmamıştır.
Ayrıca dairenin haricen satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından geçerli değil ise de; daire devrinin bu sözleşmeye göre yapılmış olması nedeniyle bu sözleşmenin geçerli olduğunun kabulü ve buna karşılık davacının 29.000,00 TL ödeme aldığının kabulü zorunludur. Yine bilirkişi raporunda belirlenen 3.500,00 TL ödemeyi davacı taraf kabul etmiş olup toplam kanıtlanan ödeme (29.000,00 TL + 3.500,00 TL = 32.500,00 TL) olarak kabul edilmeli ve bu ödemenin 85.000,00 TL olan iş bedelinden mahsup edilerek (85.000,00 TL – 32.500,00 TL = 52.500,00 TL) üzerinden davanın kabulü gerekirken daha aza hükmedilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
O halde yapılacak iş; mahkemece toplam kanıtlanan ödeme (29.000,00 TL + 3.500,00 TL = 32.500,00 TL) olarak kabul edilmeli ve bu ödemenin 85.000,00 TL olan iş bedelinden mahsup edilerek (85.000,00 TL – 32.500,00 TL = 52.500,00 TL) üzerinden davanın kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilmediğinden davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, aşağıda yazılı bakiye 1.561,05 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 12.12.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.