Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2018/115 E. 2019/296 K. 22.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/115
KARAR NO : 2019/296
KARAR TARİHİ : 22.01.2019

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili talebine ilişkindir. Davacı yüklenici,davalı ise; iş sahibidir.
Davacı yüklenici vekili; müvekkilinin 28 Nisan 2010 tarihinde … ili, … ilçesi, … Köyü, Afet Konutları işine başladığını, toplamda 13 adet afet konutu yaptığını, bu hususta davalı adına bu konutu yapacak olan müvekkile, hak sahibi davalı tarafından vekâletname verildiğini, müvekkilin bu konutu tamamlayarak hak sahiplerine teslim ettiğini, müvekkilinin tamamladığı davacıya ait hakedişlerin toplamının 140.000,00 TL olduğunu, buna karşılık alması gereken bakiye alacak miktarının ise 168.000,00 TL olduğunu, müvekkilin bakiye için alacağı olan 168.000,00 TL’nin davalıdan ve diğer hak sahiplerinden kaynaklanan sebeplerle tahsil edilemediğini, müvekkilin davalılara yaptığı konutların 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunu kapsamında yapılan konutlar olduğunu, bu konutlara ilişkin olarak müvekkilinin İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nden ödeme alabilmesi için davalıların bu kuruma borçlandırma işlemi yapmaları gerektiğini, bu tarihe kadar davalıların bu işlemi yapmadığını, müvekkilin, davalı ve diğer köy sakinleri ile beraber verilen vekâletname ile yukarıda bahsedilen 140.000,00 TL’yi 09.06.2011 tarihinde Ziraat Bankası … Şubesinden çektiğini ancak bakiye kısmı çekemediğini, davalının 26.02.2013 tarihinde müvekkilini kötüniyetli olarak azlettiklerini, tüm bu nedenler ile müvekkil davacının hissesine isabet eden 22.800,00 TL alacağının davalının azilname tarihi olan 26.02.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkile verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı iş sahibi vekili; iş yapan davacının yapılan sözleşmeye uymayıp sözleşmede yazılı maddeleri yerine getirmediğini, İl Afet Müdürlüğü aracılığı ile sözleşmelerin yapıldığını, evinin çatıya kadar yapıldığını, tuvalet, banyo ve mutfağının yapılmadığını, mutfak dolaplarının takılmadığını, sıvasının bir kere yapıldığını, tüm bu nedenlerle eksik
yaptığı için kendisinin azil ettiğini, azil ettiğine dair İl Afet Müdürlüğü’ne bilgi verdiğini, tüm bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sürecinde keşif yapılmak suretiyle 06.06.2016 tarihli bilirkişi raporu alınmış, mahkemece bu bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulü yönünde dava sonuçlandırılmıştır.
Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 366. maddesinde (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 481. maddesi); “Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmayıp,iş bedeli konusunda taraflar da anlaşmamışlarsa, iş bedelinin, yasanın sözü edilen bu hükmü uyarınca, yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiç fiyatlarına göre belirlenmesi gerekmektedir.
Taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmasa da sözlü eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu konusunda bir ihtilâf yoktur. Bu sebeple, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığından ve işin bedeli önceden kararlaştırılmayıp iş bedeli taraflar arasında çekişme konusu olduğuna göre sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 366. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 481. maddesi) uyarınca iş bedelinin yapıldığı yılın mahalli piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi ve belirlenen bu iş bedelinden de iş sahibi tarafından yasal delillerle ispatlanan ödemelerin düşülerek sonuca gidilmesi gerekir. Mahkemece, bu yönde bir incelemeye dayanmayan hesaplama yöntemi uygun olmayan rapora göre karar verildiği anlaşılmakta olup, bu raporla karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; 6100 sayılı HMK’nın 266 ve devamı madde hükümlerine uygun olarak seçilecek konusunda uzman bilirkişiler kurulunca inceleme yapılmak suretiyle bilirkişi heyetinden işin yapıldığı yıl piyasa rayiçlerine göre iş bedelini belirleyen, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli rapor alınarak, kazanılmış hak ilkeleri de gözetilerek hüküm kurmaktan ibaret olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 22.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.