Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2017/728 E. 2019/388 K. 04.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/728
KARAR NO : 2019/388
KARAR TARİHİ : 04.02.2019

Mahkemesi :Tüketici Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat … ile davalı …. vekili Avukat … . . geldi. Diğer davalı şirket yetkilisi gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, satış sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, mahkemece davalılardan … Yapı San. Tic. A.Ş. yönünden davanın kısmen kabulüne, davalı …. yönünden davanın reddine dair verilen hüküm, davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı vekili, müvekkilinin davalı yüklenici/satıcı … Yapı San. Tic. A.Ş. ile konut satış sözleşmesi yaptığını, bu sözleşmeye bağlı olarak davalı bankadan kredi çektiğini ancak konutun teslim edilmediğini, bu nedenle davalılara yaptığı ödemelerin avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davalı …. vekili konutun teslim edilmemesinden müvekkkili bankanın sorumluluğu bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davalı … San. Tic. A.Ş. yönünden davanın kısmen kabulüne, davalı …. yönünden ise davacı ile davalı banka arasındaki kredi sözleşmesinin bağlı kredi niteliğinde bulunduğu anlaşılmakla birlikte, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 4/3. maddesi ile yeni 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 35/2 maddesi hükümleri gereğince, konut finansman kuruluşu olan davalı bankanın sorumluluğu, konutun teslim edilmemesi durumunda konut satış sözleşmesinde veya bağlı kredi sözleşmesinde belirtilen konut teslim tarihinden, konutun teslim edilmesi durumunda
ise teslim tarihinden itibaren, kullanılan kredi miktarı ile sınırlı olmak üzere bir yıldır. Bir yıllık hak düşürücü sürenin dava tarihi itibariyle geçtiği gerekçesiyle, davanın bu davalı açısından reddine karar verilmiş ise de; sözleşmenin kurulduğu tarih itibariyle 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yürürlükte olup, 6502 sayılı Yasa’nın 35/2. maddesinin uygulanması mümkün değildir. Öte yandan, 6502 sayılı Yasa’nın geçici 1. maddesinin 2. fıkrası “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki tüketici işlemlerine, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına bu işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmiş ise kural olarak o kanun hükümleri uygulanır.” hükmünü havidir. Anılı yasal düzenlemeler karşısında mahkemece somut olayda 4077 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın esası incelenip sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 2.037,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalı ….’den alınarak Yargıtay’daki duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 04.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.