Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2016/5089 E. 2018/306 K. 31.01.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/5089
KARAR NO : 2018/306
KARAR TARİHİ : 31.01.2018

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic.Mah.Sıf.)

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davacı-karşı davalı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı-karşı davalı vekili Avukat … ile davalı-karşı davacı vekili Avukat … geldi. Davalı-karşı davacının temyiz dilekçesi süresi dışında, davacı-karşı davalının temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Asıl dava, eser sözleşmesine dayalı ayıplı ifa nedeniyle ayıp oranında bedelin iadesi ve ayıp nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi; karşı dava, eser sözleşmesinin ifası sırasında gerçekleştirilen fazla imalât bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Davalı-karşı davacı vekili mahkeme kararını kendisine tebliğ tarihinden itibaren yasal süresi içinde temyiz yoluna başvurmamış olup, davacı-karşı davalı vekilinin temyiz dilekçesinin kendisine 07.06.2016 tarihinde tebliğ edilmesinden sonra katılma yoluyla temyiz isteminde bulunmuş ise de katılma yoluyla temyizin 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 433/II. Fıkrası hükmüne göre 10 gün olduğu, bu sürenin 17.06.2016 günü sona erdiği, davalı-karşı davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz dilekçesinin de bu süre geçtikten sonra 20.06.2016 tarihinde yapıldığı anlaşıldığından temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı-karşı davalının temyiz itirazlarına gelince;
2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı-karşı davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
3-Davacı-karşı davalı iş sahibi, davalı-karşı davacı yüklenicidir. 11.01.2011 tarihli sözleşme ile yüklenici iş sahibine ait parke kilitli taş briket üretimi tesisine sözleşmede kararlaştırılan makine ve ekipmanların montaj ve devreye alınması işlerinin yapımını üstlenmiştir. Sözleşme götürü bedelli olup 4. maddesine göre 225.000,00 TL + KDV’dir. Bu sözleşmenin 7. maddesinde yüklenici tesis, imalât ve montaj hatalarına karşı 1 yıl garanti vermiştir. Ayrıca tarafların imzasını taşıyan 01.02.2011 tarihli sözleşme ile de yüklenici, iş sahibine ait binada projelere, teknik şartnamelere ve işveren talimatına uygun olarak demir çatı makası yapılması işini üstlenmiştir. Bu işin imalâtı montaj bedeli de dahil 60.000,00 + KDV olarak kararlaştırılmış, teşvik belgesine göre KDV istisnası olduğu belirtilmiştir.
Davacı-karşı davalı davasında asıl davanın konusu olan sözleşmedeki işin ayıplı olarak ifa edildiğini ileri sürerek ayıp oranında bedelin iadesi ve uğranılan zararın giderilmesini talep etmiş, davalı-karşı davacı cevap ve karşı davasında asıl davanın reddini ve çatı yapımına ilişkin sözleşme gereği hak ettiği iş bedelinin tahsilini talep etmiştir.
Davacı-karşı davalı tarafından … . Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/57 D.iş sayılı dosyasında yaptırılan delil tespiti dosyasında tespite götürülen makine mühendisi bilirkişi asıl sözleşme konusu işin ayıplı yapıldığını giderim ve çalıştırılması için 60.000,00 TL tamir ve masrafa ihtiyaç olduğunu 13.07.2011 tarihli raporunda bildirmiştir.
Dava açıldıktan sonra mahallinde yapılan keşif sonrası makine mühendisi bilirkişi verdiği 09.01.2012 tarihli raporunda imalâtın ayıplı olduğunu, santrali imâl eden firmanın eksik talimat nedeniyle sorumlu olduğunu, inşaat ve bilgisayar mühendisi müştereken verdikleri 09.02.2012 tarihli raporlarında sonuç olarak otomasyon programının teknik şartnameye uygun olmadığını bildirmişlerdir. Aynı bilirkişiler 24.05.2012 tarihli ek raporlarında işsahibinin kazanç kaybının 75.000,00 TL olup ilave ek bina parası 60.000,00 TL düşüldüğünde iş sahibine 15.000,00 TL ödeme yapılması gerektiğini bildirmişlerdir.
İtiraz üzerine talimat yoluyla rapor alınması için dosyanın gönderildiği … . Asliye Ticaret Mahkemesi’nce seçilen inşaat, bilgisayar, makine mühendisi ve hukukçudan oluşan bilirkişi kurulu verdikleri 04.06.2013 tarihli raporlarında; indirilmesi gereken bedelin talepe bağlı kalınarak 30.000,00 TL, kazanç kaybının da 75.000,00 TL olduğunu, değerlendirme bölümünde de dava konusu yapım işinde herhangi bir eksiklik veya fazlalık ile yapılan imalâtlarda açık veya gizli ayıbı mahallinde inceleme yaptıktan sonra tespit edebileceklerini belirterek sadece dava dosyasında alınan tespit ve bilirkişi kurulu raporları üzerinde yapacakları incelemeye göre değerlendirme yapacaklarını da belirtmişlerdir.
Bu rapora da itiraz üzerine mahkemece yeniden makine ve elektrik mühendisi bilirkişiler marifetiyle mahallinde 06.12.2013 tarihinde keşif yapılarak bilirkişi kurulundan 11.03.2014 tarihli rapor alınmış, bilirkişiler yüklenicinin 60.000,00 TL+10.800,00 TL fazla imalât yaptığını, beton tesisinin ayıplı olduğunu söylemenin mümkün olmadığını, makinalar söküldüğü için imalâtın garanti kapsamı dışına çıkarıldığını bildirmişlerdir.
Bu raporun önceki raporlardan farklı sonuçlar içermesi ve itiraza uğraması nedeniyle mahkemece uzman bilirkişi kurulundan rapor alınması için dosya İstanbul Ticaret Mahkemesine gönderilmiş … . Asliye Ticaret Mahkemesi’nce makine, bilgisayar, inşaat mühendisi, hukukçu ve malimüşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişiler 17.11.2015 tarihli raporlarının sonuç kısmında iş sahibinin ayıplı ifadan kaynaklanan zararlara yönelik iddiasının yerinde olmadığını, yüklenicinin üstlenmiş olduğu işi tam ve gereği gibi yerine getirdiği fabrika çatısını da yaptığını ve bunun bedelinin ödenmesi gerektiğini de bildirmişlerdir. Ancak bu raporun inceleme bölümü 3. maddesinde bilgisayar programcısı tarafından yapılan inceleme başlıklı kısmında bilgisayar programının sözleşmede taahhüt edilen nitelikleri tam olarak taşımadığı kanaatı bildirilmiştir. Raporun değerlendirme başlıklı bölümünün 10. sayfa son paragrafında bu hususun yerinde yapılan inceleme sonucunda tespit edilebilen bir husus olması, davacının
garanti kapsamında davalıdan başka firmalardan destek istemek suretiyle garanti hakkını yitirmesi gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacının bu yöndeki ayıp iddiasının da haklı olmayacağı kanatini bildirmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı alınan bilirkişi raporu ve özellikle birbirini destekleyen mahkemece yapılan 2. keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporu ve talimat yoluyla … . Asliye Ticaret Mahkemesi’nce alınan bilirkişi raporuyla inşaat ve makine yönünden sözleşmeye aykırı ayıplı imalât bulunmadığı anlaşılmakta ise de; hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişi kurulunda yer alan uzman bilgisayar programcısının teknik incelemesi ile bilgisayar programının sözleşmede taahhüt edilen nitelikleri tam olarak taşımadığı ve ayıplı olduğu saptanmıştır. Garanti kapsamında olsa dahi iş sahibi ayıp ve kusurların giderilmesini garanti eden yükleniciden talep etmek zorunda olmayıp, başka birisine yaptırdığında garanti hakkını yitirir ise de ayıpların giderim bedeli yada ayıp nedeniyle seçimlik haklarından olan bedel tenzili ve ayıpta yüklenici kusurlu ise bundan doğan zararlarını dava tarihi itibariyle yürürlükte olup uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 360/II. maddesi uyarınca yükleniciden talep edebilir.
Bu durumda mahkemece hükme esas alınan raporu düzenleyen teknik bilirkişi kurulundan bilgisayar programının sözleşmede taahhüt edilen nitelikleri taşımaması şeklindeki ayıbın niteliği, bedel tenzili ve onarım gerektirip gerektirmediği ve miktarı ile yüklenici bu ayıplı imalâtta kusurlu ise iş sahibinin isteyebileceği zarar miktarı konusunda denetime elverişli, gerekçeli ek rapor alınıp değerlendirilerek asıl davada sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile asıl davada yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalı-karşı davacının katılma yoluyla temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 3. bent uyarınca kabulüyle asıl davada kurulan hükmün davacı-karşı davalı yararına BOZULMASINA, 1.630,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak Yargıtay’daki duruşmada vekille temsil olunan davacı-karşı davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacı-karşı davalıya geri verilmesine, ödediği temyiz peşin ve Yargıtay başvurma harçlarının istek halinde temyiz eden davalı-karşı davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 31.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.