Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2016/5060 E. 2017/3793 K. 02.11.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/5060
KARAR NO : 2017/3793
KARAR TARİHİ : 02.11.2017

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yürütülen icra takibine itirazın iptâli talebine ilişkindir. Davacı yüklenici davalı ise; iş sahibidir. Davacı vekili; müvekkilinin mobilya tasarım işi ile iştigal ettiğini ve davalının beğendiği model ve özelliklere sahip mobilya konusunda tarafların anlaştıklarını ve davacı müvekkilinin üzerine düşen edimleri ifa ederek anlaştıkları mobilyaları davalının evine götürüp teslim ve montajını yaptığını, iş karşılığı fatura kestiğini ancak sipariş verilirken ödenen 2.500,00 TL avanstan başka ödeme yapılmadığını, borcun 17.820,00 TL’lik kısmının ödenmemesi üzerine davalı hakkında Antalya 8. İcra Müdürlüğü’nün 2013/6823 sayılı dosyasıyla bakiye alacağın tahsili amacıyla genel haciz yoluyla takip yapıldığını, davalının haksız yere borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, icra takibine yapılan itirazın iptâline, borçlunun takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, davalı vekili; davacı tarafından düzenlenen faturayı ve içeriğini kabul etmediklerini, bu işin yapılması için davacı ile değil dava dışı Mahmut Peşli adlı üçüncü kişi ile anlaştıklarını, malzeme bedellerinin ….. kredi kartı ile ödendiğini, davacı taraf ile hesap mutabakatı sağladıklarını ancak takibin başka miktar üzerinden başlatıldığını, fatura tarihine bakıldığında taraflar arasında ilişkinin bulunmadığının anlaşılacağını, açılan davanın reddini, takip miktarının %20’sinden az olmamak üzere tazminatın davacı taraftan tahsiline, yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş, karar taraf vekillerince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
….. İcra Müdürlüğü’nün 2013/6823 Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davacı tarafından borçlu davalı aleyhine 17.820,30 TL alacak üzerinden ilâmsız takip yapıldığı, ödeme emrinin borçluya 26.07.2013 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği ve borçlu davalının 31.07.2013 tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu ve 1 yıllık yasal süresi içerisinde itirazın iptâli davasının açıldığı anlaşılmıştır.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Taraflar arasında 6098 sayılı TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu çekişmesizdir. Eser sözleşmelerinde, kural olarak yapılan
işin miktar ve değerini ispat yükü yüklenicide, iş bedelinin ödendiğini ispat yükü ise iş sahibindedir. Bir başka deyişle yüklenici yaptığı işin tutarını, iş sahibi de iş bedelini ödediğini kanıtlamak zorundadır.
Sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 481. maddesinde; “Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmayıp, iş bedeli konusunda taraflar da anlaşmamışlarsa, iş bedelinin, yasanın sözü edilen bu hükmü uyarınca, yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiç fiyatlarına göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu genel açıklamalar ışığında somut olaya gelince, taraflar arasında çekişme konusu olan husus; iş bedelinin hesaplanmasından kaynaklanmaktadır. Taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmasa da sözlü eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu konusunda bir ihtilaf yoktur. İhtilaf, iş bedelinde toplanmaktadır. Bu sebeple, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığından ve işin bedeli önceden kararlaştırılmayıp iş bedeli taraflar arasında çekişme konusu olduğuna göre dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 481. maddesi uyarınca iş bedelinin yapıldığı yılın mahalli piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi ve belirlenen bu iş bedelinden de iş sahibi tarafından yasal delillerle ispatlanan ödemelerin düşülerek sonuca gidilmesi gerekir.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; bilirkişi heyetinden ek rapor alınmak suretiyle davacı yüklenici tarafından yapılan işin bedelinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 481. maddesine göre işin yapıldığı yıl piyasa fiyatlarıyla hesaplatmak, hesaplanan iş bedelinden ödemeleri ve malzeme bedelini mahsup etmek ve bakiyesine göre itirazın iptâli talebi konusunda hüküm kurmaktan ibaret olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 02.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.