Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2016/500 E. 2017/2089 K. 17.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/500
KARAR NO : 2017/2089
KARAR TARİHİ : 17.05.2017

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalılar … ve … vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, ödenmeyen iş bedeli alacağının tahsili için yapılan ilâmsiz icra takibine itirazın iptâli ve takibin devamı istemine ilişkindir. Mahkemece davanın …, … hakkında kısmen kabulüne, bu davalıların icra inkâr tazminatıyla sorumlu tutulmalarına, diğer davalılar aleyhine açılan davanın reddine dair verilen karar, davalı … ve … vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre temyiz eden davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davacının dayanağı olan mantolama taahhüt sözleşmesi başlıklı tarhisiz sözleşmede temyiz eden davalıların imzası bulunmadığı ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasası uyarınca yönetici tarafından imzalanmış olmadığından davacının sözleşme uyarınca gerçekleştirdiği imalât bedelini talep etmesi mümkün değil ise de; 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 413 ve devamı ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 529 ve devamı maddeleri uyarınca vekâletsiz iş görme hükümlerine göre gerçekleştirdiği imalât bedelini iş sahiplerinden talep edebilir. Ancak bunun için de gerçekleştirilen imalâtın iş sahibinin yararına olması ve bedelin yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre tespiti gereklidir. Dosya üzerinde inceleme yaptırılarak 24.11.2014 tarihli bilirkişi raporu alınmış ise de; bilirkişi hukukçu olup teknik konularda uzman olmadığından düzenlediği raporun hükme esas alınması mümkün değildir. Esasen 6100 sayılı HMK’nın 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu’nun 40. maddesi ile değişik 266. maddesi gereğince hukukçu bilirkişi seçilmesi de açıkça Kanun’a aykırı olmuştur.
Bu durumda mahkemece öncelikle taraflardan davalıların da paydaş olduğu apartmanda mantolama işinin hangi tarihte yapıldığının sorup açıklattırılarak, HMK’nın 266.
maddesi gereğince konusunda uzman teknik bilirkişi marifetiyle mahallinde keşif de yapılarak davacının, apartman ve temyiz eden davalıların daire ve işyerlerinde yaptığı mantolama işinin kat malikleri ve davalılar yararına olup olmadığı, yararına ise davacının gerçekleştirdiği mantolama imalâtının işin yapıldığı tespit edilecek tarihteki mahalli piyasa rayiçleri gözetilerek, mahalli rayiçlerin içeresinde KDV’de bulunduğundan ayrıca eklenmeksizin bedeli hesaplattırılıp temyiz eden davalıların ayrı ayrı payları oranında ödemekle yükümlü oldukları miktar hesaplattırılıp sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve geçersiz olmasına rağmen sözleşme bedelini eses alarak hesaplama yapan konusunda uzman olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek temyiz eden davalılar hakkındaki davanın kısmen kabulü doğru olmamıştır.
Öte yandan İcra İflas Kanunu’nun 67/II. maddesi gereğince itirazın iptâli davalarında icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız ve alacağın likid olması gerekir. Mahkemece de sözleşme geçersiz ve bağlayıcı kabul edilmeyip davalıların vekâletsiz iş görme hükümlerine göre sorumlu olacakları kabul edildiğine, alacağın bir kısmı ile ilgili dava reddedildiğine göre ve teknik bilirkişi marifetiyle vekâletsiz iş görme hükümleri uyarınca iş bedeli hesaplanması gerekeceğinden yargılama sonucu belirlenecek alacak likid ve borçlular itirazında tamamen haksız değildir. Bu haliyle mahkemece koşulları oluşmayan icra inkâr tazminatı isteminin reddi yerine kabulü de usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Kararın belirtilen sebeplerle bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz eden davalıların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulüyle hükmün temyiz eden davalılar … ve … yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden davalılar … ve …’e geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 17.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.