Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2016/2042 E. 2017/3729 K. 01.11.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2042
KARAR NO : 2017/3729
KARAR TARİHİ : 01.11.2017

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin ödenmesinden sonra çıkan ayıplar nedeniyle ödenen iş bedelinin iadesi ve manevi tazminat talebinden doğan alacağın tahsili amacıyla yürütülen icra takibine itirazın iptâli davasıdır. Davacı şirket iş sahibi, davalı şirket ise yüklenicidir. Davacı iş sahibi şirket vekili, müvekkili şirketin yedek parça imalât pazarlama ve ihracatı ile iştigal ettiğini, müvekkili şirket ile davalı arasında yapılan sözleşme gereğince, davalının, müvekkili şirkete ait ….adresinde bulunan iş yerine…. Portakal Kaplama Uygulaması gerçekleştirdiğini, davalının edimini fen ve tekniğe uygun olarak ifa etmediğini, bu durumu ….Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/37 Değişik iş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, 31.05.2013 tarihinde 45.000,00 TL, 30.06.2013 46.000,00 TL ve 31.03.2014 tarihinde 9.440,00 TL olmak üzere 3 adet çek ile iş bedeli olarak davalıya 100.440,00 TL ödeme yapıldığını, ayıbın giderilmesi konusunda davalıya çekilen ihtarların sonuçsuz kaldığını, 28.03.2014 tarihinde ihtarname ile davalıdan ödenen bedelin iadesinin istendiğini ancak sonuç alamadığını, davalı aleyhinde …. İcra Müdürlüğü’nün 2014/7764 esas sayılı dosyası üzerinden takip başlattıklarını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini itirazın iptâline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı yüklenici şirket vekili; tespit raporundan haberdar olmadıklarını, davacı şirketin, motorlu araçlar için yedek parça imalâtı ve metal işleriyle uğraşan bir şirket olduğunu, imalathanenin yapısı gereği imalâthanede yağ, pas, demir tozlarının epoksi uygulaması üzerinde kirlilik yarattığını, davaya konu Epoksi uygulamasından bu yana yaklaşık 1,5 sene gibi bir zaman geçtiğini, zararın kullanımdan dolayı gerçekleştiğini, zeminin de uygun bir şekilde müvekkili şirkete teslim edilmediğini, davacının uyarıldığını, ancak davacının işin yapılmasını istendiğini, davaya konu epoksi uygulamasının yapıldığı yerde müvekkili şirket tarafından davacı yana uygulama yapılırken “derz” yapılması, aksi taktirde çatlamaların meydana gelebileceği ifade ve ikaz edilmesine rağmen dikkate alınmadığını, 2013 yılı Ekim ayında kullanım hatalarından dolayı zemin bozulduğunu, müvekkili firma tarafından tekrar silinerek epoksinin yeniden komple kaplandığını, belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne ve verilen karar taraf vekillerince yasal süresinde temyiz edilmiştir.
…. İcra Müdürlüğü’nün 2014/7764 Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davacı şirket tarafından borçlu davalı şirket aleyhine ihtarnameye konu edilen alacağa istinaden 110.440,00 TL asıl alacak, 1.635,42 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam
112.075,42 TL alacak üzerinden ilâmsız takip yapıldığı, ödeme emrinin borçluya 23.05.2014 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği ve borçlu davalının 23.05.2014 tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu ve 1 yıllık yasal süresi içerisinde itirazın iptâli davasının açıldığı anlaşılmıştır.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-İtirazın iptâline konu takipte ….Noterliği 28.03.2014 tarih ve 7109 yevmiye nolu ihtarnamesi dayanak alınarak talepte bulunulmuştur. Bu ihtarnamede davacı iş sahibi tarafından davalı yükleniciye Yapı Kredi Bankası Beylikdüzü Şubesi’ne keşide edilen 31.05.2013 tarihli 45.000,00 TL bedelli, 30.06.2013 tarihli 46.000,00 TL bedelli ve 31.03.2014 tarihli 9.440,00 TL bedelli olmak üzere 3 adet çek ile iş bedeli olarak davalıya 100.440,00 TL ödeme yapıldığı ve bu ödemelerin iadesi yanında 10.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere 110.440,00 TL bedelin iadesi talep edilmektedir. Alınan rapor ile toplanan delillere göre iş bedelinin iadesine karar verilmesi doğru olmuştur. Ancak ihtar ve takibe konu edilen alacak içerisinde bulunan 10.000,00 TL manevi tazminatın hüküm altına alınması yanlış olmuştur.
Şöyle ki; sözleşme tarihinde yürürlükte olan Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince kişilik haklarında zarara uğratılan kimse, kusur varsa zararın tazminini ve bu kapsamda manevi zarar sebebiyle de manevi tazminatın ödetilmesini isteyebilir. Ancak bu hüküm mal varlığına dair zarar halini kapsamamaktadır. Mal varlığına yönelen bir eylem az veya çok, kişiyi manevi bir üzüntüye düşürebilir. Fakat böyle bir üzüntü BK’nın 49. ve TMK’nın 24. maddelerinde korunan kişisel hakların ihlalinden doğan bir eylem niteliğinde değildir. Somut olayda da işin ayıplı imal edilmesi sebebiyle zararın doğduğu iddia edilmiş buna göre manevi tazminat istenmiş ise de davacının bu yöndeki talebi mal varlığına yönelen bir eylem niteliğinde olup açıklanan olgulara göre değerlendirilerek manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken manevi tazminat talebinin de iş bedeli alacağı içerisinde kabul edilerek kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilâm harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 01.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.