Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2016/2013 E. 2017/1801 K. 26.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2013
KARAR NO : 2017/1801
KARAR TARİHİ : 26.04.2017

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesi nedeniyle alacak istemine ilişkin olup, mahkemenin davanın kabulüne dair kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Davacı taraflar arasında eser sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin idare tarafından feshedilerek teminat mektubunun paraya çevrildiğini, davalının fesihte haksız olduğunun mahkeme kararıyla belirlendiğini, teminat mektubunun paraya çevrilme tarihinin 20.11.2006 olduğunu, davalı tarafından paraya çevrilen teminat mektubu nedeniyle hesabına 28.01.2015 tarihinde 6.934,00 TL yatırıldığını, oysa ki kendisinden dava dışı Fon bankası A.Ş. tarafından 43.513,02 TL istenmekte olduğunu bu nedenle şimdilik 10.000,00 TL alacağın tahsilini istemiş, ıslah dilekçesiyle talebini 11.428,12 TL’ye yükseltmiş, davalı davacının talep edebileceği alacağı kalmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne ve 11.428,12 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 Sayılı mülgâ BK’nın 355 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olarak açılmış alacak davasıdır. Davada istenen teminat mektubu bedeli olmayıp, teminat mektubu bedelinin paraya çevirme tarihinden ödeme tarihine kadar işlemiş faizi olduğundan talep edilen alacak işlemiş temerrüt faizine ilişkindir.
Temerrüt faizi başlangıç tarihi yönünden; muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş (kesin vade bulunması) veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; borçlu temerrüde düşmüş olur (BK 101. madde). Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise takip tarihinde temerrüt gerçekleşir (11.12.1957 tarih 17/29 sayılı İBK). Temerrüde esas icra takibi de bulunmuyorsa dava tarihinde temerrüt gerçekleşir.

Temerrüt faizine faiz uygulanması yönünden; 818 sayılı BK’nın 104. maddeye göre temerrüt faizine faiz yürütülemez. 3095 sayılı Kanun 3. maddedeki; “temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz yürütülemez; bu konuya ilişkin Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır” şeklindeki kural da faize faiz yasağının tekrarıdır. Temerrüt faizi alacağına dava veya takip tarihinden sonra dahi temerrüt faizi yürütülemeyeceği Hukuk Genel Kurulu’nun 09.10.2002 Tarih 12/709 E. 2002/781 K. sayılı kararında da belirtilmiştir. Faize faiz yasağına ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir.
Somut olayda mahkemece hükmedilen miktar asıl alacak olmayıp asıl alacağın işlemiş temerrüt faizi olduğu ve davacı tarafından gönderilen ihtarnamenin tebliğ tarihinden önce davalı temerrüde düşürülmüş olmadığı için; ihtarnamenin tebliğ tarihinde gerçekleşen temerrüt tarihi dikkate alınmaksızın teminatın paraya çevrilmesi tarihinden itibaren hesaplama yapan bilirkişi raporu esas alınarak faiz alacağına hükmedilmesi ve ayrıca bu davada istenen alacak tümüyle temerrüt faizi olduğu ve temerrüt faizi alacağına dava tarihinden itibaren dahi faiz yürütülmesi mümkün olmadığı halde dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de doğru olmamıştır.
3-2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu 56/b maddeye göre; Üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitüleri genel bütçeye dahil kamu kurum ve kuruluşlarına tanınan mali muafiyetler, istisnalar ve diğer mali kolaylıklardan aynen yararlanacağından harçtan muaftır. Aynı Kanun’un ek 7. maddesine göre; Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumları, bu Kanunun 56 ncı maddesinde yer alan mali kolaylıklardan, muafiyetlerden ve istisnalardan aynen istifade edeceğinden vakıf üniversiteleri de harçtan muaftır. Yargı harçlarından muafiyeti de kapsayan bu hükümlere göre harçtan muaf olan davalıya harç yükletilmesi de usul ve yasaya aykırıdır.
Belirtilen nedenlerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bent uyarınca davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 26.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.