Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2015/521 E. 2015/3979 K. 06.07.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/521
KARAR NO : 2015/3979
KARAR TARİHİ : 06.07.2015

Mahkemesi : Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Tarihi : 05/06/2013
Numarası : 1999/445-2013/245

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı birleşen dosya davacısı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı birleşen dosya davalısı vekili Avukat Y..Ş..ile davalı birleşen dosya davacısı şirket vekili Avukat N..Y.. Ö.. geldi. Diğer davalı İ.. Ö.. gelmedi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Asıl ve birleşen davalar taraflar arasında imzalanan 02.12.1996 tarihli eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup asıl dava, kesin hakedişten ödenmeyen iş bedeli ile 7 numaralı hakedişin geç ödenmesi sebebiyle faiz alacağının tahsili, birleşen Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1999/453 Esas sayılı dosyasındaki dava, teminat olarak verilen senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespiti ile iptali, birleşen Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1999/554 Esasına kayıtlı dosyadaki dava, sebepsiz zenginleşme ve fazla ödeme sebebiyle alacak ve yine birleşen Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2000/98 Esasına kayıtlı dava, sözleşmenin 21. maddesi uyarınca kârdan mahrumiyet ve zarar ziyan alacaklarının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davaların birleştirilerek yapılan yargılaması sonucunda asıl dava ile birleşen 1999/453 ve 2000/98 Esas sayılı dosyalardaki davaların kabulüne, birleşen 1999/554 Esas sayılı dosyada iş sahibi kooperatifin açtığı davanın reddine dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı- birleşen dosya davalısı yüklenici vekilinin tüm, davalı-birleşen dosya davacısı iş sahibi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
2-Yanlar arasında imzalanan 02.12.1996 tarihli sözleşmenin ödemeler ve ödenekler başlıklı 7. maddesinin 4. fıkrasında, hakedişlerin kooperatifçe 30 gün içerisinde yükleniciye ödenememesi halinde 30 günden sonra geciken her gün için aylık %10 oranında finansman masrafı (gecikme payı) nın yükleniciye ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davacı yüklenicinin 7 nolu hakediş ile ilgili geç ödemeden dolayı bu maddeye göre faiz alacağı talebi olduğu gibi kesin hakedişten ödenmeyen kısım için de bu madde doğrultusunda akdi faiz talebi bulunmaktadır.
7 nolu hakedişle ilgili davacı yüklenicinin davalı iş sahibine bu hakedişin ödenmemesi nedeniyle temerrüt ihtarı bulunmadığı, 05.08.1998 tarihli dilekçesine göre 7 nolu hakedişin bir kısmı ödenmiş olup, tamamının tahsil edilmemesi sebebiyle bu dilekçenin yazıldığı ve söz konusu dilekçede 7 nolu hakedişten ödenmeyen miktar gösterilmediğinden temerrüde düşürür nitelikte olmadığı gibi, sözleşmenin 7/IV. maddesindeki düzenleme kesin vade niteliğinde olmadığından davacı yüklenicinin asıl davada 7 nolu hakedişin geç ödenmesi sebebiyle sözleşmede kararlaştırılan ve akdi faiz niteliğinde olduğu kabul edilmeyen finansman masrafı (gecikme payı) nı, yüklenici tarafından geç ödeme sebebiyle ayrıca finansman masrafı yapıldığını da kanıtlamadığından iş sahibinden talep etmesi mümkün değildir. Bu halde asıl davada, 7 nolu hakedişin geç ödenmesi sebebiyle talep edilen 3.100,27 TL alacakla ilgili istemin tamamen reddine karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile kabulü doğru olmamıştır.
Birleşen Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1999/453 Esas sayılı dosyası ile ilgili olarak;
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 22. maddesinde işin ihale bedelinin %6’sı olan 17.093,70 TL tutarındaki kefilli senetlerin kat’i teminat olarak yüklenici tarafından iş sahibine verildiği kabul edilmiştir. Kesin teminatın geri verilmesi başlıklı sözleşmenin 23. maddesinde “Taahhüt konusuna giren işlerin sözleşme ve eklerine uygun olarak yapıldığı kesin kabul tutanaklarından anlaşıldığı, yüklenicinin SSK primlerinden ve işçi ücretlerinden borçlu olmadığına dair ilgili belgeleri ibraz ettiği takdirde kesin teminat kooperatif tarafından yükleniciye geri verilecektir. Alınan belgeler geçici kabulün onayından sonra ibraz edildiği takdirde kesin teminatın % 50’si iade edilir. Kesin teminatın iadesi sırasında kooperatifin kesin hesap nedeniyle yükleniciden alacaklı olduğu miktar ve varsa diğer alacaklar teminattan düşülür” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Yanlar arasındaki akdi ilişki 06.02.1999 tarihli genel kurulda alınan karar ve inşaat işlerinin emanet usulü ile yaptırılmaya devam olunması sonucu eylemli olarak sona erdiği ve asıl davada tasfiye kesin hesabı yapılarak yüklenicinin kesin hesaptan alacaklı olduğu kabul edildiğine göre kural olarak davacı yüklenici, davalı iş sahibinden kesin teminatın iadesini istemekte haklıdır. Ancak bunun için sözleşmenin 23. maddesinde az yukarıda belirtilen açıklamaya göre yüklenicinin sözleşme konusu işle ilgili SSK primlerinden ve işçi ücretlerinden borçlu olmadığına dair belgeleri de iş sahibine ibraz etmesi zorunludur. Hal böyle olmasına rağmen, mahkemece bu şartların gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmamıştır.
Bu durumda mahkemece, davacı yükleniciye sözleşme konusu işle ilgili SGK ilişiksizlik belgesini ve işçi ücretlerinden borçlu olmadığına dair belgeleri ibraz etmek üzere süre verilip sonucuna göre birleşen 1999/453 Esas sayılı dosyada teminatların iadesine karar vermesi gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak davanın kabulü usul ve yasa ile sözleşme hükümlerine aykırı olmuştur.
Birleşen Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2000/98 Esas sayılı ile ilgili olarak;
Sözleşmeden kaynaklanan ihtilaflarda bir alacağa faiz yürütülebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp, alacaklının yöntemine uygun ihtarı ile borçlunun temerrüde düşürülmüş, ya da alacağın kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş olması gerekir. (Sözleşme ve birleşen 2000/98 Esas sayılı davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 101. maddesi) Somut olayda kâr mahrumiyetinden kaynaklanan tazminat davasında davalı iş sahibi davadan önce temerrüde düşürülmemiştir. Kararlaştırılan kesin vade bulunmamaktadır. 06.02.1999 tarihi ise iş sahibi kooperatifin inşaatın geri kalan kısmının emanet usulü ile yapılmasına karar verdiği genel kurul tarihi olup, bu tarihin temerrüde esas teşkil etmesi ve faize başlangıç alınması mümkün değildir.
Bu halde bu dava yönünden de kabul edilen alacağın dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile genel kurul tarihinden itibaren faiz uygulanması da isabetsiz olmuştur.
Kararın belirtilen sebeplerle bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı-birleşen dosya davalısı yüklenicinin tüm, davalı-birleşen dosya davacısı iş sahibinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün davalı-birleşen dosya davacısı iş sahibi yararına BOZULMASINA, 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacı-birleşen dosya davalısı yükleniciden alınarak, kendisini Yargıtay duruşmasında vekille temsil ettiren davalı- birleşen dosya davacısı iş sahibine verilmesine, fazla alınan temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 06.07.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.