Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2015/4714 E. 2016/3724 K. 28.06.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4714
KARAR NO : 2016/3724
KARAR TARİHİ : 28.06.2016

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup ayıplı ifa nedeniyle giderim bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı iş sahibi tarafından dava 25.10.2010 tarihinde açılmış, dava dilekçesi 01.11.2010 tarihinde tebliğ edilen davalı ve vekili davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nın 208. maddesinde öngörülen 10 günlük süre geçtikten sonra verdiği, 21.06.2011 tarihli cevap dilekçesinde davacı iş sahibinin süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını ileri sürmüştür. Cevap dilekçesi davacı vekiline 21.06.2011 tarihli duruşmada tebliğ edilerek aynı duruşmanın iki nolu ara kararı uyarınca cevaba cevaplarını vermek üzere davacı vekilince 15.09.2011 tarihli duruşmaya kadar süre verilmiş, davacı vekilince bu tarihe kadar cevaba cevap dilekçesi verilmediği gibi savunmanın genişletilmesine karşı çıkılmamış, davacı vekili cevaba cevap için kendisine tanınan süreden sonra 16.12.2011 tarihli dilekçeyle savunmanın genişletilmesine muvafakatlarının bulunmadığını belirtmiştir. Bu haliyle davalı cevap süresinden sonra ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı def’înde bulunmuş ise de 1086 sayılı HUMK yürürlükte olduğu dönemde davacı vekili cevaba cevap için tanınan süre içerisinde savunmanın genişletilmesine açıkça karşı çıkmadığından, savunmanın genişletilmesine zımmen muvafakat etmiş sayılmalıdır.
Bu durumda mahkemece davalı tarafça ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı ileri sürüldüğünden bu savunması araştırılıp incelendikten sonra sözleşme ve dava tarihlerinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 362/son maddesi de gözönünde tutularak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak davanın kısmen kabulü doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 28.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.