Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2015/4039 E. 2015/5935 K. 23.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4039
KARAR NO : 2015/5935
KARAR TARİHİ : 23.11.2015

Mahkemesi :İstanbul/Anadolu 16. Asliye Hukuk Mahkemesi
Tarihi :02.07.2013
Numarası :2011/294-2013/314

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili gelmedi. Davalı vekili Avukat T.. Ö.. geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalılar avukatı dinlendikten sonra dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, taraflar arasındaki sözleşmenin teminatı olarak verilen çekin tahsil edilmiş olması nedeniyle ödenen bedelin istirdatı istemine ilişkin olup, mahkemenin; davanın A.. K.. yönünden kabulüne diğer davalılar yönünden reddine dair kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, taraflar arasında 12.06.2007 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmenin teminatı olarak verilen 50.000,00 TL bedelli çekin tahsil edilmiş olması nedeniyle ödenen bedelin istirdatı talebinde bulunmuş, davalılar çekin kapora olarak verildiğini, teminat olmadığını, iadesi gereken para bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlar, mahkemece; tahsil edilen bu çekin teminat olmayıp kapora olarak verildiği, çek nedeniyle ödenen bedelin iadesi gerektiği, çeki tahsil eden A.. K.. olduğundan bu davalı yönünden davanın kabul edildiği gerekçesiyle tahsil kararı verilmiş olup karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece çekin teminat olmayıp kapora olarak verildiği gerekçesiyle verilen karar davalı tarafından gerekçe yönünden de olsa temyiz edilmemiş olup, temyiz eden davalılar da çekin teminat olarak verilmediğini iddia ettiğinden çekin teminat olarak verilmediği kesinleşmiş olup buna göre değerlendirme yapılması gerekir. A.. K.. dışındaki davalılar hakkında dava reddedilmiş olsa da karar kapsamına göre ileride A.. K..’ın kendilerine rücu etme ihtimali doğacağından haklarında verilen kararı A.. dışındaki davalıların da temyiz etmekte hukuki yararları bulunmaktadır.
Zaman bakımından uygulanması gereken 818 sayılı BK’nın 156/I-II fıkralarında “pey akçesi” düzenlenmiştir. Pey akçesi; bir sözleşme yapılırken, taraflardan birinin öbür tarafa sözleşmenin yapıldığına delil olmak üzere verdiği bir miktar para veya başkaca taşınır bir maldır. Pey akçesine “kapora” da denir. Sözleşme yapılır yapılmaz taraflardan birinin diğerine bir miktar para vermesinin ne gibi bir maksada dayandığı açık bir şekilde anlaşılamıyorsa, verilen paranın pey akçesi olduğu karine olarak kabul edilir (BK.156/1).
Pey akçesi bir cayma parası değildir, ancak sözleşmenin bir kanıtıdır. Cayma parası ise, taraflara sözleşmeden serbestçe cayabilme yetkisi veren bir miktar paradır ve uygulamada, cayma akçesi, zamanı rücu, pişmanlık akçesi isimleriyle anılmaktadır. Bu ayrımı göz önüne alan kanun koyucu da 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 177. maddesinde 156 maddesinin I ve II. fıkralarını kapsar şekilde bağlanma parası, 178. maddesinde ise 156/III. fıkrayı kapsar şekilde cayma parasını düzenlemiştir.
Taraflar arasındaki yazılı sözleşme ve ek sözleşmede verildiği gün tahsil edilen çeke ilişkin bir açıklama yer almadığından verilen bu paranın pey akçesi olduğu karine olarak kabul edilmelidir. Davalılar bu karinenin aksini yasal delillerle kanıtlayamamıştır. Pey akçesi (kapora) mahalli adeti gösteren uygulamada asıl borçtan mahsup edilecek ön ödeme olarak verilmekte olup iadesinin istenebilmesi için kaparonın verilmesine konu sözleşmeden dolayı pey akçesini veren kişinin bu miktarda veya daha fazla borçlu durumda olmaması gerekir.
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olaya gelindiğinde; davalılar tarafından inşaatın eksik bırakıldığı iddiasıyla açılan davanın derdest olduğu, inşaatın %95’in üstünde kalan kısmının davacı tarafından tamamlanamadığı bilirkişi raporuyla saptandığından, ve böylece davacının kusuru yüzünden inşaat tamamlanmadığından açılan davaların sonuçları incelenerek davalıların eksik ve kusurlu işlerden varsa kesinleşen alacakları da mahsup edilmek suretiyle kalanın iadesine karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, 1.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay’daki duruşmada vekille temsil olunan davalılara verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 23.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.