Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2015/228 E. 2015/4610 K. 29.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/228
KARAR NO : 2015/4610
KARAR TARİHİ : 29.09.2015

Mahkemesi :Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi :30.10.2014
Numarası :2013/519-2014/555

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup ayıplı imalât sebebiyle sözleşmeden dönme hakkı kullanılarak sözleşme nedeniyle ödenen 18.125 euro + KDV bedelin ödeme günündeki rayiç üzerinden iadesi, imalâtın sökülmesi masrafları ve uğranılan zararların tespitiyle bunların giderim bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın bedelin iadesi istemi yönünden TL cinsi üzerinden kısmen kabulü ile fazlaya ilişkin istemin reddine dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Taraflar arasındaki sözleşme 13.07.2010 tarihli olup bedeli 18.125 euro + KDV’dir. Dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporu ile ek raporuna göre yüklenici tarafından yapılan zemin kaplama ve su yolu işinin kabule icbar edilemeyecek derecede ayıplı olduğu, söküm bedelinin 3.000,00 TL olacağı belirlenmiştir. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 360/1. maddesi ve dava tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş bulunan 6098 sayılı TBK’nın 475/1. maddesi hükümleri gereğince yapılan şey iş sahibinin kullanamayacağı ve hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı olması halinde iş sahibinin sözleşmeden dönme hakkı mevcut olduğu gibi yüklenicinin kusuru bulunursa tazminat ve zarar istemesi de mümkündür. Buna göre davacı iş sahibi eseri reddedip sözleşmeden dönmekte haklı olduğundan ödediği iş bedelini davalı yükleniciden isteyebilir. Sözleşmede iş bedeli yabancı para cinsinden kararlaştırılmıştır. 02.12.2010 tarihli fatura Türk Lirası cinsinden düzenlenmiş ise de; yabancı para cinsi üzerinden fatura düzenlenmesi mümkün olmayıp faturada yabancı para karşılığı düzenlendiği belirtilmiş olmasa dahi Türk Lirası üzerinden düzenlenmiş olması yabancı para cinsinden olan iş bedelinin Türk Lirasına çevrildiği sonucunu doğurmaz. Sözleşme tarihindeki 818 sayılı BK’nın 83 ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 99. maddesi hükümlerinde konusu para olan borç ülke parası ile ödenir. Ülke parası dışında başka para birimi ile ödeme yapılması kararlaştırılmışsa sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parası ile de ödenebilir. Borcun vadesinde ödememesi üzerine alacaklı bu alacağını aynen veya vade ya da fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parası ile ödenmesini isteyebilir, şeklinde düzenleme yapılarak alacaklıya seçimlik hak tanınmıştır. Davacının dava dilekçesindeki açıklamalarından talebinin Euro cinsinden iş bedeli alacağı ve KDV’sinin ödeme günündeki rayiç üzerinden iadesi şeklinde olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafça yabancı para cinsinden olan iş bedeline ilaveten KDV’nin de yabancı para cinsinden ödenmesi istenilmiş ise de; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 26. maddesi gereğince bedelin dövizle hesaplaması halinde döviz, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihteki cari kur üzerinden Türk Lirasına çevrilerek TL cinsinden hesaplanacağından sözleşme bedeli üzerinden KDV’nin de fatura tarihindeki cari kur üzerinden TL’ye çevrilerek Türk Lirası cinsinden hesaplanarak alacağa katılması gerekir. Öte yandan 6100 sayılı HMK’nın 33. maddesi gereğince hakim Türk Hukukunu re’sen uygulayacağından maddi vakıaları ileri sürüp kanıtlamak taraflara, hukuki vasıflandırma mahkemeye ait olduğundan davacının menfi zarar şeklinde adlandırdığı talebinin yüklenicinin kusuru ile ayıplı imalât sonucu uğranılan zararın giderilmesi niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Ayıplı imalâtın söküm bedeli de ayıp sonucu uğranılan zarar kapsamındadır.
Bu durumda mahkemece davacı iş sahibi sözleşmeden dönme ve ödediği bedelin iadesi ile yüklenicinin kusurlu olması sebebi ile ayıplı imalâtın söküm bedeli ve yabancı para cinsinden olan ödediği iş bedelini ödeme tarihindeki kur üzerinden istemekte haklı olduğundan; ödediği 18125 Euro iş bedelini ödeme günündeki karşılığı ile bu iş bedelinin fatura tarihi olan 02.12.2010 tarihindeki cari kur üzerinden hesaplanacak TL karşılığı üzerinden %18 oranındaki KDV’sinin tahsiline ve ıslahla arttırılan miktarda dikkate alınarak kabule icbar edilemeyecek derecede ayıplı imalâtın söküm bedelinin bilirkişi raporunda hesaplanan 3.000,00 TL tazminatın da davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken bu hususlar üzerinde durulmadan yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2.875,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 29.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.