Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2015/206 E. 2015/4539 K. 17.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/206
KARAR NO : 2015/4539
KARAR TARİHİ : 17.09.2015

Mahkemesi :Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi :17.07.2014

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıp nedeniyle oluşan zararın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulü ile 254.400,00 TL’nin davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkili apartman yönetiminin davalılar ile 22.06.2009 tarihinde yönetimini üstlendikleri binanın dış cephe izolasyonu ve boyası için sözleşme yaptıklarını, davalı tarafın işi tamamlayıp teslim ettiğini, ancak bloklara uygulanan sıva ve dış cephe malzemesinin kabararak dökülmeye başladığını, yapılan tespit sonucu davalıların edimini tam olarak yerine getirmediklerinin ve sözleşmeye aykırı davrandıklarının tespit edildiğini, uğranılan zarar karşılığı şimdilik 20.000,00 TL’nin tahsilini, 10.05.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle de, 320.000,00 TL’nin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, sözleşmeye göre şirketin sadece ısı yalıtım dış cephe sıvası ürününün üreticisi olup, diğer davalı tarafından satın alınıp uygulama yapıldığını, uygulayıcı olmadıklarını, sözleşmeye göre üzerlerine düşen yükümlülüklerini yerine getirdiklerini, ayrıca işverenin de gerekli denetimi yapmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı H.. Y.. vekili ise, parlit ana maddesinden üretilen dış cephe kaplama malzemesini imal eden davalı şirket ile site yöneteminin sözleşmenin tarafları olduğunu, müvekkilinin işçilerden sorumlu olduğunu, işin kontrol ve denetiminin davalı şirketin uhdesinde olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davalı şirketin ve H.. Y..’in % 40’ar, davacı işverenin ise %20 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık hukuki niteliği itibariyle düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 ve devamı maddelerinde öngörülen “eser sözleşmesi” olup, davacı iş sahibi, davalılar ise yüklenicilerdir. Sözleşmenin konusu iş sahibine ait binanın dış cephe izolasyonu ve boyası olup, sözleşmede, üretici firmanın ürettiği ısı yalıtım dış cephe sıvası kataloglarda belirtilen teknik özelliklere haiz olacağı, doğru yüzey hazırlanması ve hazırlanan yüzeye doğru sıva malzemesinin uygulanmasını sağlanacağı da kararlaştırılmıştır. Davalı üretici şirketin sözleşmede imzası bulunmaktadır. Eser sözleşmelerinde yüklenicinin özen borcu bulunmakta olup, eseri fen ve tekniğe uygun biçimde imal edip işverene teslim etmekle yükümlüdür. İş sahibi de bedeli ödemekle yükümlüdür. Mahkemece sözleşmenin 14. maddesine dayanılarak iş sahibinin kontrol görevini yerine getirmediğinden bahisle %20 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de, davalı yüklenicinin işin uzmanı olup, eseri özenle yapmakla yükümlü olduğundan kusur indirimi yapılması doğru olmamıştır. Bilirkişi kurulu 21.04.2014 tarihli raporunda söz konusu ayıpların sözleşmede yapılması öngörülen mevcut boyanın giderilmesinin ve sökümünün, sıvanacak yüzeylerin çentiklenmesi işlemlerinin yeterli düzeyde yapılmamış olmasından kaynaklandığı bildirilmiştir. Eserin ayıplı olmasına bizzat iş sahibi neden olmuşsa, iş sahibi artık ayıplı ifadan doğan haklarını kullanamayacaktır. Oysa bilirkişi kurulu kusur oranını belirlerken iş sahibinin kontrol görevini yerine getirmediğinden sözetmiş, ancak kullanımdan kaynaklanan ya da dış etkenlerden kaynaklanan bir kusur izafe edilmemiştir. Öyle olunca, sözleşmenin niteliği gereği yüklenicinin uzman olduğu da gözetilerek ve sözleşmede imzası bulunan üretici şirketin sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesi uyarınca uygulamadan sorumlu olduğu da kararlaştırıldığından, tüm zarardan her iki davalının müşterek ve müteselsil sorumlu olduğu kabul edilerek hüküm tesisi gerekirken, yazılı şekilde kusur oranı gözetilerek indirim yapılmak suretiyle karar verilmesi doğru olmamış kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 17.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.