Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2015/1495 E. 2015/5641 K. 10.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1495
KARAR NO : 2015/5641
KARAR TARİHİ : 10.11.2015

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Uyuşmazlık, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmış olup, davada ödenmeyen iş bedelinin tahsili istemi ile başlatılan ilâmsız icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptâli ile takibin devamı ve %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatının tahsili istenmiş, mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 21.318,78 TL asıl alacak yönünden itirazın iptâli ile takibin devamına ve 4.263,75 TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-İcra İflas Kanunu’nun 67/III. maddesi uyarınca, itirazın iptâli davalarında takibe itiraz eden borçlunun icra inkâr tazminatına mahkum edilebilmesi için takip konusu alacağın likit olması ve borçlunun itirazında haksız olması gerekir. Alacak miktarının bilirkişi raporu ile belirlendiği ve takip talebinde yazılı olandan daha aza hüküm verildiği hallerde alacağın likit olduğu ve borçlunun takibe itirazında haksız bulunduğu kabul edilemez.
Somut olayda; davacı alacaklı icra takibinde 22.664,05 TL asıl alacağın tahsilini istemiş, dayanak olarak da cari hesap ekstresini göstermiştir. Mahkemece, davacının cari hesaptan kaynaklanan alacağı bilirkişi raporu ile 21.318,00 TL olarak belirlenmiş ve bu miktara hüküm verilmiştir. Alacak miktarının bilirkişi raporu ile belirlenmesi ve takip talebinde yazılı olandan daha aza hüküm verilmesi nedeni ile davalı borçlu itirazında haksız kabul edilemez. Bu durumda mahkemece, koşulları oluşmayan icra inkâr tazminatı talebinin reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile alacağın likit kabul edilip davacı yararına icra inkâr tazminatına karar verilmesi doğru olmamıştır. Kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesinin yollaması ile 1086 sayılı HUMK’nın 438/VII. maddesi uyarınca kararın bu yönden düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kararın hüküm kısmının 3 nolu bendin üçüncü paragrafında yazılı “4.263,75 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin karardan çıkartılarak yerine “Koşulları oluşmadığından davacının icra inkâr tazminatının isteminin reddine” cümlesinin yazılmasına, kararın değiştirilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 10.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.