YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1296
KARAR NO : 2015/4366
KARAR TARİHİ : 14.09.2015
Mahkemesi :İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi :20.12.2010
Numarası :2009/852-2010/777
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karar, davacı yüklenici şirket vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı yüklenici davasında, taraflar arasında önceye dayanan sözleşme ilişkisinin 27.09.2001 tarihli protokolle yeniden düzenlendiğini, bu protokol kapsamında kendilerine 18.09.2001 tarihine kadar yapılan işlere ilişkin ödemelerin yapılacağının ve 97.700,00 $ yüklenici kârı ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ancak 18.09.2001 tarihinden önce yapılan işlere ilişkin olarak düzenlenen …..ve ….. numaralı hakedişlerden kaynaklanan alacakları ile protokol gereği ödenmesi gereken yüklenici kârının da ödenmediğini ifade ederek, üç kalem alacaktan kaynaklanan 7.000,00 $ alacağın hüküm altına alınmasını talep etmiş; davalı iş sahibi ise, alacağın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1/1 ve 5/1. maddeleri uyarınca zamanaşımı hükümlerin değerlendirilmesi bakımından, somut olayda, 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı açıktır. Bunun yanında; 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126/IV. maddesi gereğince, alacağın 5 yıllık zamanaşımına tâbi olduğu hususu da ihtilâfsızdır. Çözüme kavuşturulması gereken temel uyuşmazlık, zamanaşımı süresinin başlangıç tarihinin belirlenmesi noktasındadır.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 128. maddesi uyarınca zamanaşımı, alacağın muaccel (istenebilir) olduğu tarihte işlemeye başlar. Yine, Borçlar Kanunu’nun 364/I. maddesi gereğince eser sözleşmelerinde iş bedeli, teslimle istenebilir hale gelir.
Diğer taraftan; taraflar arasında düzenlenen 27.09.2001 tarihli protokolün 5. maddesinde, protokol kapsamında kalan tüm işlerin tamamlanmasından sonra yapılacak kesin hakedişle tüm borç ve alacakların hesap edilip, karşılıklı kabul işleminin yapılacağı kararlaştırılmıştır.
Açıklanan yasal ve akdi düzenlenmeler dikkate alındığında, davada talep edilen alacak kalemleri bakımından, zamanaşımı süresi, 27.09.2001 tarihli protokolün 5. maddesi kapsamında düzenlenecek kesin hakedişle başlayacaktır. Zamanaşımı süresinin bu hakedişin düzenlendiği tarihten başlayacağı ve bu hakedişin de henüz düzenlenmemiş olması gözetildiğinde, eldeki davada zamanaşımı süresinin başladığından söz edilemez. Bu durumda, mahkemece, zamanaşımı def’inin reddi ile işin esası incelenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi yerinde olmayıp, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı yüklenici şirket vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 14.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.