Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/829 E. 2014/1664 K. 10.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/829
KARAR NO : 2014/1664
KARAR TARİHİ : 10.03.2014

Mahkemesi :Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi :26.06.2012
Numarası :2008/740-2012/435

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı yüklenici, müvekkili şirketin, dava dışı E.-E. şirketi bünyesinde kurulmuş bir firma olup, ortak ve yetkililerinin aynı kişiler olduğunu, davalının dava dışı bu şirketle yaptığı teklif sözleşme kapsamında ve bu sözleşme kapsamı dışında kalan elektrik malzemelerinin satış ve montajını yaptıklarını, gönderilen bir kısım faturaların kabul edilerek, ödemelerinin yapıldığını, bakiye iş bedelinin ödenmemesi nedeniyle faturaya dayalı yapılan takibe de, haksız olarak itiraz edildiğini belirterek itirazın iptâli talebinde bulunmuştur. Davalı ise, fabrikanın elektrik işlerinin yapılması konusunda dava dışı E.E.Ltd.Şti. ile sözleşme yapıldığını, bu şirket ile davacı şirketin ortaklarının, adres ve yetkililerinin aynı olduğunu, her iki şirketin yetkilisi N.E.’in muhatapları olması nedeniyle ihtarnamede ve icra takibinde davacı şirketin işin yapımını üstlendiği ibaresinin bulunduğunu, dava dışı E.-E. şirketi ile aralarında bir anlaşma olup, davacı şirket ile bu konuda yapılmış anlaşma olmadığını, davacının fatura konusu işleri yapmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Taraf iddia ve savunmalarına göre öncelikle taraf sıfatı kavramları üzerinde durulmalıdır. Bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Dava konusu şey üzerinde kim veya kimler hak sahibi ise, davayı da bu kişi veya kişilerin açması gerekir. Davayı açabilmek için gerekli sıfat, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye aittir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir (Kuru, Baki -Arslan, Ramazan – Yılmaz, Ejder: a.g.e., s. 231-232; Üstündağ, Saim; Medeni Yargılama Hukuku, Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 1997, s. 307).
Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir. Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu’nun 23.06.2004 gün ve E: 2004/4-371, K: 2004/375; 18.04.2007 gün ve E: 2007/5-233, K: 2007/221; 04.03.2009 gün ve E: 2009/10-34, K: 2009/104; 04.11.2009 gün ve E: 2009/2-402, K: 2009/484; 03.02.2010 gün ve E: 2010/4-4, K: 2010/56; 22.12.2010 gün ve E: 2010/19-638, K: 2010/694; 09.02.2011 gün ve E:2010/15-657, K: 2011/49; 07.12.2011 gün ve E:2011/1-631,K:2011/745 sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Somut olayda, davacı, dava dışı Esen-El şirketi ile davalı arasında düzenlenen 19.07.2005 tarihli Teklif Sözleşmeye dayanmış, sözleşmenin yüklenici tarafı olan dava dışı E. E. şirketi ile davalı şirketin yönetici ve ortaklarının aynı olduğu, bir kısım ödemelerin de kendisine yapıldığından bahisle kalan iş bedelinin, düzenlenen faturalara dayanarak tahsili talebinde bulunmuştur. Davalı ise, davacı ile sözleşme ilişkisini kabul etmemiş, yüklenicinin dava dışı E.-E. şirketi olduğunu savunmuştur. Nispilik ilkesi gereği sözleşmeler ancak tarafları arasında hak ve borç doğurur. İş bedelinin faturaya bağlanması sözleşmenin ifasıyla ilgili olup, faturaların sözleşmede taraf olmayan şirket tarafından kesilmesi, itiraz edilmeyerek ticari defterlere kaydedilmesi ve kısmî ödeme yapılması akdî ilişkinin davacı ile davalı şirket arasında kurulduğunu göstermez. Yazılı olarak yapılmış geçerli bir sözleşmenin varlığı halinde akdî ilişkinin tarafları, yazılı sözleşmeye göre belirlenir. Mahkemece davacı şirketin sözleşmede taraf olmadığı gözetilerek, yukarıda açıklanan taraf ehliyeti kuralları çerçevesinde davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek davanın kabulü doğru olmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 10.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.