Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/806 E. 2014/1340 K. 26.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/806
KARAR NO : 2014/1340
KARAR TARİHİ : 26.02.2014

Mahkemesi :Antalya 8. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :06.06.2013
Numarası :2011/436-2013/215

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili gelmedi. Davalı vekili Avukat E.. S… geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili amacıyla yürütülen icra takibine dayalı olarak açılmış menfi tespit davasıdır. Davacı vekili, iş bedelinin tahsili amacıyla yürütülen takibe konu iş bedellerinin ödendiğini ve bu nedenle borçlu olmadığının tespitini talep etmiş, davalı taraf cevap vermediği gibi duruşmalara katılmamamış, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesinde davalı şirketin adresi “Y…Mh.Ş..B..No:… F…/Antalya “ olarak gösterilmiş, mahkemece bu adrese çıkarılan tebligat, adreste bu şirketin bulunmadığından bahisle iade edilmiş, bu kez davalı şirketin adresi Kumluca Ticaret Sicil Memurluğu’ndan sorulmuş, alınan 03.05.2012 tarih, Sicil /847 sayılı müzekkere cevabında belirtilen “Y.. Mah.Ş.. B.. No.. F… / Antalya “ adresinde, kapı numarası … olarak belirtilmesine rağmen kapı numarası 55 olarak “ Y..Mh.Ş..B..No:55 F../Antalya” adresine yeniden tebligat çıkarılmış, bu tebligatın da bila tebliğ iade edilmesi üzerine Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi gereğince davalı şirkete tebligat çıkarılarak tebligatın yapıldığı ve davalının duruşmaları takip etmediği kabul edilerek duruşmalara devam edilip hüküm de kurulduğu anlaşılmaktadır.
“Hukuki Dinlenme Hakkı” başlığını taşıyan 6100 sayılı HMK ‘nın 27. maddesinde “(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak;a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.” hükmü bulunmaktadır. Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkı; davalının, usulüne uygun olarak duruşmalara davet edilmesini zorunlu kılar. Bir başka deyişle; mahkeme, davalıyı, savunma hakkı tanımak için usulune uygun davet etmedikçe yargılamaya devam edip hükmünü veremez. Davalıya, savunma hakkını kullanma imkanı verilmesi, davalıya, usulüne uygun olarak dava dilekçesinin tebliğ edilmesi ile olur. Usulüne uygun tebligatın amacı, davalıya savunma hakkının sağlanmasıdır.
Bu açıklamalar ışığında; somut olayımızda davalı şirkete yapılan tebliğatın usulüne uygun olup olmadığının tartışılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 6099 Sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik “Bilinen Adreste Tebligat” başlıklı 10. maddesi “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.”,
Bu maddeye karşılık gelen 25.01.2012 tarih ve 28184 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüge giren Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16. maddesin de “Tebligat öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz.” ,
7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun “Adres Değiştirmenin Bildirilmesi Mecburiyeti” başlıklı 35. maddesi “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen adrese yapılır. Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.”,
Bu maddeye karşılık gelen Yönetmeliğin 57. maddesi de “Muhataba veya adresinde bu Yönetmeliğin gösterdiği usullere göre onun yerine tebellüğ edebilecek birine tebligat yapılmasından veya 31’inci madde gereğince işlem yapılmasından sonra muhatap bu adresini değiştirirse, yeni adresini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmek zorundadır. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler, bildirilen yeni adrese yapılır. Adresini değiştiren kişi yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, adres araştırması yapılmasına gerek kalmaksızın ek-1’de yer alan (6) numaralı örneğe göre düzenlenecek tebliğ evrakının bir nüshası eski adresin kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır. Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından ana statü, sicil, tüzük ve kuruluş senedi gibi resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır.” şeklinde hükümler bulunmaktadır.
Tebligat Kanunu’nun 35. ve Yönetmeliğin 57. maddelerine göre tebligat yapılabilmesi için, gerçek kişi muhatabın kendisine veya adresine Kanunun ve Yönetmeliğin gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olması, muhatabın adresini değiştirmiş ve yeni adresini bildirmemiş olması, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin de tespit edilememiş olması ayrıca tüzel kişiler bakımından da madde de belirtilen resmi kayıtlardaki adreslerin esas alınması gerekir. Bu koşullardan biri eksikse sözü edilen maddelere göre tebligat yapılamaz.
Somut olayda davalı şirketin “Y…Mah.Ş…B…No:… F…/Antalya” adresine çıkarılan davetiyenin bila tebliğ iadesi, yani bu adreste tebligat yapılamaması üzerine yukarıda belirtilen yasa ve yönetmelik hükümlerine göre mahkemece yapılacak işlem, davalı şirketin ticaret sicilindeki adresini belirlemek ve bu belirlenen adrese, (bire bir aynı adrese) tebliğ evrakını göndermek ve tebliğini sağlamak, tebliğ edilemez ise şimdiki gibi sicilden bildirilen adrese 35. maddeye göre tebligat yapmaktan ibaret olmalıydı. Mahkemece davalı şirkete tebligat yapılamaması üzerine Ticaret Sicilden şirketin sicil adresi sorulmuş, davalı şirketin ticaret sicilinden bildirilen adresinde kapı numarası 25 olmasına rağmen çıkarılan tebligatta yazılan kapı numarası 55 olup, bu adrese tebligat yapılamadığından bahisle 35. maddeye göre tebligat çıkarılmıştır. Bu durumda 35. maddede belirtilen koşulların sağlandığından sözedilemez.
Mahkemece, davalı şirketin adresine usulüne uygun tebligat yapılmaksızın, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine aykırı şekilde yapılan tebligata rağmen, savunma hakkının kısıtlanması ve adil yargılanma hakkı kapsamında ki 6100 Sayılı HMK’nın 27.maddesinde düzenlenen hukuki dinlenme hakkını ihlal edecek şekilde, tebligat yapıldığı kabul edilerek, davaya devamla davalının yokluğunda hüküm kurulması yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına , 1.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 26.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.