Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/733 E. 2014/6552 K. 13.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/733
KARAR NO : 2014/6552
KARAR TARİHİ : 13.11.2014

Mahkemesi : Konya 3. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi : 07.11.2013
Numarası : 2010/684-2013/795

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinden doğan alacağın tahsili istemiyle açılmıştır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı vekili, davalının . İlçesi . Mahallesi … Sokak No:33 adresindeki 4 dairesine 05.06.2010 tarih 055886 numaralı faturada belirtilen işleri yaptığını, ancak iş bedelinin ödenmediğini belirterek alacağının tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı iş sahibi ise, davacı ile aralarında akdî ilişkinin olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. ve HMK’nın 190. maddeleri gereğince iddia eden, iddiasını ispat yükümlülüğü altındadır. Somut olayda davacı, davalı N.. İ.. ile aralarında sözlü eser sözleşmesi ilişkisi olduğunu iddia etmekte ise de, davalı akdî ilişkinin olmadığını savunmaktadır. O halde, davacı akdî ilişkiyi kanıtlamak zorundadır. Akdî ilişkinin varlığı ise;
a- Senetle ispat zorunluluğunun bulunduğu hallerde yazılı sözleşmeyle,
b- Yemin ile,
c- Yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge sunulmuşsa tanık anlatımıyla,
d- Karşı tarafın muvafakatı halinde yine tanık anlatımıyla ispatlanabilir.
Somut olayda, davacı taraf, davalıyla yapmış olduğu sözlü sözleşme uyarınca 06.05.2010 tarihli faturada belirtilen ısıcam, pvc pencere aksesuarları, pvc kapı aksesuarı, pvc pencere profili, pvc kapı profili, ahşap kapı aksesuarları, çelik kapı ve alüminyum korkuluk işini üstlenerek yaptığını ve bedelin ödenmediğini iddia etmekte olduğundan iddiasını, müddeabihin miktarına göre 6100 sayılı HMK’nın 200. maddesi hükmü gereği senetle ya da yemin deliliyle ispat etmek zorundadır. Taraflar arasında akdî ilişkinin kurulduğunu ispat açısından HMK’nın 202. maddesinde ifadesini bulan yazılı delil başlangıcı niteliğindeki bir belgeye dayanılmadığı gibi, 06.05.2010 tarihli sevk irsaliyesinin de davalının imzasını taşımaması nedeniyle yazılı delil başlangıcı sayılamayacağı, aynı Kanun’un 200/2. maddesi gereğince tanık dinlenmesine karşı tarafın açık muvafakati de bulunmadığından tanık deliline dayanılamaz. Öte yandan, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’da hakim tarafından re’sen yemin teklif etme müessesesi kaldırılmış olup, davacı tarafça akdî ilişkinin varlığı konusunda davalı tarafa yemin teklif etme deliline de başvurulmamıştır.
Tüm bu nedenlerle; davacı ile davalı arasında akdî ilişkinin varlığı usulünce kanıtlanamamış olup, davanın tümden reddine karar vermek gerekirken akdî ilişkinin kurulduğu düşüncesiyle kısmen kabulü yolunda hüküm kurulması doğru olmamış, açıklanan nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 13.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.