Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2014/6175 E. 2015/2999 K. 01.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6175
KARAR NO : 2015/2999
KARAR TARİHİ : 01.06.2015

Mahkemesi :İstanbul Anadolu 15. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :17.07.2014
Numarası :2013/113-2014/348

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklandığı ileri sürülen iş bedeli alacağının tahsili için yapılan ilâmsız icra takibine itirazın iptâli ve takibin devamı istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmamaktadır. Davalı icra takibine itirazında borcun sebebi olarak gösterilen inşaat hizmetlerini almadığını, alacaklı olduğunu iddia eden tarafa borcunun bulunmadığını ve takipten önce temerrüde düşürülmediğini beyan ederek akdî ilişkiyi ve borcu inkâr etmiştir. Davalı, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen cevap dilekçesi vermemiş, duruşmalara katılmamış, yargılama yokluğunda yürütülerek sonuçlandırılmıştır.
İşin yapıldığı ileri sürülen 2004 yılında yürürlükte bulunan ve somut olayda uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinin geçerliliği herhangi bir şekle bağlı tutulmamıştır. Ancak, davalı tarafça akdî ilişki inkâr edilmiş olduğundan işin yapıldığı iddia olunan tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nın 288 ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 200 maddeleri hükmünce alacağın miktarına göre inkâr edilen akdî ilişkinin varlığının senetle ispatı zorunludur. Tanıkla ispatı mümkün kılan 1086 sayılı Kanun’un 293 ve 6100 sayılı HMK’nın 203. maddesindeki hallerin varlığı mevcut olmadıkça ya da yazılı delil başlangıcı niteliğinde belge bulunmayan hallerde karşı tarafın açık muvafakati olmaksızın tanık dinlenmesi mümkün olmadığı gibi dinlemiş olsa dahi beyanları hükme esas alınamaz.
Somut olayda taraflar arasında yazılı sözleşme yoktur. Duruşmalara katılmayan davalının tanık dinlenilmesine açık muvafakati bulunmamaktadır. Yazılı delil başlangıcı niteliğinde belge bulunmadığı gibi tanıkla ispatı mümkün kılan diğer hallerin varlığı da ispatlanamamıştır. Delil olarak gösterilen 20.06.2004 tanzim 23.10.2012 ve vade tarihli bonolarda keşideci, dava dışı N..A.., lehtar İ.. T.. olup bedel kısmında nakden yazılıdır. 01.09.2012 tarihli tutanak başlıklı belge yüklenici İ.. T.. ile davalı vekili denilerek N..A.. arasında imzalanmış ise de; davalının Kadıköy 12. Noterliği’nin 24.03.1998 gün .. yevmiye numaralı vekâletname ile vekil tayin ettiği N..A.., yine davalının Kadıköy 12. Noterliğinden keşide ettiği 16.09.2005 gün 23405 yevmiye nolu azilnamesi ile vekâletten azledilmiş olduğundan N..A.. tutanak tarihinde davalının vekili değildir.
Bu durumda delil olarak sunulan bonoların taraflarla ilgisi bulunmadığı, 01.09.2012 tarihinde düzenlenen tutanağı vekil olarak imzalayan dava dışı N.. A..’ın vekâletten azledildikten sonra düzenlenmiş olması nedeni ile bu tutanaktaki beyanların önceki vekili bağlayıcı olmadığı gibi işin yapıldığı tarihten yaklaşık 8 yıl sonra düzenlenmiş olması sebebiyle hayatın olağan akışına uygun düşmediği, yazılı delil başlangıcı niteliğinde belge olmaksızın ve tanıkla ispatı mümkün kılan hallerin varlığı kanıtlanmaksızın davalının açık muvafakati olmadan dinlenen tanığın beyanı hükme esas alınmayacağı, mevcut delillerle davacı ile davalı arasında eser sözleşmesi ilişkisi kurulup yüklenicinin bedele hak kazandığı ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece, yanlış değerlendirme ile ve davacının işlemiş faiz yönünden davası bulunmadığı gözden kaçırılıp talep aşılmak, yargılama giderlerinden olan ihtar masraflarını da asıl alacağa dahil edilmesi sonucunu doğuracak biçimde itirazın iptaline karar verilmesi doğru olmamış, bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 01.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.